Korkuyordum...
Bedenim hiçbir şey göremiyor olmamın tedirginliği ile titrerken soğuk terler anlımdan yüzüme doğru süzülmeye başlamıştı. Kanalizasyonun pis kokusu ne kadar midemi bulandırsa da korkum ağır basıyor ve doğru düzgün göremediğim zeminde ilerlemeye devam ediyordum. Elimde tuttuğum demir sopayı her an vurabilecek bir pozisyonda sımsıkı tutarken adım seslerim pis ve karanlık tünelde yankılanıyordu.
İlerledikçe daha da karanlık olan tünel nefesimi tutmama sebep olurken adım seslerime bir tanesi daha karıştı. Bedenim kaskatı kesilip demir sopayı kaldırdım.
Adım sesleri yankılandığı için nereden geliyordu kestiremiyordum ama gittikçe yaklaşıyordu. Titrekçe nefesimi bırakırken soğuk terler tişörtümün yakasını ıslatmıştı bile.
Titreyen elimi durdurmak istercesine daha da sıktım sopayı. Yavaşça etrafımda dönerek ayak seslerinin sahibini görmeye çalıştım. Gördüğüm tek şey karanlıkta belli baslı secebildiğim duvarlar ve kenarda akan kirli suydu.
Adım sesleri tamamen kesildiğin de kanalizasyon ölüm sessizliğine gömüldü. Gitmiş miydi?
Havaya kaldırdığım sopayı indirirken rahatlayarak derin bir nefes verdim. Tamamen siyah giyinmem işe yaramış olmalıydı ki karanlıkta beni görememişti. Karanlık bir kez daha hayatımı kurtarmıştı.
Düşürdüğüm omuzlarımı dikleştirip yoluma devam edecektim ki ensemde hissettiğim nefes bedenimin tekrar kaskatı kesilmesine ve nefesimi tutmama sebep oldu. Sesli yutkunma sesim sessizlikte yankı yaparken korkuyla bıraktım nefesimi.
Dönmemi bekliyordu... Ona istediğini vermeli miydim? Arkamda beni ne bekliyordu?
Bedenim titrerken elimde ki sopayı sımsıkı tuttum ve yavaşça dönmeye başladım. Titreyen ve kaskatı olmuş bedenim tamamen döndüğün de gördüğüm yüz tamamen nefesimi kesmişti.
Bana doğru eğilmiş büyük bedenin bembeyaz gözlerine bakarken iğrenç kokan nefesini yüzüme üfledi. Boğazıma kadar gelen yediklerimi çıkarmamak için zor tutarken korkuyla geriledim.
"S-sen..." Elini kaldırıp sivri dişlerini göstererek kükrediğin de yankılanan kükremesine benim tiz çığlığım karıştı. Boğazım parçalanırcasına bağırıp elimde ki sopayla ona sertçe vurmaya başladığım da büyük beden saniyesinde beni ellerinin arasına almış ve yüzüme karşı kükremişti.
Elinin arasında sıkışıp kalan bedenimi kurtarmaya çalışırken hala çığlık atmaya devam ediyordum.
"Bırak beni! Seni pis yaratık! Seni geberteceğim!" Yüzüme tekrar kükrediğin de saçlarım arkaya doğru uçmuş ve yüzüm tamamen salyasıyla dolmuştu. Yüzüm bu iğrençlik karşısında buruşurken beni kaldırıp serçe fırlattı.
"HAYIR!!" Pis suyun içine gömülürken son anda ağzımı kapatmıştım. İğrenç, iğrenç İĞRENÇ!!
"Ne iğrenç be! Ne görüyorsun sen!?
Narin!"Sudan derin bir nefes alarak çıkarken gözlerimi hızla açtım ve karşımda bana sinirle bakan Demet'i buldum. Yüzümde ki iğrenmiş ifadeyle ıslanmış vücuduma ardından Demet'in elinde ki büyük kovaya baktım.
"Manyak! O iğrenç suyu bana döktün!"
Ağlamaklı bir şekilde yatağımdan kalkıp kusarcasına üzerime baktığım da Demet elini anlına vurdu.
"Normal su bu Narin! Ne görüyordun yine rüyanda sen?" Onu takmayıp tişörtümün yakasını iki parmağımın ucuyla tutup iğrenircesine burnuma yaklaştırıp kokladım. Normal su gibi koksa da rüyamdan sonra hayatta rahat edemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİME MACHİNE(who are you?)
DiversosYıllar önce yaşanan cinayetler, 30 yıl sonra başka bir cinayetten dolayı tekrar gün yüzüne çıkar. Tabii ki de bu sıradan bir hayatları olan o arkadaş grubunu etkiler ve hiç anlamadıkları bir zaman da kendilerini yeni bir dünya da bulurlar. ~ "Zaman...