where it truly lies,

276 36 16
                                    

♪ the weeknd, moth to a flame


“jay’in evi nasıl bu kadar küçük ama bir o kadar da lüks ve sade olabiliyor?” ni-ki’nin sorusu üzerine herkes gülerken o kendini yere atmıştı. bu sırada jay mutfaktan arkadaşlarına bakmıştı.

“ni-ki abartma tozunu midene indirmişsin yine.” ni-ki yattığı yerden kafasını kaldırdı ve hyunguna baktı. “abartıyorsam şerefsizim hyung.”

“öylesin.” ni-ki bir diğer hyungundan darbe yediğinde somurttu. “ne şerefsizliğimi gördünüz? ben gayet iyi bir insanım.”

“şimdi şöyle, burada konuşursak sunoo seni çiğ çiğ yer.” sunghoon, sunoo’ya bakarak konuştuğunda sunoo sırıttı ve sevgilisinin yanına uzandı. “ben her şeyi biliyorum zaten, anlatacaklarını istersen ben anlatırım hyung.”

“sunghoon kanka bu saatten sonra konuşma, sevgilinle mutlu mesut yaşa.” heeseung sunghoon’un patlamasına gülmekten cümleyi kuramamıştı bile.

“jaeyun’um, bebeğim..” sunghoon kollarını sevgilisinin beline, kafasını da göğsüne yaslamış yalandan ağlama numarası yapıyordu. jake onun bu haline güldü.

“koca bebek..”

bu sırada jay’in gözleri etrafta dolaştı, belki gözlerim falan bozulmuştur diye herkese teker teker baktı ama yine bebeğini göremedi. daha az önce burada değil miydi? nereye gitmişti? bir şey mi olmuştu? biri bir şey mi demişti? ama kimse bir şey demezdi ki.. ya da o şerefsiz mi rahatsız etmişti?

jay endişelenmeye başlarken heeseung’a seslendi. ocaktaki yemeği heeseung’a kitlerken hızla oturma odasından çıktı ve yatak odasına ilerledi.

kapının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı bir iki kez çaldı. içerden ses gelmedi..

“jungwon.. güzelim orada mısın?”

ses gelmedi..

“jungwon, gelebilir miyim bebeğim?”

ses gelmedi..

“jungwon, giriyorum.”

kapı kolunu kavradı ve aşağıya indirdi ama kapı açılmadı. bir kaç kez daha denedi, yine açılmadı. kapının açılmaması, içeriden ses gelmemesi.. jungwon’un ortada olmaması..

“jungwon! beni duyuyor musun? jungwon? bebeğim! güzelim! jungwon! kapıyı açar mısın? iyi misin? korkuyorum bak..”

artık jay’in sesini diğerleri de duymuştu ve hemen onun yanına gelmişlerdi. “ne oluyor?” dedi heeseung.

“kapı kilitli, içeriden ses gelmiyor. hyung.. korkuyorum..” sonra tekrar kapıya döndü. “jungwon! aç kapıyı güzelim!”

“kapının yedek anahtarı yok mu?” ni-ki’nin sorusuna olumsuz bir yanıt verdi jay. kapıyı kırmaktan başka bir çaresi yok gibiydi..

“kapıyı kıracağım.” jay geriye açılıp omuzunu kapıya döndüğü sırada kilit sesi geldi. ve kapı yavaşça açıldı. ve altı kişinin karşısında bornozlu bir jungwon duruyordu.

“ne oluyor burada? niye toplandınız?”

“siktir.” jay, jungwon’u belinden tutarak odaya sokmuş ve peşinden girmişti. ardından diğerlerine dönüp, “siz takılın beş dakikaya geliyoruz” deyip kapıyı kapatmış ve kilitlemişti.

“hyung, ne oluyor? bir sorun mu var?” jungwon şaşkınca jay’e bakarken, jay jungwon’un beline ellerini yerleştirmiş ve bedenini kendine çekmişti.

does he know, jaywon. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin