Soobin ve Yeonjun dün gece yaşanan onca şeyden sonra sadece uyumuşlardı. Birbirlerine sarılıp, huzur içinde olmaya çalışarak uyumuşlardı ve ikisinin de bu durumdan şikayeti yoktu.
Soobin sonunda duygularını saklamaya gerek kalmadığını anladığında "neden söylemek için bekleyeyim ki?" diye düşünmüş ve hislerini Yeonjun'a fazlasıyla belli etmişti.
Yeonjun da boş değildi ona karşı. Birbirlerinden ilk tanıştıklarından beri etkilenmişlerdi zaten ama bunun farkında olan tek kişi Soobin'di.
Ve Yeonjun bir adım atınca, Soobin, dün gece de gördüğümüz gibi 10 adım atmış, yanına gitmişti sevdiğinin.
Her söylediği birkaç dakika zihninde dolansa da en büyük darbeyi vuran Yeonjun'un elini Soobin'in kalbinin üstüne koyması olmuştu Soobin için.
O bunu yaptıktan sonra Soobin için dünya durmuştu bir anlığına. Ve şunu da söylemeliyiz ki, eğer Yeonjun o gün kötü şeyler yaşamış olmasaydı Soobin'in elinden kurtulamazdı.
Yeonjun gözlerini araladı yavaşça ve Soobin'e sarılı kollarını gevşetti. Yaşadığı onca şeye inanamıyordu gerçekten de. Şuan onunla olduğuna da inanamıyordu çünkü son 3 senedir en imkansız gözüken şey buydu onun için. Bir psişiğe aşık olmak...
Ağırlığını kolu üzerine verip hâlâ uyumakta olan sevgilisini izledi. Her santimini zihnine kazımaya çalıştı.
O öylece uyuyan prensine bakarken, kapı çaldı.
"Lanet olsun!" dedi en düşük sesiyle ve Soobin'i uyandırmamaya çalışarak yataktan çıktı. Ne kadar dikkat edebilirdi ki bu saatten sonra zaten!
Odanın kapısını kapattı ve gelen kişiye bakmaya gitti.
Kapı deliğinden baktığında gelen kişiyi gördü ve panik yaptı. Taehyun gelmişti. Hani şu şuan içeride uyuyan adamın kuzeni olan Taehyun. İçeride, Yeonjun'un kendi özel yatağında uyuyan adamın!
Hemen yandaki boy aynasına baktı Yeonjun. Saçını ve üstünü düzelttikten sonra başka çaresi olmadığı için açtı kapıyı. İçeriden "evde yokuz" diye bağıracak hali yoktu ya.
"Merhaba, günaydın Taehyun!"
"Günaydın. İçeriye girebilir miyim? Uzun bir konuşma yapmamız gerekiyor da." dedi Taehyun.
"Ha... Tabii, gel."
Taehyun ayakkabılarını çıkartırken kulağına kuzeninin sesi geldi sanki. "Kim gelmiş?" diyordu.
Yeonjun'a bunu söylemek için kafasını kaldırdı ki...
Soobin!
Saçı başı dağılmış, Yeonjun'un odasının kapısının önünde dikiliyor!
Yeonjun oradan yok olmak istedi. Mecazi olarak değil. Gerçekten.
Soobin, kapıya yürüyüp Yeonjun'un beline sarıldığında gözleri açılmıştı sonunda ve gelen kişiyi gördü.
"Taehyun..."
***
"Yani diyorsun ki biz sevgili olduk, Soobin'in psişik olduğunu öğrendim, ben şuan hayattaysam onun sayesinde ama detayları anlatmak için hazır değilim, öyle mi Yeonjun?" dedi Taehyun.
"Evet."
"Tamam, anladım diyelim. Peki neden bana söylemedin? Biz birbirimize böyle şeyleri anlatmıyor muyuz?"
Soobin, Yeonjun'un hâlâ kendini toparlayamadığını, yorgun olduğunu biliyordu. Bu yüzden Taehyun'u susturması gerekiyordu çünkü çok fazla soru soruyordu Yeonjun'a.