(When The Smoke Is Going Down - Scorpions)
...
Hızlan, sağa dön, virajı al.
Vites arttır.
Odağını koru.
"Siktiğimin kornasına basmayı bırak, dikkat çekiyorsun!"
"Ne o, fazla acemiyim de küçük beynimi yaptığım işe veremiyorum demek zor mu geldi?"
"Çeneni kapat dedim!"
Çaylak yarışçıları sinirlendirmek tam da bu yüzden favorimdi işte. Karşılık veremeyecekleri halde aşık atmaya çalışıyorlardı.
Makas hareketiyle önümdeki iki motoru sollayarak hızlandım. Kahkahalarımı tutamıyordum, mutlu muydum yoksa kafamı dağıtmak mı istiyordum henüz emin değildim fakat yine de siklememe metodu her zaman işe yarardı.
Yüksek hız, vücudumu esir alan adrenalin ve dengemi korumamı zorlaştıran lodos esintisi. Arkamda bıraktığım diğer budalaların sesleri iyice uzaklaşmaya başladığında hızımı daha da arttırdım.
Kişisel alanıma birini almayalı uzun zaman olmuştu ve dünden beri bunun sonuçlarını tartıyordum kafamda. Anlamlandırmak için evde kendi kendimi yemek yerine burada, bu lanet yarışlarda düşüncelerimi tartmak daha kolay gelmişti.
Korkaklık mı ediyordum? Tabii ki ediyorum başka ne yapacağım sanki... Ama korkaklığımın nedenlerini hiçe sayamazdım. Yeryüzünde insandan daha korkunç bir şey mi vardı sanki? Yıllarca emek verilen aileler bile tek kötü olayda dağılma eşiğine sürüklenirken, benim gibi biri sorumluluk alabilir miydi ki?
Bu işe girerken bunların farkındaydım elbette, sorun kabul edip etmememde değildi. Taehyung'u uzaktan izleyen bir ezik olmak yerine onun hayatına dalmayı seçmem demek, bana getireceği her zarar ve faydayı önceden kafamda tartıp onayladım demekti zaten. Aynı şekilde o da benden zarar görmeyi dahi kabul ederek adımını atmıştı, olgun insanların yapması gerektiği gibi.
O zaman sorun ne diye soracak olursanız, sorun tüm bunları bilmeme rağmen kontrolüm dışında olaylar yaşanacağını ilk defa onaylamamdı. Kendine yarattığı konfor alanından çıkan biri değildim çünkü zihnim bana yeter de artardı, hayata nefret duyma gereksinimi hissetmez ve alabileceğim maksimum verimi almayı amaçlardım. Şimdi koşa koşa bu duruma atlamayı kendime yediremiyordum sanırım.
Taehyung evden gittiğinde ilk defa kendi evime yabancı hissetmiştim, yaşadığım yer ilk defa bu denli soğuk hissettirmişti. Duvarların üzerime geldiği hissi baş gösterince de soluğu yarışta almıştım.
Son turun bitmesine çok az kalmıştı ve rahat davranmıştım. Büyük aptallıktı biliyorum ve tam da şu an bunun sonuçlarını görecektim.
Önüme kırıp yolu kapatan altı motor.
Siktiğimin çetesi.
Hissettiğim duygu karmaşasına bir yeni eleman eklenmişti, göt korkusu. Aylardır yarışmama rağmen bu çete bahsiyle Yoongi'nin anılarından başka bir yerde karşılaşmamıştım. Beni hep uyararak hızı kesmeden güzergaha sadık kalmamı söylerdi. Üzgünüm Yoon, dalgın günümdeyim.
"Sen buralarda yeni misin? Gerçi rahatlığına bakılırsa seni daha önce yola getirmemişiz."
Her birinde aynı işlemeli deri ceket bulunan adamların en kilolu ve tahminimce lider olanı motorundan inip etrafımda dolanarak konuşmuştu. Altın dişleri, rahatsız edici sırıtışıyla parlıyor, arkadaşlarına dönerek gülmeyi sürdürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Coup De Foudre | Taekook
Fanfic"Bir meleğin gülümsemesini vaat ettin bana, cehennemin sıcağını her zerrende taşırken. Tutkuna delice bağlanmış bana soracak olursan, özgürlükten daha yakıcıydı bu esaret."