(Duke Dumont - Ocean Drive)
"Buraya nasıl geldik bebeğim? Fırtınanın yaklaştığını görüyoruz ve korkmamış
rolü yapıyoruz."Son bölümün üzerinden 2 ay geçmiş olayları unuttum diyenler varsa kesinlikle baştan okumasını öneririm yoksa ilerleyen bölümlerden hiçbir şey anlamazsınız 🙌🏻
Bunun dışında iki bölüm daha var hazırda, doğru düzgün yorum ve oy gelirse bekletmeden onları da atarım ama yok ben hayalet okuyucu olmakta ısrarcıyım diyorsanız yeni bölümü bir 2 ay daha beklersiniz benden söylemesi
İyi eğlenceler ^^
...
Yaşadıkları anlar sebebiyle tavan yapmış adrenalin seviyeleri yeni yeni normale dönen ikili, Pierre'in hâlâ kapatmamış olduğu müziğe eşlik etmekle meşgulken ekibin kalanı ise camları siyah filmle kaplı aracın içinde canlarını zor kurtarmış oldukları gerçeği ile yüzleşiyordu.
Günlük yaşantılarından oldukça uzak işlere kalkışmış, büyük risk almışlardı.
Bu yüzdendir ki Yoongi; Jimin'e sıkı sıkıya sarılmış, belki de hayatında ilk kez atmosferi şaka yaparak yumuşatan kişi olmamıştı. Aralarındaki ilişki bunca zaman üzerine rayına oturmuşken hoşlandığı adamın zarar görme ihtimali onu derinden etkilemişti.
Jimin ise Yoongi'yi bu halde gördüğüne içten içe inanamıyordu. Tanıştıkları dönemden itibaren onları bu anlamsız dinamiğe iten en büyük etken onun ciddiyetsizliğiyken nasıl inanabilirdi ki bu alışılmadık tavra?
O anda bulundukları zamandan ve mekandan soyutlandı Park Jimin, ne arkadaşlarının endişeli bakışlarının ne de her virajda sarsılan arabanın farkındaydı artık. Genç adamla tanışması, onların tüm başarısız denemeleri, biriktirdikleri anılar ve her birliktelikleri gözlerinin önünden hızla akıp gitmeye başladı.
Yoongi gece hayatının merkezi bu şehirde, hayat amacı olarak atfettiği müzikle haşır neşir olmak adına DJ olarak kariyer yaparken Jimin ise derin tutkusu olan danstan artan her vaktini motosikletleriyle özgürlüğüne kavuşarak yaşıyordu. İkisi de zıt kutuplardan gelen birer ruhtu lâkin birlikte olduklarında Ay'ın Güneş'e olan hayranlığını sönük bırakacak türden bir uyum gözler önüne seriliyordu.
Min Yoongi'nin DJ kabinindeki enerjisi, dans pistindeki kalabalığın coşkusunu zirveye çıkarırdı. Jimin ise geceleri, boş sokaklarda motosikletinin hızıyla özgürlüğüne doğru ilerlerken, rüzgarın yüzüne vurduğu esintilerle hayatın tadını çıkarırdı.
İlk buluşmaları, Yoongi bir gece kulübünde set yaparken ve Jimin'in gözlerinin içine bakarken oldu. Şehrin gürültüsü, müziğin ritmi ve Yoongi'nin parlayan gözleri arasında Jimin için zaman durmuş gibiydi. Zarif, yetenekli parmakların tuşlar üzerinde çıkardığı iş ve değişkenlik gösteren renkli ışıklar bir araya geldiğinde Jimin adeta büyülendiğini hissetmişti. Tarifi zor bir çekimle tutuldu o dönemler kestane rengi saçları olan gence. Yoongi ise Jimin'in kendi dünyasına -kendini adadığı mekanına- ne denli yakıştığını düşündü saatlerce. Civcive benzemesine sebep olan sarı ve yumuşak saçları dokunma isteğiyle parmaklarını karıncalandırırken ona bir adım atmamak Yoongi için imansızdı. Birkaç saati mekanın sessiz bir köşesinde heyecan ve kahkahalar içinde geçiren ikili gecenin kalanında Jimin'in teklifi üzerine karanlık çökmüş şehri motorla turladılar, hem de defalarca. Tatlı bir heyecan hakimdi iki toy bedene de. Boş caddeleri süratle ayakları altına serdikleri saatlerden sarı saçlı olanın aklında kalan tek detay beline sımsıkı sarılmış olan oğlanın sıcaklığıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Coup De Foudre | Taekook
Fanfiction"Bir meleğin gülümsemesini vaat ettin bana, cehennemin sıcağını her zerrende taşırken. Tutkuna delice bağlanmış bana soracak olursan, özgürlükten daha yakıcıydı bu esaret."