0.0 (Smut)

874 41 316
                                    

Saat çoktan gece yarısını gösteriyordu. Kara bulutlardan bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Şimseklerin seside korkunç karanlığı yarıp geçiyordu. Minik bir bedende yastıkların arasına sinmişti.

Çivit saçlara sahip genç şimşekten fazlasıyla korkuyordu. Aslında cesur biriydi ve öyle kolay kolay kormazdı, ama şimşekler... Ona sadece acı dolu geçmisini hatırlatıyordu ve bundan nefret ediyordu. Keşke sevgilisi şu an burda, yanında olsaydı.

Sevgilisi birkaç gün önce işi nedeniyle şehir dışına çıkmıştı. Evine bir kaç gün sonra dönecekti. Çivit maviside o olmadan fırtınalı gecelerde uyuyamazdı. O olmadan yapamazdı. O yüzden yatak odalarından salona geçmişti. Büyük koltuğun en kösesine sinmişti, bacaklarınıda kendine doğru çekip sıkıca sarılmıştı.

Fırtınadan dolayı elektirikler yoktu. Çivit maviside bir tane mum yakıp sehbaya koymuştu. Kara kara bu geceyi nasıl atlatacağını düşünüyordu. Fırtına duracak gibi değildi. Salonda, minik bir mum ışığı ile tek başına oturmakta ona garip geliyordu. Belki kitap okuyabilirdi ama kitaplar evin en uç, en karanlık köşesindeydi ve oraya gitmek istemiyordu. Gerçekten kendini çaresiz hissediyordu.

Korkutucu bir gürültü ile evin aydınlanmasıyla çivit mavisu köşesine daha çok sindi. Üzerinde ki sevgilisine ait tişörte sarıldı. Kıyafete sinmiş hafif kokusu bile çivit maviyi az da olsa sakinleştiriyordu.

"Nerdesin sevgilim... Seni çok özledim..."

Çivit mavisi koltukta hafif yatar pozisyona geldi. Gözünü mumun fitilinde yanan ateşe dikti. Tüm odağını minik ateşe vermişti, zihninde ise sevgilisi ile birlikte geçirdiği anılar tekrar tekrar oynuyordu. Belki bu şekilde kendini rahatlatabilirdi ve uykuya dalabilirdi.

Zihninde sevgilisinin ona evlenme teklifi ettiği an oynuyordu. İlk tanıştıkları uçurumda, yıldızların altında piknik yaparken etmişti teklifi. Sade ama gerçekten fazlasıyla anlamlı bir teklif olmuştu. Zaten çivit mavisi yüzüğü gördüğü anda sevgilisinin konuşmasına izin vermeden, 'evet' diye cırlayarak boynuna atlamıştı. Hayatının en güzel anlarından birisi kesinlikle buydu.

Sonra ise zihninde düğünleri, arkadaşları ile birlikte verdikleri minik eğlence, evlerine girdikleri ilk an, düğün gecesi... Hepsi zihninde tekrar tekrar oynamıştı. Yine de doğru düzgün uykuya dalanamıştı. İlla onu, sevgilisini istiyordu.

Omega anılarını zihninde oynatırken yaklaşık kırk dakika geçmişti. Kırk dakikadır boş boş mumu izliyordu. Üstü erimeye başlamıştı ve beyaz parafin yanlarından damla damla minik tabağa dökülüyordu.

Omega artık hissettiği özlemden delirme noktasına gelmişken dış kapıdan bir hareketlilik duyuldu. Çivit mavisi hızla koltuktan doğruldu ve dikleşti. Bu saatte kim olabilirdi ki? Hırsız mıydı? Eline bıçak alması gerekiyor muydu?

Çivit mavisi bunları düşünürken çoktan kapı açılmıştı. Açılmasıylada onun kırmızı gözlerini gördü. Islanmıştı. Beyaz gömleği üstüne yapışmıştı ve içini gösteriyordu. Hep topladığı beyaz saçlarıda fırtınadan karman çorman olmuştu.

Çivit mavisi gözler gördüğü manzaranın gerçekliğini sorguluyordu. Sevgilisinin gelmesine daha iki gün vardı. Geri gelmiş olamazdı. Korkudan halüsinasyon gördüğünü düşündü ama değildi. Sevgilisi gerçekten gelmişti.

"Kazuha..."

"Scara?"

"Kazuha!"

Çivit mavisinin gözleri dolmuştu. Uçarcasına kendini koltuktan attı ve hemen sevgilisinin kollarına koştu. Sevgiliside onun için kollarını açtı. İş gezisi boyunca aklı hep evdeydi. Minik Bluenette'sini çok özlemişti. O yüzden işlerini olabildiğince erken bitirip yuvasına geri dönmüştü. (Mavi saçlı insanlara lakap olarak Bluenette denilebilir)

Welcome to the World | KazuScaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin