"Havin abla seni veriyorlar ."
İçeri Gülsüm ablanın küçük kızı Zehre girdi. Yok artık hemen verdinizmi öyle. Kafamı sallamakla yetindim sadece.
"Havin kız kahveyi içeri götür artık." dedi Derya abla. Elime aldığım tepsiyle yukarı çıkan merdivenlere ilerleyip kapının önüne geldim. İçeri girince bütün gözler bana baktı. Bense kafamı yere eğip Boranın oturduğu yere doğru ilerledim.
Kahveyi sehpaya bıraktım. Ardından tekrar yerime geçip oturdum. Gözlerim kahve fincanındaydı. Boran çok beklemeden kahvesinden büyük bir yudum aldı.
Hemen ardında öksürmeye başladı, gözleri doldu. Fincanı sehpaya koyup Sudan da büyük bir yudum aldı. Öksürüğü daha da arttı.
Ben ve adar birbirimize bakıp sinsi sinsi Altan sırıttık. Boranın amcası olduğunu düşünüdüğüm adam Borana "İyi misin Boran"
Boran'sa kafa sallamakla yetindi. Bunlar hep sana mustahap Boran efendi.
Odanın sonundaki koltukta tekli koltukta karşılıklı oturmuş dedem ve onun dedesi vardı. Boranın dedesi söze girdi;
" Lafı uzatmaya gerek yok. Biz zaten kızı aldık ama yinede soralım. Allahın emriyle peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz."
Dedem bir bana birde Borana baktı. Hemen sonra "Biz aşiret odasını verdiği karara karşı çıkmayız. Verdik gitti"
Bukadar Dı işte bukadar basiti.Beni vermişlerdi ve dedemin gözünde tek bir pişmanlık bile yoktu. Önceden birazda olsa üzüldüğünü hissetirmişti bana. İçerideki koltukta oturmuş olan babama baktım. Beni görünce kafasını yere eğdi gözleri dolmuştu bense kendimi zor tutuyordum....
2 saat sonra
Dedem ve onun Dedesi kakmış ve dişarıya çıkmışlardı. İçerdekilerde konuşup yavaş yavaş dışarıya çıkmaya başladılar.İçerde sadece ben ve o kalmıştık.
"Kahvende Bi zehir eksikti"
Belki ölürsün diye şey etmiştim ben.
"Bi dahakine artık"
Dedim sırıtarak. O ise kaşlarını çatıp bana doğru bir adım attı. Hafif sinirli bir biçimde
"Birşey mi dedin"
Yok ne diyeyim keşke zehirde koysaydım dedim.
"Zıkım var onu içersin birdahakine" Bu safer baya kaşlarını çattı ve bana daha çok yaklaştı. Ayyy çen sinirlendin mi çen.
Bana daha çok yaklaşmaya başladı o yaklaştıkça ben de uzaklaşmaya başladım o geliyordu ben gidiyordum. Sonunda belim sert bir yere çarptı duvara. İki kolunu yanıma koydu ve kulağıma eğilip
"bir şey mi dedin"
Kısık bir sesle "hiç" diye bildim. Resmen sesim içime kaçmıştı hiç bir şey diyemedim.
"Duyamıyorum biazdaha Yüksek sesle konuş"
Emredersin Paşam. Başka emrin varmı. Sen bana bunları sırayla I yoluyorun Allahım. Kafamı yere yğdim oda yüzüme bakıyordu hala.
(ne bakıyon lan kurabiye simit var ne bakıyon)
Geri çekildi Paşa hazretleri Allahm ya.
Giderken aklına bişey geldi ve geri dönüp"yarın seni almaya geleceğim hazır ol"
" neden? Nereye götüreceksin beni? Niçin?"
Sorularımı sıralarken oda
"Ama soru soruyorsun sana ne diyorsam onu yap""neden dedim nereye dedim niçin niye ya"
"Ha bu arada yarın çok bekletme beni " diyip arkasınındöndi ve giderken durdurdum resmen sorularımdan bıktırdım zafer.
Resmen beni takmıyor. Pislik herif.
"Beni ağzımdan çıkan senin kulağına isabet etmiyorumu. Algımı seçiyorsun sen"
Bıkmış bir şekilde arkasını dönüp konuştu
"otelle"
Wat dedin gülüm..
Evet oy ve yorum ları unutmayalım lutfen
Ne düşünüyorsunuz 🤔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Novela JuvenilGerçek bir hikayeden uyarlanmıştır..... "Beni ağzımdan çıkan senin kulağına isabet etmiyorumu. Algımı seçiyorsun sen" Güldü ve gitti