5.BÖLÜM:YABANCI

30 6 33
                                    

Nasılsınız??

Bölüm neden hızlı geldi diye soracak olursanız, işsizlikten JDJFLSDJLGFJJDLFJLS

Ama bu bölüm cidden nasıl yazdım bilmiyorum, sınırlarım zorlandı yani.

Oy vermeyi unutmayın lütfen, kitap yeni biliyorsunuz, gizemli okurlarım lütfen yıldıza basar mısınız?

<3

Bu kitapta geçen kişi ve kurumlar, tamamen hayal gücünden ve kurgudan ibarettir.

" Şimdi acı her şey farkındayım, sahne artık biziz. Biz ve gerçekler, ama bir gün gelir yine perdemiz. Kapatır bizi, sadece biz ve anılarımız. Ama bu sefer acı çekmeden, kazanmışken. Ben sana yine kaybetmişken..."

Gözlerimde perde,

Açsana, anahtarı belki de elinde?

Acılarım, acıların...

Sadece bana öğretilenler üzerinde,

Ben bir şeytanım.

Hayatı yaşamak için doğarız. Yaşamak için büyürüz, anlamak için zorlanırız. Anlatmak için belki de severiz. Ama  sevgi, anlatmak değildir bir tek. Hissetmek, bir güneşin doğuşunu izlemek gibidir. Sevenler iyileşir. Ama sevginin değerini bilmeyen aptallaşır, zamanla bencil olur. Umursamaz.

Onun için feda edilenleri hissedemez. Gözleri kör, kulakları sağır olur. Ama bir güneşin doğuşunu izlemek için, göze ihtiyaç vardır. Ve yalanları düzeltmek için ise kulaklara...

Yutkunuşumla beraber gözlerine bakmaya başladım uzun uzun... Ne demek istiyordu? Nasıl bakıyordum ona? Korkak gibi, umut gibi? Yalancı gibi? Anı gibi? Ne anlatıyordu gözlerim?

"Beni anlamana ihtiyacım yok, Karayel." Dedim ve ittirdim onu hafifçe. Kaşlarını çattı ama zorlamadı, çekildi kenara. Bende tabak alıp mısırları yerleştirdim. Bunları yaparken elim titriyordu, nedenini bilmiyordum. Neden titriyorsun Deniz? Alışık değil misin sen acı çekmeye? Ne oldu da böyle çıt kırıldım oldun?

"Belki de senin beni anlamana ihtiyacım var?" diyen sesle olduğum yerde kaldım.

"Senin bana ihtiyacın yok Karayel. Bizim birbirimize ihtiyacımız yok." Dedim ve terk ettim mutfağı.  Aklıma o güzel koku gelmişti, okyanus gibi kokuyordu. Bu koku Tunadan' mı gelmişti? Bunun üzerinde düşünmenin bende garip hisler uyandırdığını fark ederek önüme odaklandım.

Odanın kapısını açtığımda, Lal ve Almina'nın uyuyakalmış olmasını beklemiyordum. Gülümsemiştim. Kahve yanıma doğru geldi ve patilerini uzattı.

"Oğlum, aç mısın?" dedim ve kafasını okşadım. Kahve elimi yalamaya başladığında aç olduğunu anladım ve onun mama kabını bulmaya koyuldum.

Mama kabına bulduğum mamayı doldurdum. Almina ve Lal'in üstleri açıktı. Koltukta bulduğum battaniye ile üstlerini örttüm. Evden giyeceklerimi ve özel eşyalarımı getirmediğim için bugünlük üstümdekilerle yatmak zorundaydım. Yarın Lal ve Almina'dan ödünç kıyafet alırdım.

                                                                       ***

               Yine karanlık ama bu sefer daha da karanlık, bir odadayım. Gözlerim buğulu, sanki bir perde var ve puslu görüyorum.  Ellerim acıyor, çok acıyor. Ağlıyorum. Göz altlarım ıslak. Önümde yine cam parçaları var. Haykırıyorum, ama ne gelen var, ne giden. Aradan saniyeler geçiyor, kapı sertçe açılıyor. Gözlerimi daha da yumuyorum, daha da haykırmaya başlıyorum. Ama gelen ses, beni sakinliğe itiyor. Mayışıyorum. Ama bu son duyuşummuş gibi geliyor.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin