his love for you is true,

350 52 14
                                    

♪ the weeknd, moth to a flame

"arkadaşlar artık buluşma işini iptal edelim, her seferinde biriniz kavgalı geliyorsunuz ben kaldıramıyorum." heeseung bıkkın bir şekilde konuştuğunda sunoo ve ni-ki hariç herkes gülmüştü.

sunoo ise hiçbir tepki vermeden önündeki içeceğin pipeti ile oynuyordu. ni-ki'de onu izliyordu. sabah gereksiz bir konu yüzünden tartışmışlardı ve şimdi konuşmuyorlardı.

"yalnız kalsanız iyi olur bence, birbirinizi dinleyin ve anlamaya çalışın." jungwon utanarak fikrini belirttiğinde ni-ki bir kaç saniye jungwon'a baktı. jungwon onu destekler bir şekilde kafasını salladığında ni-ki tekrar sunoo'ya döndü.

"sunoo, konuşmak ister misin?" ni-ki sunoo'nun kulağına yaklaşıp fısıldadığında sunoo ilk önce irkildi. ardından kafasını salladı ve yavaşça ayağa kalktı. ni-ki'de hemen ayağa kalktı.

hepsi sessizce ikiliyi izliyordu. sunoo önden giderken, ni-ki ona yetişti ve elini tuttu. her ne kadar küs olsalar da, birbirlerine temas etmeden duramıyorlardı. özellikle ni-ki..

"barışacaklar mı?" jake üzgün bir şekilde konuştuğunda sunghoon elini tuttu ve bir öpücük kondurdu. "tavsiyeyi jungwon verdi, bence daha da kötü olabilir."

sunghoon'un esprisi üzerine masadakiler tekrar güldü ama jungwon sahte bir sinirle sunghoon'a baktı. "hyung!" sunghoon güldü, "ağlama bebe." jungwon daha da sinirlendi. hemen yanından oturan jay'e döndü aniden.

jay ani hareket karşısında şaşırdı ilk başta. daha sonra kendisine bakan kediye odaklandı. "jay hyung! sunghoon hyung'a bir şey söyle, ben kötü tavsiye mi veriyorum?" jay, bebeğinin masumluğu karşısında ağlamak istedi.

dün akşam geçirdiği kötü geceden sonra onun kafasını başka şeylerle dağıttığını görmek biraz olsun mutlu ediyordu onu. gülümsedi ve jungwon'un yanağını sıktı. "sen onu takma güzelim, salak o."

"ayıp oluyor kardeşim, 02'liler olarak birbirimize destek olmamız lazım." sunghoon jay'e kendisini desteklemesi için kaş göz yaparken jay bir elimi jungwon'un omuzuna attı.

"üzgünüm diyeceğim ama hiç üzgün değilim sunghoon." jungwon sunghoon'a dil çıkartıp sırtını jay'in göğsüne yaslamıştı.

elbette heeseung bu yakınlığın farkına varmıştı. dün akşam konuştuklarını biliyordu ama bu denli bir yakınlık beklemiyordu. bu konuyu jay ile değil jungwon ile konuşmalıydı.

aradan geçen yarım saatte sunoo ve ni-ki masaya geri dönmüşlerdi, barışmış bir şekilde. ve şimdi herkes kafasına göre takılıyordu.

heeseung, ders notları hakkında videolar izliyor, jake ve sunghoon, birbirlerine çift yüzüğü almaktan bahsediyor, ni-ki ve sunoo, alışveriş merkezine gitmek hakkında konuşuyordu.

ve asıl ana karakterler, jay'in telefonundan video izliyordu. jungwon hala jay'in kolları arasındaydı. ikisi de gayet rahat görünüyordu. dışarıdan bakan birisi kesinlikle onların sevgili olduğunu söyleyebilirdi.

tam o anda masadan yüksek bir ses geldi. jungwon ve sunoo irkilerek sesin geldiği yöne bakarken, diğerleri garip bir bakış atmışlardı.

gelen ses, daniel'in telefonunu masaya fırlatmasından oluşmuştu. jungwon, hemen doğruldu. kendini şimdiden kötü hissetmeye başlamıştı. daniel, jay ve jungwon ikilisine sinirle baktı.

does he know, jaywon. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin