Dünya kendi etrafında dönmüş, geceyi aydınlatan yıldızlar ve etrafına pervane oldukları ay henüz yeni gökyüzünü terk etmeye başlamıştı. Güneş güneyden kendini göstererek bukreleriyle gökyüzüne renk katmıştı ve aydınlatmaya başlamıştı. Yurt odamın camından pek görünmezdi aslında o gündoğumu manzarası... Ama eğer eve çıkarsam kendime sözümdü, gün doğumunu görebileceğim bir yer bulmak istiyordum. Yani, mümkün olursa... Maddi durumum bir yana sebebi çoktu tabii. Gözlerimi açmasam da yeni ayılmış olmamın etkisiyle daldığım düşüncelerden beni kurtaran alarmın sesi olmuştu. En sonunda artık gözlerimi açtım ve elimi telefonuma atıp alarak alarmı kapattım. Neyseki kaldığım oda da tek kişilikti ve bu bana rahatlık sağlayan şeylerden biri.
Başımı kaldırıp doğruldum ve gözlerimi ovduğum gibi kalktım hemen yataktan. Yatağımı hızlıca toparladım ve odamın içindeki banyoya ilerledim. Kabul etmeliyim ki şuanki şartlara göre bu bir lükstü kalınan yurtlara göre. Üstelik temiz bir odada kalıyordum. Önce tuvaletteki işimi hallettim ve sonra ellerimle yüzümü hemen yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Saçlarımı da sıktığım saç spreyiyle tarayıp düzelttim. Okula gitmeden önce yemekhanede kahvaltı edecektim. O yüzden içeri geçerek dolabımı açtım. İçinden kendime beyaz, tek bacağı açıkta bırakan bir yırtmaç detayı olan eteğimle üzerine koyu fıstık yeşili beli açık triko kazağımı çıkarttım. Hızlıca rimel, kapatıcı, parıltılı beyaz far ve parlatıcıyla makyajımı bitirip çıkarttığım kıyafetleri giydim.
Nisan
Kovboy çizmelerimi de ayaklarıma geçirdim, ama boynum boş hissettiğim için bir an durup dolabı açtım. Uzun beyaz bir fular alarak boynuma atkı gibi attım. Hazır hissettiğim için hemen çantamı aldım ve beyaz bir kot ceket aldığım gibi çıktım odadan. Yemekhaneye hızlı adımlarla gidecekken aklıma telefonu almadığım gelince oflayarak geri girdim. Hemen telefonu ve kulaklığı alıp çıkınca bu defa daha hızlı şekilde ilerledim. Yemekhanenin önüne gelişimle birlikte Ecem'i gördüm ve gülümsedim.
"Aşkım günaydın!" dedim.
O da bana "Günaydın!" şeklinde karşılık vermişti.
Siyah, ince ve boğazlı dar penyeyle gri kumaş parıltılı bir pantalon giymişti, yakışmıştı. Birbirimize kollarımızı sararak sarıldıktan sonra içeri girdik, büfeye ilerlerken konuşmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ YILDIZLARA AİTTİR
Teen FictionBu kitapta ben varım, sen varsın, arkadaşlarım var, arkadaşların var... Bu kitaptan sonra ise başını kaldırıp gece yıldızlara baktığında kendini hatırlayacaksın. "Pşşt... Derin. Gökyüzüne bak." Derin Vera başını kaldırıp gökyüzüne bakınca bana dönüp...