Eternum Üniversitesi, adından da anlaşılacağı gibi sonsuz bir öğrenme ve gelişim felsefesine dayanıyor. Öğrencilerine yüksek kaliteli eğitim ve benzersiz fırsatlar sunarken aynı şeyi öğrencilerinden de bekliyor. Mükemmel notlar, mükemmel sicil ve yüksek miktarda ödeme. Ancak, her bölümden sadece bir öğrenciye de burs imkanı sağlıyorlardı.
Burs için girilen oldukça zorlu bir sınav, seçkin bir liseden yüksek notlarla mezun olmak ve ders dışı sosyal aktivitelere katılım sağlanmış bir sicil şartları arasındaydı. Jungkook bunlardan hiçbirine sahip değildi. 18 yaşından sonra açık liseden mezun olmuştu çünkü lise yıllarını hapiste geçirmişti. Normalde bu üniversitenin kapısından çevrilmesine sebep olurdu açık lise, ancak burs için girdiği sınavdan aldığı puan göz ardı edilemeyecek kadar yüksekti. Bu kadar potansiyeli olan öğrenciyi açık lise mezunu diye ger çevirmenin aptallık olacağını biliyorlardı.
Ancak üniversiteye girmek sadece öğrenciler için zor değildi. Ayda en az iki kere düzenlenen öğrencilerin akademik ve profesyonel gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan konferanslar ve etkinliklere konuşmacı olarak katılan CEO'lar, avukatlar ve sektör liderleri detaylı araştırmalar sonucu üniversite tarafından seçilirdi ve burada konuşma yapmak da bir standart sayılırdı.
Bugün de o konferans günlerinden biriydi. Taehyung, yanında Jimin ile birlikte şikayet ederek büyük amfiye doğru ilerliyordu. Bu konferanslardan bıkmıştı doğrusu.
"Bizimkiler bize yer ayırmış." dedi Jimin amfinin diğer ucunu işaret ederken. Taehyung işaret edilen yere baktı ve yüzünü buruşturdu. O tarafa kadar kim yürüyecekti?
"Sen git, ben şuradaki boş yerlerden birine otururum. Zaten yarısında çıkar giderim, kapıya yakın olmam daha iyi."
"Sen bilirsin." dedi Jimin gülümseyip, daha sonra en az bin kişinin bulunduğu koca amfinin karşı tarafına yürümeye başladı. Arkada kalan Taehyung ise nereye oturacağına bakıyordu. Yanı boş olan herkes ya acayip sinir olduğu ya da uzaktan bile ucube duran tiplerdi.
Ama biraz ilerde tek başına oturup deftere bir şeyleri karalayan Jungkook'u gördüğünde sırıttı. Ona hem acayip sinir oluyordu hem de ucube bir tipti ancak onu sinir etmesi eğlenceliydi. Konferansta sıkılmasının önüne geçebilirdi.
Birkaç kişiyi aşarak Jungkook'un yanına ilerlerken deftere porte çizdiğini görmüştü. Kimi çizdiğine bakmak için eğilmeye çalışsa da Jungkook sanki hissetmiş gibi defterini kapatmış ve dönüp Taehyung'a bakmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Yanına oturuyorum." dedi Taehyung "Boş muydu?"
"Hayır, dolu."
"Eminim öyledir." Taehyung gülerek oturdu ve Jungkook'un sinir olmuş ifadesine baktı. "Fazlasıyla sahip olduğun arkadaşlarına mı yer tuttun?"
"Arkadaşlarım var."
"Biliyorum olduğunu, ama burada değiller. Genelde sokakta masum insanlara saldırıyorlar."
"Şu mevzuyu bırakmayacaksın değil mi?"
"Tabii ki de hayır." Taehyung güldüğünde Jungkook gözlerini devirdi. Bunu hak ediyordu. Daha büyük bir tepkiyi hak ediyordu ama garip bir şekilde Taehyung laf sokmaktan ileriye gitmiyordu ve bu Jungkook'u korkutuyordu.
"Konuşmacı kimmiş?" dedi Taehyung merakla etrafına bakarken.
"Meclis üyesi sanırım."
"Yine mi siyasetçi?" Taehyung yüzünü ovuşturdu "Evde bir tanesi yetiyor."
Jungkook kıkırdadı "Belki bir gün vali beyi de çağırırlar konuşmacı olarak."
"Böyle bir şey olursa okuldan kaydımı aldırırım. Ayrıca babamın anlatabileceği 'ilham verci' bir hikayesi yok. Dedem de siyasetçiydi, zengin ve torpille doğmuş yani."
![](https://img.wattpad.com/cover/356589567-288-k444823.jpg)