Faydasız yalvarışlar, sessiz ormanda duyuluyor. Karanlık ölümün olacak, bu tehlikeli, kaç oradan. Ölü bir adamsın sonunda.
..
Yoongi
Sırtımda bir sırt çantası, üzerimde siyah, sarı baskılı bir tişört altımda, siyah kot ve paçaları dizimden sonra bollaşan bir pantolon vardı. Belime de siyah bir kemer takmıştım. Son olaylardan sonra şaşırılır ki üç gündür evimde bir anormallik olmamıştı. Odamda biraz ağlayıp isyan etmemden sonra oturma odasına geri dönmüştüm. Evet, üç gün istememin sonunda ben şu an gece yarısı ormana gidecektim.
Sabah gitmek hepimizin fikriyle mantıklı değildi. İnsanlar, güvenlikler gibi unsurlar varken akşamı daha mantıklı bulmuştuk fakat zaman geçe geçe şu an gece yarısı olmuştu bile. Gergindim ama aynı zamanda içimde garip bir his vardı. Bunu nasıl tarif edebilirdim, hiçbir fikrim yoktu. Güven? Heyecan? Emin olamıyordum...
Jin, Hoseok ve Jungkook arabada oturuyorlardı. Hiçbiri bunu istemiyordu. Biliyordum ama elimden başka bir şey gelmiyordu ki.
Derin bir nefes aldım ve başımı onlara çevirerek konuştum.
"Gidiyorum..?"
"Dikkatli ol hyung."
Jungkook, üzgünce konuşmuş ve ön koltukların arasından bana bakmıştı. Hoseok da ani bir hareketle Jungkook'u yana iktirmiş ve kollarını sıkıca bana sarmıştı. Ben de ona karşılık verirken Jungkook, bundan hoşlanmadığını belirtir bir şekilde homurdanmıştı.
Hoseok'tan ayrılır ayrılmaz Jin'e de sarılmış ve en sonunda ormana gidebilecek hale gelmiştim. Arabanın kapısını açmış ve dışarıya bir adım atmıştım. Kapıyı kapatarak arkamı dönmüş ve üçüncü kere gireceğim ormana ilerlemiştim.
Geçenlerde girdiğim yere ilerliyordum fakat gözükmemem gerekiyordu. Gece nöbet tutan görevliler, bir şey arıyormuş gibi ellerinde fenerlerle dolanıyorlardı. Neyse ki benim gireceğim yer onların tersinde kalıyordu. Geçenlerde hatırladığım kadarıyla çalıların yok olduğu yere gittim.
Emin olduğum zaman ise durdum ve önümde duran çalılara baktım. Ormanda ölüm sessizliği var gibiydi ve tamamen karanlık, sisli hava hakimdi. Nasıl oluyorsa diğer taraflarda sis yokken ormana doğru çok kalın bir sis kaplıyordu etrafı. Ormana girince ise bir zaman sonra yok oluyordu.
O kadar çok cevapsız soru vardı ki bu orman için...
Çalılarla iletişim kuracakmış gibi bir süre bakışmamın ardından gözlerimi devirip çalıların arasına adım atmıştım. Bu adımımla beraber çalılar önceki gibi yok olurken, derin bir iç çekmiştim. Sorgulamak istemiyordum, hayır.
Ormana adımlarımı attım fakat nereye gideceğimi bilmiyordum. Çok sessizdi her yer. Bu orman için normal bir durum mu yoksa anormal bir durum mu, fikrim yoktu. Düşünme Yoongi, evet düşünme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Blood : Yoonmin
Fiksi PenggemarVahşi yaşam fotoğrafçısı olan Min Yoongi, arkadaşlarının uyarılarına rağmen, yeni hayvan fotoğrafları çekmek adına gidenlerin tekrar geri dönemediği, lanetli olarak geçen Myrouse ormanına gitmeye karar verir. !Vampir !ukegi !sememin !yan shipler: ta...