"Sen ciğerlerimdeki nefes,
gözlerimdeki ışık,
kalbimdeki çarpıntı..."- Nazım Hikmet -
💚🌷
Keyifli okumalar dilerim...
Göğüs kafesim heyecandan daralıyordu. Küçük dilimi yuttum, gözlerim ise onu gördüğüm an itibariyle kocaman açılmıştı. Şaşkınlık ise devasaydı. Karşımda duruyordu ve bana şaşkınlık ve heyecan karışık gözlerle bakıyordu. Onu gördüğümde kalbim hızla atmaya başladı, sanki vücudumun her hücresi ona doğru çekiliyordu. Ne diyeceğimi bilemedim, dudaklarım kurumuştu ve dilim tutulmuş gibiydi. Gözlerim onun yüzündeki her detayı yakaladı; şaşkınlık, anlam veremeyiş ve biraz da heyecan. O an, dünya etrafımda dönmeye devam ederken benim için durmuş gibiydi.
Miraç, beklenmedik bir anda karşısımda belirmişti. Gözlerimi ona dikmiş, sanki hayatımın bir film sahnesindeymiş gibi kendimi gerçekliğin dışında hissediyordum. Kalbim hızla çarpıyor, göğsümdeki heyecan beni boğarcasına sıkıştırıyordu. Gözlerimi kırpadan, dudaklarım kurumuş bir şekilde ona bakıyordum. O an, zaman durmuş gibiydi. Sanki sadece ikimiz varmış gibi, etrafımızdaki her şey bulanıklaşıp yok olmuştu. Kelimeler boğazımda düğümlenmiş, duygularım ise içimde fırtına gibi kıyamet koparıyordu. İçim ve göğüskafesim onun yanında olmanın verdiği mutlulukla, korku ve şaşkınlığın karışımı bir duyguyla dolup taşıyordu. Gözlerimiz hiç bu kadar uzun süre kalmamıştı birbirinde. Ve ben, sevdiğim adamın gözlerine bakarken, hayatımın en güzel ve heyecan verici anlarından birini yaşıyordum.
Ve bu an Miraç'ın gözlerini benden koparması ile büyük bir darbe yedi. Ben oturduğum koltuğa sindiğinde o bakışlarını annem ve yengeme çevirdi.
Bakışları Nilüfer hanıma indi. "Anne, misafirlerimiz olduğunu bilmiyordum."
Gülümsedi Nilüfer hanım. "Evet oğlum," dedi. Bakışlarını annemlere çevirdi. "Komşularımız bizi ziyarete geldi. Tanıştırayım sizi." Annemi gösterdi ile. "Bu Sevinç hanım." Ardından yengeme dönüp onu işaret etti. "Bu da onun gelini Ayşenur."
Başını ağır ağır salladı Miraç. "Memnun oldum."
Nilüfer hanım bana döndü aniden. Gözlerim kocaman açılırken şu an buradan buharlanıp havaya karışmak gibi isteklerim vardı. Gülümsedi. İfademi toplayıp gülümsedim belli belirsiz ama Miraç'ın da bakışları bana döndüğünde gülüşüm bir taraflarıma tıkandı. "Ve bu hanım kızım da Göksun," dedi beni göstererek. "Sevinç hanımın biricik ve güzel kızı."
Kaşları havalandı Miraç beyin.
Yine gülümsemeye çalıştım ama pek hayli zordu şu an bulunduğum atmosfere göre. Zira heyecandan altıma kaçırabilirim. Boş bir bakış attı Miraç bana. Bende ona aynı bakışı yolladım. Oturuşumu toparlamaya çalıştım ama elim ayağım birbirine girdiğinde bundan vazgeçip olduğum gibi koltuğa sinmeye karar verdim. Süzdü beni belli belirsiz koyu kahvelikleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKSUN
Fanfiction(Uyarı: Kitap +18 yaş içindir!) Gökyüzü, umut dolu günlerin ardından siyah bir örtü gibi çöktü üzerimize. İhanetin soğuk eli, kalbimizi sarstı ve hayatımızı mahvetti. Umutlarımız, gözyaşlarıyla sulandı ve kurudu. Terk edilişlerin acı izleri, ruhumuz...