(Taylor Swift - Anti Hero)
Bir dipnot olarak belirtmek istiyorum ki depresyon ve bu tarz iç sıkıntılar herkes için bir odaya kapanıp aylarca kendini yiyip bitirmek anlamına gelmiyor, bazılarımız da yalnızca o düşüncelere tahammül edemediği için kaçan ve kafasını dağıtacak anlık zevkler arayan taraf oluyoruz.
Sıkıntılar yalnızca üzüntü ve ağlama krizleriyle çıkmaz karşımıza, kimi zaman saatlerce kahkahalar atar, hatta etrafımızdaki insanları eğlendiririz taktığımız neşe maskesi altında yaşananları gizleyerek.
Bu sebeple "Durmadan tek gecelik ilişki yaşayan, ortam yapan biri nasıl bunalımda olabilir?" sorularıyla karşılaşmak istemiyorum.
Şarkıda geçen sözler de kesinlikle Taehyung'un iç dünyasını anlatıyor.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi eğlenceler ^^
...
"Tae bu çocuğu ne hale getirdin sen de var ya! Öyle düşünceli görünüyordu ki, ben oradayım diye anlatamadı da bir şey."
"Jimin abartma o kadar da."
"Bak, bak piçe bak nasıl da hoşuna gidiyor!"
Ara tatile girdiklerinden fazlasıyla rahatlamış olan üçlü, geldikleri mekanda takılıyordu. Taehyung da arkadaşının sözleri üzerine gülmeye devam ediyordu tabii.
Sıklıkla böyle mekanlara gelir, kafayı bulmaktansa dans edip tanımadıkları insanları bile eğlenceye davet ederlerdi.
Akşamüstü saatlerinde birbirlerine mesaj atarak buluşma planı yapmış, hazırlandıklarında ise sevdikleri bu mekanda bir araya gelmişlerdi.
Jungkook ve Taehyung iki gündür yalnızca mesajlaşmışlardı. Günlerinin nasıl geçtiği ve neler yaptıklarına dair, birbirleri hakkında bilgi sahibi olmalarına yardımcı olan mesajlar. Taehyung hızlı gitmekten çekiniyordu, daha önce de söylediği gibi yanmaktan ya da küllerinin etrafta dağılmasından korkmuyordu fakat bir şeyleri batırmaktan korkuyordu.
Böylesine yüksekte hissederken, çıkarıldığı bulutların üzerinden yere çakılmaktan korkuyordu.
Yaratıcıyla arası hiçbir zaman iyi olmamıştı ve her zaman olduğu gibi mutluluğunu elinden almasını istemiyordu.
Onun bu iç çatışmaları ve sorgulamaları ergenliğinde başlamıştı. Çok küçükken bile bir şeyleri ölesiye sahiplenmez, kendine ait olanları tamamıyla kabul etmezdi. Diğer çocuklar gibi oyuncaklarını herkesten korumazdı mesela, anne ve babasını diğer çocuklardan kıskanmazdı, müzik dinlemeyi çok sevde bile sevdiği şarkılar yalnızca ona özel kalsın istemezdi. Kendine verilen hayata ait olma hissini yaşayamamıştı.
Bunun da belirli bir sebebi yoktu, ailesini severdi ve onlar tarafından kendine sağlanan imkanlara minnet duyardı fakat karakteri müsait değildi işte körü körüne bağlanmaya.
Ergenlikle beraber arayış dönemine girdiğinde de bunu daha iyi anlamıştı. Her türlü uçlarda gezinmişti Taehyung, ölesiye nefret ettiği şeyleri zamanla bokunu çıkarana kadar sevmişti kimi zaman. Her şeyi deneyimlemek istemiş, daldan dala atlamıştı ama yine de o 'bağlanamama' sorunundan dolayı bu bahsedilenler kısa sürmüştü. İdeolojik veya inançsal açıdan da kendine sağlam bir cephe bulamamıştı belli bir yaşa kadar.
Herkes gibi güven dolu arkadaşlıklar edinmek istediği lise döneminde, kalabalık bir grupla beraberdi. Gezip eğlenir ve breaber gülmeyi severlerdi, yani en azından Taehyung öyle sanıyordu. Kendi yaş grubundaki herkes gibi belirli öz güvensizlik ve kaygılar yaşadığı o dönemden kurtulma amacıyla içindeki atılgan ruhu ortaya koymuş, farklı alanlarda arayışını sürdürerek aktif biri olmuştu. Örneğin okul projelerinde her zaman yer alırdı, sosyal etkinliklere katılır ve durmadan hayatına yeni insanlar alırdı. Bunun kendi zihninden kaçış yolu olarak benimsemişti çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Coup De Foudre | Taekook
Fanfic"Bir meleğin gülümsemesini vaat ettin bana, cehennemin sıcağını her zerrende taşırken. Tutkuna delice bağlanmış bana soracak olursan, özgürlükten daha yakıcıydı bu esaret."