Vahşi yaşam fotoğrafçısı olan Min Yoongi, arkadaşlarının uyarılarına rağmen, yeni hayvan fotoğrafları çekmek adına gidenlerin tekrar geri dönemediği, lanetli olarak geçen Myrouse ormanına gitmeye karar verir.
!Vampir
!ukegi
!sememin
!yan shipler: ta...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Müziğin sesini duymayanlar, dans edenleri deli sanarlar.
..
Yoongi
Gözlerim, şokla Jungkook'ta duruyordu. Bunca zamandır hepimizi kandırmış mıydı? Ama neden? Hepimize yalan söylemişti ve bunca yıldır bunu o kadar profesyonelce yapmıştı ki...Hepimizi ayakta uyutmuştu ama şu an bundan daha önemli olaylar vardı.
Jimin, elindeki baltayı kaldırarak Jungkook'a atılacağı sırada hızlıca önüne geçmiştim. Burada olan Taehyung'tan bile bahsetmiyordum ama nedense vücudu, bu tarafa doğru hareket edecekmiş gibi duruyordu. Benim ani hareketimle de durmuş olmalıydı.
Jimin'in baltasına izin vermeden ikisinin arasına girdim. Yürek mi yemiştim, neler oluyordu bana? Yine de az önceki konuşmamızı göz önüne alıyordum tamamen.
"Jimin, anlaşmamızı unutma. B-baltayı indir."
Gözleri bana dönmüş, ardından tekrar Jungkook'a çevirmişti bakışlarını. Derin bir nefes aldığını duymuştum. Sonrasında ise ilk önce baltayı indirmiş, arkamda hissettiğim hareketlilik ile de Jungkook'u rahat bıraktığını anlamıştım. Burada neler dönüyordu, hiçbir fikrim yoktu. Gergindim ama onlar benden daha gergindiler.
"Az önce benden kaçacak olan sen mi söylüyor bunu?"
Jimin, boyumuzu eşitlemek amaçlı bana eğilmiş ve benim korkuyla nefesimi tutmama sebep olmuştu. Bundan hemen sonra da Jungkook'un sinirli sesini duymuştum.
"Yoongi'den uzak dur!"
Jimin, baygın bakışlarını arkamda duran Jungkook'a çevirmiş, ardından da bana doğru bir adım daha atmıştı. Bense bu adımla gerilemiştim. Amacı neydi bunun? Jimin ise bu tepkime sadece gülmüştü. Sabrım sınanıyordu ve bir an önce sorularımın cevaplanmasını istiyordum. Jungkook'un inadına Jimin bana böyle yaklaşmıştı.
Bir anda elimden tutulmam ile, Jin hyung beni yanına çekmişti. Hoseok, etrafta neler olduğunu anlamlandırmaya çalışıyor gibi bir hali vardı.
Jimin, Jin'in bu tavrına karşılık kaşlarını alayla kaldırmış ve duruşunu düzeltmişti. İstese eminim ki hepimizi öldürmesi saniyelerini almazdı ama bunu yapmamayı seçmişti.
"O çok mükemmel anlaşmamızdan hyunglarına bahsedip yanıma gel Min."
Soyadımı bile bilmesine şaşırmadan, derin bir nefes verdim. Neden bendim? Bu olanlar neden benim başıma geliyordu? İstemiyordum. Tek istediğim şey evime gitmekti ama korkum yüzünden orası bile güvenli gelmiyordu. Sanki neredeyse kapana kısılmıştım. Hyunglarıma söylemem gerekiyordu.
Kenarda duran, bize bakmayan Jungkook'u tamamen görmezden gelerek Jin ve Hoseok hyungun yanına gittim.
