12.geri dön

17 2 6
                                    

Hazır olan makarnaya baktım ve çalan kapıya doğru yürüdüm.

"Kim o?"

"Yüzbaşı Deniz Çelik"

Yüzbaşı mı?

2 hafta önce karargah

Davut albay her zamanki gibi sinirliydi elinde avcunda ne taktik varsa civan denilen orospu çocuğu hepsini tahmin etmişti son kozunu oynaması gerekiyordu.

Ama yapamazdı çünkü Açelya olmadan barut timini kimse
yönetemezdi biliyordu.

Yeni gelen üsteğmen yavaş yavaş time alışmıştı ancak aynı şey barut için söylenemezdi bir grev içindelerdi.

Yeni gelen yüzbaşı ve Toprak üsteğmeni yanına çağırdı.

"Gidin bana Açelya'yı bulun!"

"Emredersiniz komutanım!"

Ikisi de çıktıktan sonra uzaklara daldı gözleri.

Yanında yöresinde büyüyen Açelya'nın bu başarısı gözlerini doldurmuştu.

Hayır ağlamıyordu.

Evet, ağlıyordu.

...

Hızlıca kapıyı açtım elinde üniforma ile bir kadın önümde duruyordu arkasında kumral sert bakışlı bir adam rütbesi üsteğmendi.

Onların arkasında siyah zırhlı araçlar ve erler vardı.

Sakinliğini koruyan Açelya söze girdi.

"Buyrun yüzbaşım bir sorun mu var?"

"Açelya Gözdağ nerede?"

"Karşınızdayım, buyrun"

"Albayım tarafından tekrardan göreve çağırıyorsunuz. Göreve dönüş yapacaksanız şuanda bizimle gelmeniz gerekiyor."

Ellerim ayaklarım boşalmıştı.

Göreve çağırıyordum. Bana geri dön diyorlardı. Geri dön vatanın sana ihtiyacı var diyorlardı.

Hızlıca içeriye doğru koşmaya başladım.

Dolabım kırık olduğundan eşyalarım zaten valizde duruyordu.

Babannem ve dedem tarlada çalıştıklarından onlarla vedalaşamazdım.

Küçük bir not yazma kararı aldım.

Göreve gideceğim, onları çok sevdiğim, ellerinden ve gözlerinden öptüğümü yazdıktan sonra notu masaya bıraktım.

Ve koşarak dışarı çıktım.

Galiba yüzbaşı Deniz Çelik ile çok iyi anlaşacaktım.

...

Karargahın önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Arabada Toprak üsteğmen ile tanışma fırsatım olmuştu.

Timin başına geçmesi için TSK tarafından atanmıştı.

Çok sevecen bir adamdı.

Dışardan görülen o sertliği yoktu.

Timin başına geçmek istemediğini, istersem tekrardan timimin başında olabileceğimi söyledi.

Aynı zamanda da kendisini de time almam gerektiğini, bizim çocukları çok sevdiğini de söylemişti.

Bu dediklerini sevinçle onaylamıştım.

Içeri girişimiz yapıldıktan sonra tüm erlerin, Çavuşların, üsteğmenlerin, timlerin ve yüzbaşıların bahçede olduğunu gördüm.

Araçtan inmek için hazırlandık.

Iner inmez ise bana koşa koşa gelen bir barut vardı. Hepsinin aynı anda sarılması ile kemiklerim çıkacak gibi olmuştu. Ama değerdi. Tekrardan yuvada olmak çok güzeldi.

...

"Sonra ne oldu komutanım anlatsanıza"

"Yeter bu kadar emir git ve yat yarın işimiz var."

"Ama komutanım"

Sert bakışlarım ile içeri kaçtı.

"E bende kalkayım o zaman"

Dedi Toprak üsteğmen. Onun odası Pamir üsteğmenin odasıydı. Oda arkadaşı olmuşlardı.

"Bende yatıyorum, gelmenize sevindim komutanım" diyen pusat ile gözlerim doldu.

Her anımda yanımdaydı.

Yavaşça yanına gittim ve ona sarıldım.

Bir abi edasıyla o da bana sarıldı ve burnunu çekti.

"Ağlıyor musun koca oğlan?"

"Ne münasebet " dedi titreyen bir sesle.

Benimde bir farkım yoktu açıkçası.

"Iyi geceler pusat"

"Iyi geceler Açelya"

...

SELAAAAAMMM NABERRRSINIZZZ

ATEŞIN GÖLGESIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin