Sürekli bir şeyleri kaybederim ben.
Birilerini. Kendimi. Aklımı, fikrimi, mantığımı.
Önce babamı kaybettim verdim toprağa intikam ateşi gözlerime bürüdü. Yapma dediler yapma. Sen askersin yapma.
Tamam dedim.
Sonra abim yerine koyduğum adamı kaybettim. Aç susuz yaralı bir şekilde sırtımda dağdan indirmeme rağmen kaybettim onu. Katilini bulamadım.
Sonra ablamı kaybettim. Bana duvarlar örmeye başladı. Beceriksizliğimdendi belkide. Belkide her şey benim yüzümdendi.
Ancak bir şey biliyordum ki ben aklımı kaybederken kimse yoktu. Gece rüyalarımda görürken kimse yoktu. Bir abim vardı bir timim.
Sonra annemi kaybettim. Eğer ablanla barışmazsan sütüm helal değil dedi. Barışmadım.
Sonra kız kardeşimi kaybettim Nil'imi kaybettim. Aynı gün o ölürken ben. Yaşadım diye kendimi suçladım. Kaç kere kasaturayı boğazıma dayadım ölmeye çalıştım.
Mantığımı kaybettim ben.
Sonra sırayla Ayşegül'ü kaybettim,
İsmail'i
Selim'i
Yağız 'ı
Ali'yi
Yağmur'u
Samet'iToplam 53 şehit verdim, ben kendimi kaybettim.
Fikrimi kaybettim. Yaşadığım her ana lanet ettim nefes aldığım her saniyede içim yandı.
Ben kalbimi kaybettim.
Şimdi tüm kalpsizliğimle yemin ediyorum ki eğer onlardan birini daha kaybedersem birine bir şey olursa boğazıma dayadığım kasatura bu sefer bir işe yarar.
Elim yavaşça dinlenme odasındaki fotoğraflara kaydı.
Nil'in fotoğrafına baktım..
Nil'in bahçede köpek sevdiği fotoğrafına baktım. Ben çekmiştim.
Mutluydu. Mutluyduk. Mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞIN GÖLGESI
Humor"gölge!" gelen sesle afalladım, o olabilir miydi? hayır imkanı yoktu, o gitmişti. Beni terk etmişti. "Yalvarırım Açelya, gözlerime bak. Gitme benden" arkamı döndüm yavaşça. "Pamir!"