9."sevgi"

1 0 0
                                    

"Ne yapacağımı bilmiyorum.. bir çözüm yolu arıyorum ama yok."

Louis konuşurken Honey tebessüm etti.

"çözüm yolu yok Louis. Bazı insanlar,bazı diğer insanlardan daha güçlüdür.."

Louis öfke ile soludu.

" o adamı seninle görmeye dayanamıyorum. Üstelik bu adamla iş yapıyorum ve ortağım..."

Honey kafasını onun alnına dayadı.

"bana söz ver Louis.."

"Ne için ? Onunla kalabilmen için mi?"

Honey, Louis'in ellerini tuttu.

"Bunu çözmen gerek biliyorum ama kimseye söylememelisin... bir süre böyle devam etmeliyiz."

Louis dalgınca onun gözlerine bakıyordu.

"onunla kalmamı hazmedemiyorum balım, söyle bana sebebi ne? Seni tehdit mi ediyor?"

Honey olumsuzca kafa salladı.

"Hayır.. hayır."

"Ne? Ne o zaman?"

Honey sessizce durdu.

"Louis seni çok seviyorum tamam mı? Sadece bana zaman tanımalısın. Söz veriyorum sana anlatacağım.."

Louis garipçe ona bakıyordu.

Honey bu bakışları bir alınganlık olarak algılamışdı.

"Anladım. Ben de seni seviyorum. Lütfen bak ben her şeyi yapabilirim senin için. O güce sahibim yeter ki sen bana anlat.."

Honey kafasını salladı.

Hafifçe Louis'in dudaklarını öptü.

"Şu anda senin sıran değil, söyleyeceğim.. Javad'ı oyalamalısın benim için bunu yapabilirsin değil mi?"

Louis kafasını salladı.

"Her şeyi yaparım senin için.."

Honey bundan emindi.

Louis onun için yapbozun parçasıydı.

Çıkmaz sokakların gizli kapısıydı. Sadece yorgundu.

Ancak Ona da zarar gelmesini istemiyordu.

Louis'i odasının penceresinden yollarken üzerinde hala sadece beyaz gömleği vardı.

Pencereden yarıya kadar sarktığında dağınık dalgalı saçları Louis'in dikkatini çekmişti.

Honey eliyle ona gitmesi için işaretler yaparken Louis, onun her haline daha da delice aşık olduğunu ilk kez anlamıştı.

Louis sessizce arka bahçeden uzaklaştı ve arabasına bindi.

Onun anlatmadığı bir şeyler olduğunu biliyordu.

Güçsüzleşmişti Balı.

Javad'ıb anlattığı gibi sert görünüşü yerinde değildi ama Louis o sert insanın hala orada düşünüyordu.

O kendini koruyabiliyordu ancak belli bir sınıra kadar.

Louis 2 aydır,  arabada gecelediği koca malikâne'nin kapısına baktı.

O orada zindandı. Hem de her açıdan.

Hızla James'a ulaştı ve konuşmak istediğini söyledi.

Çok geçmeden hızla onun barı'na geldi.

"Bu saatte ne konuşacağız Louis?"

"Honey'i.."

Dediğinde James'ın gözleri kocaman açıldı.

"Arkadaşını yani.."

Louis imalı şekilde konuştu ve hızla oturdu.

"Anlat."

James yavaşça karşısına oturdu.

"Neyi anlatayım?"

"Ne olduğunu biliyorsun James? Ne olduğunu çok iyi biliyorsun.."

James yutkundu. Honey'e yeminli söz etmişti.

"A-ama.."

"Söz verdirdi değil mi sana?"

James kafa salladı.

"Onu kurtarmak istiyorum James."

"Peki ama neden sen?"

James ısrarla sorduğunda Louis öfkelendi.

"Orası bana kalsın. Onu oradan çekip almak istiyorum ve sen bana yardım edeceksin.."

James pes etmişti. Honey'i her şekilde görmüştü ve dayanamıyordu.

"Tristan.. aynı zamanda Hazel'ın üvey kuzeni..."

"Ne?"

Louis şokla cevapladığında James olumlu kafa salladı.

"Babası bir kadınla evlendi ve çocukları olmadığı için evlat edindi. Daha sonra Honey ona kardeşim diyemediği için kuzenim ifadesini kullanmaya başladı.."

"Ama neden?"

James kafasını iki yana salladı.

"Çünkü Honey onu kabullenmiyordu. Ona asla güvenmedi..."

"Ya sonra ?"

James düşündü.

"Zamanla Tristan evin içinde açık ifade ve hareketlerle Honey'i taciz etmeye başlamış. O buna dayanamadı. Annesinde kaldı bir müddet."

Louis onu durdurdu.

"Annesine ne oldu?"

"Bir gün eve geldiğinde ölü buldu. Ardından babasının evine döndü. Tristan bir süre kendi evinde kalıyormuş. Honey'den haberi yokmuş ama bir kaç kez benimle yaşa sana ne istersen veririm diye teklifte bulunmuş."

Louis arkasına yaslanmış şok ve öfke ile dinlemeye başladı.

Yüz ifadesi her dakika adamın adını duydukça öfke soluyordu.

"En yakın arkadaşı Troye'dan bir gün ciddi bir haber aldı. Hastanelik olmuştu."

Louis o anda ayağa kalktı.

"Bu adamı gebertmem lazım."

"Onu arkadaşını serbest bırakmakla şantajladı değil mi?"

James üzgünce kafa salladı.

"Troye'u dövmüş ve taciz etmiş. Elde etmiş daha sonra da Honey'e gelip benimle olursan onu bırakırım demiş.."

"Bu adamı yaşatmıycam! Ben bu adamı ya-şat-mam!"

James kalktı ve omuzuna elini koydu.

"Ancak dahası var..."

"Bir barı daha var ve Binlerce çalışanı var. Hepsini elinde şantajla zorla tutuyor..."

Louis kafa salladı.

"Şimdilik bana bir şey anlatmadın ve duymadım. Troye'un adresini bana at."

Deyip Louis hışımla çıktı ve yine o malikâne'nin önünde durdu.

Honey' in ışıkları açıktı. Penceresini öylece izlemeye başladı.

Louis onun orada yalnız olmasını sindiremiyordu.

Koskoca uyuşturucu baronu'nun oğluydu kendisi.

Tek pisliği bu olsa bile, Ne yaparsa yapsın, onu oradan kurtacağına yemin etmişti.

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin