but does he know you call me when he sleeps,

332 51 19
                                    

♪ the weeknd, moth to a flame

“içecek bir şey ister misin jay hyung?” jungwon ayaktayken sorduğunda jay kafasını iki yana salladı ve koltuğa oturdu. jungwon’da kalbinin hızlı atışı eşliğinde jay’in yanına oturmuştu.

ikili bir süre sessiz kaldı. ne konuşacakları belliydi ama konuya nereden girmeleri gerektiği konusunda fikirleri yoktu.

o sırada jay’in cebindeki telefonu titredi. jay bakmak istemedi ama telefon üst üste beş kere titrediği için jungwon’a baktı, “üzgünüm..” dedi ve ardından telefonunu cebinden çıkardı.

heeseung’dan mesaj gelmişti.

heeseung
şimdi sen konuya giremezsin salak
öncelikle daniel hakkında ne düşündüğünü sor
cevap verdikten sonra kendi duygularından bahset onun ne düşündüğünü sor en sonunda da öp

“yuh!” jay son kelimeye karşı yüksek sesle tepki verdiğinde jungwon kaşlarını çattı, “bir sorun mu var jay hyung?” jay hemen telefonunu sessize aldı ve önündeki sehpaya koydu.

jungwon bunu fark ettiğinde kendi telefonunu sessize alıp aynı şekilde sehpaya jay’in telefonunun yanına koydu.

jay oturduğu pozisyonu değiştirdi ve jungwon’a döndü. jungwon’da onun yaptığının aynısını yaptı. ikili gergindi, kalpleri olduğundan hızlı atıyordu, nefeslerini kontrol altına almaya çalışıyorlardı..

“bir yerden başlamamız gerekiyor jungwon..” jay söze başladığında jungwon kafasıyla onu onayladı. “daniel meselesinden bahsetmek ister misin?” jungwon dudaklarını büzdü.

jay tam şu anda onu öpmek istiyordu. heeseung’ın sıralamasını siktir edip onu öpmek istedi ama kendine hâkim olmalıydı.

“daniel.. ona platoniktim. yani ben öyle zannettim sanırım. çok uzun sürmedi platoniklik durumum. sonra biliyorsun işte çıkmaya başladık. ama sorun şuydu; çıkmaya başladıktan sonra ona olan duygularımı kaybettim. aslında hiç sevmemişim onu.. ki o da beni sevmemiş. sadece nasıl bitireceğimi bilemedim ve koskoca altı ay boyunca yürüttük.”

“ne kadar yürütmek denirse.. ben bilmiyorum. yani hadi ben bitiremedim.. peki ya o? o neden bitiremedi bilmiyorum. kendimi hep huzursuz hissettim, bu yüzden her gece seni aradım jay hyung. ama artık, ki altı ay boyunca sevmedim onu, sevemiyorum.”

jay can kulağıyla bebeğini dinledi. arada duraksayan kelimleri, büzülen dudakları, parlayan ve sönen gözleri.. kendisinden bahsederken kızaran yanakları. her şeyini seviyordu bu çocuğun.

“anlıyorum jungwon. ama bu durumdan kendini suçlu tutma. senin bir suçun yok. senin yaptığın herhangi bir şey varsa, o da kendine acı çektirmen. o aptal zaten seni hiç sevmemişti, bunu sen de dahil hepimiz biliyorduk.”

jungwon usulca kafasını salladı. ve şimdi sıra jay’deydi. jay ellerini birbirine kenetledi. kendini dizginlemeliydi. ama ya her şeyi batırırsam diye düşündü.

“ve jungwon.. sanırım benim de sana bir açıklama yapmam gerekiyor. sana.. seni anlatacağım ama kendi gözümden. dinlemek ister misin güzelim?”

jungwon.. jungwon kendinden geçmişti. eriyen yüz emojisine dönüşmek üzereydi. jay, ona her güzelim dediğinde kendinden geçiyordu. kalbi tekliyor, nefesi düzensizleşiyordu. aşk mıydı bu?

does he know, jaywon. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin