Dünyanın sefaleti çok biçimlidir.
Gökkuşağı gibi geniş ufku aşan renk tonları, o kemerin tonları kadar çeşitli, aynı zamanda belirgin ama bir o kadar da iç içe geçmiş...
Yoongi
Oturduğum koltukta ileri geri sallanıyordum. Korku, endişe gibi duygular her bir hücremi ele geçiriyordu. Belki o an düşünememiştim ama eve gelip düşünceler beni kemirmeye başlayınca fark etmiştim. Karşımdaki o varlığın bana söyledikleri... Yaşadıklarımı hyunlarım ve Jungkook'tan başka birisine anlatsam, deli lakabı yiyeceğimi biliyordum. Bu yüzden ellerim kollarım bağlı gibi hissediyordum.
Ayrıca bana söylediği birkaç cümle aklımdan çıkmıyordu.
"İkinci kez gitmene izin veriyorum. Bir kez daha gelmezsen...Hm, seni kendi yöntemlerimle getirtirim. Git şimdi."
Bu söylediklerini neden söylemişti? Neden gitmeliydim? Hayır. Oraya bir kez daha gitmek istemiyordum. Lanetliydi orası. Korkunç bir yerdi. Gördüğüm varlığın, hüküm sürdügü bir yerdi. Gitmeyecektim bir daha oraya. Zaten eve omzumda getirdiğim kuzgundan beri Lotus, asla bana yaklaşmamış ve sürekli diğer kuzguna saldırmaya çalışmıştı.
Neden böyle huysuzluk yaptığını anlamıyordum ama ikisinin arası pek iyi olmuş gibi durmuyordu. İkinci kuzgunu da yakın zamanda salardım. Yine de beni bırakmak istiyormuş gibi gözükmüyordu. Lotus ile anlaşamaması büyük sıkıntıydı. Anlaşabiliyor olsaydı ona bakabilirdim.
Derin bir nefes verdim ve olanları aklıma getirmek istemiyormuş gibi kafamı iki yana salladım. Ayağa kalktım ve kendime kahve yapmaya karar verdim. Çok sevmezdim ama bugün gece boyunca orman hakkında araştırma yapmak istiyordum. Tahminime göre sanırım, çok yüksek ihtimalle tüm her şeyin sorumlusu olan oradaki varlıktı. Her ne kadar insan vücuduna falan sahip olsa da, kırmızı ve mavi gözleri, bir anda belirip yok olması gibi durumlar onun insanda başka ve daha güçlü bir varlık olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
İblis? Şeytan? Kurt adam? Vampir? Bunlardan birisi ya da çok daha farklı bir şey bile olabilirdi ve benim bunu öğrenmemin tek yolu onunla konuşmaktı. Gelin görün ki ben o ortama tekrar gitmek, onunla bir daha yüz yüze gelmek istemiyordum. Ne yapmalıydım? Hayatımı tetikte yaşayarak geçiremezdim. Bana dediği kelimeler oldukça ürkütücüydü ve her an bir yere ışınlanabilme(?) yok olabilme(?) özelliğini göz önünde bulundurursak, evime girmesi çok muhtemeldi.
Böyle gidersem paranoyak birine dönüşecektim. Biliyordum. Bu yüzden telefonumu aldım ve stresle tırnağımı kemirirken, Jungkook'u aradım. Telefon uzun bir süre çalsa da, kimse telefonu açmamıştı. Kaşlarımı çatarak bir kez daha aradım. Bu sefer telefon bir iki kez çalmasının ardından açılmıştı. Jungkook'un neredeyse nefes nefese kalmış sesiyle konuşmasını duymuştum hemen ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Blood : Yoonmin
FanficVahşi yaşam fotoğrafçısı olan Min Yoongi, arkadaşlarının uyarılarına rağmen, yeni hayvan fotoğrafları çekmek adına gidenlerin tekrar geri dönemediği, lanetli olarak geçen Myrouse ormanına gitmeye karar verir. !Vampir !ukegi !sememin !yan shipler: ta...