12: "Competition."

408 32 62
                                    

(Des Rocs - Never Ending Moments)

"Sonsuza kadar birlikte, ateşe ve
yağmura rağmen seni bekleyeceğim."

Le Coup De Foudre için bir playlist yapmayı planlıyorum, siz ne dersiniz?

Açık ara farkla yazarken en keyif aldığım bölüm oldu.

Bölüm için iki farklı şarkı koydum ikisine de bakarsınızz

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayanlara öpücük.

...

İnsanoğlu koca evren içinde bir iğne ucu kadar bir hacme bile sahip değilken, buna tezat devasa etkiler bırakabiliyordu hayatınızda.

Bir yabancıyı hayatınıza alırdınız her şeyden önce. Belki de her gün yanından geçip gittiğiniz birini o gün görmek ister ve 'özeliniz' olarak adlandırdığınız fakat dünyanın işleyişine en ufak etkisi olmayan bilgilerinizi onunla paylaşma ihtiyacı duyardınız. Bir iki sıcak tonlama da kullandı mı artık değerli olurdu o yabancı gözünüzde.

Geçmişte yaptığı budalalıkları yalnızca onun ağzından dinlediğiniz, en mânasız derdinde ona destek olma zorunluluğu hissettiğiniz ve sırf o sevmiyor diye belirli kimseleri sevmeyeceğiniz bir yabancı. Evet, yabancılar hakkında konuştuğunuz bir başka yabancı.

"İnsan toplumsal hayvandır." der Platon. Varolmak için diğer insanlara ihtiyaç duyan aciz varlıkların '-mış' gibi yapmalarına bir kılıf uydurur kendince. 'Hadi bireysel dertlerimizi bir araya getirelim ve kimsenin el atmadığı toplumsal dertlerimiz olsun.' demenin bir başka yolu pek tabii. Elbette insan iletişim kurmaya ihtiyaç duyar, nefes aldığı her saniyeyi belirli amaçlar üzerine planlar ve temel ihtiyaçlarını gerçekleştirebilmek için bir topluma muhtaçtır. Fakat toplumu oluşturan o yabancıları sınıflandıran da sizsiniz. Evinizi açtığınız yabancıların o evi yakıp yıkmayacağının garantisi yoksa, başınıza gelenlerin sonucuna katlanmak zorunda olursunuz.

Bir de John Dewey'in tarafından bakalım o halde: "İnsan çıkarını düşünen hayvandır." diyelim. Eğer karşılığında size vaat vermeseydi o yabancılarla tanışır mıydınız? Gerçekçi olalım bu vaatler küresel dertleri çözen cinsten olmak zorunda değil; üzgünken gününüzü güzelleştirmeyi, boktan dertlerinize ortak olmayı, size keyifli vakit sunmayı ya da başınızı beladan kurtarmayı vaat ettiler. Hem, arkadaşlık da bir ticarettir teoride, verdiğinizin ve aldığınızın bir hesabı vardır ki unutmayın, ticarette mutlaka bir taraf kâr eder.

Bana soracak olsaydınız size vereceğim cevap Nietzsche'den farklı olmazdı, "İnsan düpedüz hayvandır." derdim karşınıza geçip. Aşağılık yaratıklarız, kartlar aleyhimize döndüğü anda isyan ederiz her birimiz. Hey yabancı, eğer zihnimdeki tahta kurularına bir çaren yoksa ne sikime hayatımdasın sen? Ah, doğru hayatımda değilsin çünkü biz yalnızca mutluluk aracı arayan ve bunu en temel ihtiyacı olan iletişimi bile beceremeden yapmaya çalışan iki ayaklılarız.

"Ne kafa açtın ulan sen de!" diyeceksiniz bunlara karşı. O halde bir zamanlar olmazsa olmaz dediğiniz insanlar hakkında 'hayatımdan çıktı' , 'hislerim değişti' demeyi de bırakırsınız bir ara. Çünkü o kutsal dostluk yeminlerinize göre bağlar sonsuzdu değil mi?

Pekâla günün sonunda çıkarlar illaki kötü olmak zorunda değil, bunu söylemek büyük aptallık olur. Hem çıkarlarımız olmasa yeryüzü cehenneminde işimiz ne ki? İçimizdeki şeytanlara boyun eğer, arada bir pişman rolü oynar devam ederiz pisliğimizde boğulmaya. Ama çıkarlar dayanma gücü yaratır, hayat oyununun kazananı olmasa bile skoru yüksek tutmaktan zarar gelmez malumunuz.

Le Coup De Foudre | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin