Bölüm Beş

134 5 3
                                    

İyi okumalar dilerimm <3

İçimden çığlık atmak, ortalığı dağıtmak geliyordu. Kendimi dizginlemekte güçlük çektiğim için sürekli dişlerimi sıkıyor, tırnaklarımı kendi tenime geçiriyordum. Kendi canımı yakıyordum ama içimdeki yangın sönmüyordu. Sanki her geçen dakika daha fazla harlanıyordu.

Kendime sinirliydim. Beni enayi yerine koymalarına izin verdim. Acaba Evliya ve Gümüş, ne zamandan beri birlikte oluyorlardı? Yetmez gibi bir de çocukları olacaktı. İkisi de ana baba olmayı hak etmiyordu. İkisi de iğrenç varlıklardı. Onların çocuklarından bu dünyaya ne hayır gelirdi ki?

Ama ben yapacağımı biliyordum. İlteriş'e büyüdüğümü ve artık intikamın yersiz olduğunu söylemiştim ama hayır, İlteriş beni gerçekten tanıyordu ve intikam isteyeceğimi biliyordu. Tükürdüğümü yalıyordum ama umurumda değildi. Gözüm açıldı ve bana yaptıklarının acısını çıkaracağım. Beraber geçirdiğimiz seneler, birbirimize verdiğimiz emeklerin hiçbiri ikisi için de önemli olmadı.

Hem aldatıldım, hem enayi yerine konuldum; dostum tarafından sırtımdan bıçaklandım, kullanıldım. İntikam istemiyordum, demiştim ama içim içimi yiyordu. Bu yaptıklarının yanlarına kâr kalsın istemiyordum.

Telefon rehberini karıştırdım ve Gümüşlerin ev telefonunu buldum. Hemen telefon numarasını çevirdim. Telefon birkaç kez çaldıktan sonra açıldı. "Zümrüt abla, ben Handan. Kusura bakma seni rahatsız ediyorum, müsait misin?"

"Evet, kızım, evet. Gümüş'ü soracaksan evde değil." Sanırım ben hariç kimse Gümüş'le Evliya'nın arasında bir ilişki olduğunu bilmiyordu. Bombayı ben patlatacaktım. Hem de saf kız ayaklarına yatarak. "Sen iyi misin, kızım? Başına gelenleri duyduk. Çok üzüldük. Yardım edebileceğimiz bir şey var mı? elimizden geleni yaparız."

"Sağ ol, Zümrüt abla. Düşünmen yeterli. ben seni başka bir konu için aramıştım. Son zamanlarda Gümüş'ün sağlığından endişe ediyorum. Yanımdayken falan bi' garip davranıyor. Başı döndüğünden ayakta duramıyor. Sürekli kusuyor. Yemeği ağzına almasıyla çıkarması bir oluyor. Çok hassas, geçen gün evimize geldi. evin kokusundan bile istifra etti. gel diyorum, hastaneye gidelim. Reddediyor. Bi' hastalığı mı var, biliyor musun? Çok endişeleniyorum."

Zümrüt abla, bir süre sessizce beni dinledikten sonra, "Öyle mi?" dedi. Sesi hafifçe titredi. Bu saydığım şeylerin hamilelik belirtileri olduğunu gayet iyi biliyordu. küçük oğlu Hamit'i doğurmadan evvel yaşadıklarını ona sırayla saydığım için hemen işkillenecekti. "Bende fark ettim ama sürekli tekrar ettiğini bilmiyordum. Biliyorsun, pek zayıf bir kız. Yemiyor içmiyor."

"Doğru diyorsun. Çok sağlıksız, gün boyu uyusa bile yorgun oluyor. Aman abla, bir şeyler yap da vücuduna vitamin girsin. Ben endişeleniyorum Gümüş için ama sana söylediğimi sakın söyleme, tamam mı?"

"Tamam kızım, endişelenme. Ben bakacağım Gümüş'e." Dedi. Birkaç dakika daha lafladıktan sonra telefonu kapattım. Annesinin içine kuşku tohumlarını attıktan sonra arayacağım diğer kişiyi seçmem gerekiyordu ve o kişinin kim olduğunu da gayet iyi biliyordum. Halamı arayacaktım. Mahallede çevresi genişti. Yanlış hatırlamıyorsam da her perşembe mahalledeki komşuları ile gün yapardı. Yarın için bomba bir dedikodu en çok onun işine yarardı.

Telefon rehberinden halamın numarasını buldum ve hemen numarasını çevirdim. Telefon açılır açılmaz, "Gümüş hamileymiş! Hem de Evliya'dan," diye bağırıverdim. Sesimin olabildiğince sinirli olmasına özen gösterdim. "Hala, inanabiliyor musun? Evliya, beni en iyi arkadaşımla aldatmış. Bir de hamile bırakmış. Allah'ım! Ben bunu hak edecek ne yaptım?"

Halamla konuşurken elimden geldikçe mutsuz davrandım ama gerçekte öyle hissetmiyordum. sadece acı ve öfke vardı. Hislerimin dinmesi için de bir şeyler yapmam gerekiyordu ve yapıyordum. Beni küçük görmeleri, işten bile değildi ama böyle bir gaflete düşerek hayatlarının hatasını yapmışlardı. Evliya ve ailesi, zaten mahalleli tarafından dışlanmış durumdaydı ve Gümüş içinde aynısı olacaktı.

Yitirilmiş Zaman +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin