Louis ve Javad Soho bar'a girdiklerinden beri gergindiler.
Ancak ne gelen vardı ne de giden.
"Yardımcı olabilir misin?"
James, Javad'ın sesiyle o masaya yaklaştığında gülümsedi.
Elindeki menüyü tedirgince tuttuğu Louis'in gözünden kaçmamıştı.
"Evet?"
Louis onu süzüyordu.
"Honey diye bir arkadaşın vardı ya senin? Nerede o?"
Louis sorduğunda, James başına geleceği biliyordu.
Ancak belli etmemek adına sadece tebessüm etti.
"Salı günleri çalışmıyor izinli."
Louis kaşlarını kaldırıp indirdi.
"Merhaba... sizi tanıyoruuum.. hoş geldiniz"
Sözleri yarıdan kalan ikili Tristan Elordi'yi karşılarında gördüklerinde şaşkınca bakmaya başladılar.
"Burayı ben satın alalı çok oldu."
James sessizce gözlerini yumup iç çekmekle yetinmişti.
Ancak Javad ve Louis için bu haber iç açıcı olmamıştı.
"Tebrikler"
Louis profesyonel'ce oynamaya başlamıştı.
"Ara bir içmeye geliriz biz, sıkıntı yoktur bence"
Louis'in rahatlığı Javad'ı öfkelendirmişti.
"Ben bu adamın yanında asla durmam!"
Javad öfke ile uzaklaştığında Louis stratejik davranmayı seçmeye karar vermişti.
"Ne isterseniz müessesemizdendir.."
Tristan Kulis'e girerken, James gitmeye yeltenmeye başladı.
Louis kalkıp kolunu tutup ona baktı.
"Ne biliyorsun sen?"
"Hiç"
Louis gözlerini onun üzerinde öfke ile gezdirdiğinde James nefes verdi.
"Honey uzun zamandır burada çalışıyor ve Javad geldiğinde onu görmemek için arka kapıdan çıkıyor."
Louis kafa salladı.
"Ben söylemedim ama"
"Tırsma bu kadar James."
Louis hızla arka kapıya ilerledi.
Karanlık ve ıssız olan arka sokağa çıkan o kapının önünde sigara yaktı ve sessizce düşünmeye başladı.
Patırtı ve gürültü duyunca aniden görünmemek adına saklandı.
"Yeter!"
Bembeyaz parlak bir gömlek ve beyaz dar pantolon giyinmiş kızı gördüğünde Honey olduğunu anlamıştı.
"Bırak!"
Kolunu sıkıca tutan bir el görüyordı ancak onunla direniyordu.
Louis yardım etmek adına yanına gidecekken duyduğu isimle karanlığa geri saklandı.
"Artık beni rahat bırak Tristan!"
"Benimle böyle konuşamazsın!"
Tristan onu itip kakmaya başladı.
"Benden uzak dur!"
Aniden Honey'i sarmalayıp beline sarıldı ve zorla onu öpmeye başladığında Honey karşılık vermemeye direniyordu.
Louis sadece izledi.
Ona yardım etmek istiyordu ancak adamı başka yollarla yıkmanın yollarını arıyordu.
Honey onu iteklediğinde yüzüne yediği ters bir tokatla yere savruldu.
Tristan, Honey'nin Uzun dalgalı saçlarından sıkıca tutup çekerek kafasını kaldırıp yüzüne baktı.
"Sana benimsin dedim. Sen sevgilimsin değil mi Hazel? Benim kalacaksın. Seni her gece görüp uzaktan seveceğim Hazel. Kabul etsen de etmesende sen busun..."
"Ben senin oyuncağın değilim Tristan! Senden nefret ediyorum! Umarım ölürsün!"
Tristan hızla tuttuğu saçı bıraktı ve içeri girdi.
Louis farklı bir isim duymuştu.
Honey kalkamadan öylece ağlamaya başladı.
Yanında hissettiği ayaklarla hızla geriledi.
"Git artık."
Kafasını kaldırdığında ona uzanan eli gördü daha sonra göz yaşlarını sildi.
Mavi gözleri gördüğünde hatırladığını biliyordu ama ısrar etmeden kalktı.
"Yardım etmek istemiştim"
"İhtiyacım yok"
Louis kolunu tutmak isterken aniden çıkan kızın yüksek sesiyle duraksadı.
"Özür dilerim canını yakmak istemedim."
"Lütfen beni yalnız bırakın gidin."
Honey ona bakmadan kalktığında Louis ceketinin peçetisiyle onun dudağındaki kanı sildi.
Göz göze geldiklerinde Kızın gözleri dolmak üzereydi.
"Seni renciden etmek değil amacım. Sadece canın yandı ve yardım etmek isterim."
Kız cevap vermek üzereyken gelen sesle, Louis onu önüne alarak ve ağzını bir eliyle kapatarak ara boşluğa saklandı.
Honey önünde hareketsizce dururken saçlarından gelen tatlı koku ve yakın olması onu etkilemeye başlamıştı bile.
"Sessizce bekle lütfen.."
Louis kulağına fısıldarken, kız istemsizce arkasındaki bedeninin varlığını hissetmemeye başlamıştı.
Ancak onu tanıyor olmasına rağmen bedeninin ilk kez bu kadar kasıldığının farkına varmıştı.
Kalbinin ağzında attığının farkındaydı ancak heyecan ya da korkudan değildi.
"Kimsin sen?"
Kız ona fısırdadığında Louis boynuna bakarak saçını hafifçe yana çekti.
"Bilmiyorum..."
Honey istemsizce derin bir nefes verdiğinde, Louis kolunu sardığı bedeni kendine çekti.
"Sizi tanımıyorum bile?"
Sessizlik olup uzaklaşan insanlardan sonra Kız aniden Louis'e döndü.
"Kimsin sen?"
Louis parmağıyla, genç kızın saçını geriye atdı.
"Gözlerimin içine bak !
İhtiyacın olan tek ayna benim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL
Romansa"Her evrende birlikte miyiz?" "her zaman birbirimizi bulacağız" "Peki ya bu birlikte olduğumuz tek evren buysa?" "Peki ya sevginin işe yaramasının başka yolu yok mu?" "Peki ya burası birbirimizi bulduğumuz tek yerse? " "Ve eğer bundan daha iyi bir...