"Bu saatten sonra sana inanmam Soobin. Bitti."
Yeonjun arabadan indi ve nereye gittiğini umursamadan yürümeye başladı.
Arabada kalan ne yapacağını şaşırmış Soobin ise öylece giden Yeonjun'a bakıyordu. Konuşmasına izin vermemişti Yeonjun ve haklıydı da.
***
Gözlerinden tekrar yaşlar boşalan Yeonjun uzun süre yürüdü yolda. Hava kararmıştı.
Elindeki fotoğrafa bakıp duruyordu sürekli. Oradaki elleri kana bulanmış kişinin Soobin olmamasını umuyordu.
Yerde yatan ölmüş anne babasının başında duran kişilerden birinin saatler önce sevgisinden delireceği adam olmamasını umuyordu.
Ama kendi gözleriyle görüyordu işte, ta kendisiydi.
Ailesini, mutluluğunu, huzurlu günlerini elinden alan adamdı Soobin. Ve bunlar yaşanmamış gibi Yeonjun'u büyüdüğünde de bulmuş, onu mutlu etmişti. Berbat hayatını güzelleştiren kişi olmaya çalışmıştı.
Belki de planı onu yine mahvetmekti. Kim bilirdi? Belki onu mutlu edecek, sevmiş gibi yapacak ve kendine bağlayacaktı, sonra da geçmişte yaptığı gibi sevdiklerini elinden alacak ve terk edecekti onu.
Düşünceleriyle birlikte daha çok gözyaşı düşerken gözlerinden, yanından geçmek üzere olduğu otobüs durağına oturdu Yeonjun. Biraz daha yürümeye çalışırsa düşecekti.
Ve inkar da etmedi, diye düşündü. Belki Soobin "Bu ben değilim" deseydi inanacaktı ona. Photoshop olduğunu düşünecek ve sonra da hayatını bunu yapan kişiyi aramaya adayacaktı. Onu sevdiği "masum" adamdan ayırmaya çalışan suçluları aramaya.
***
Yeonjun nereye gittiğini bilmeden yollarda yürürken, neler olduğunu anlamayan Soobin evine gitmiş düşünceleriyle boğuşuyordu.
Fotoğrafı görmüştü. Yerde yatan cesetlerin Yeonjun'un anne babasına ait olduğunu da biliyordu. Ama oradaki kişi kendisi değildi. Soobin yüz yıllık hayatında kimseyi öldürmemişti. O kişileri gerçek hayatta görmemişti bile.
Peki fotoğraftaki Soobin değilse kimdi? Bu sorunun cevabını düşündü bir süre. Bana bu kadar benzeyen kim olabilir, diye sordu kendine.
Ve çok geçmeden cevabı bulmuş olabileceğini düşündü. Choi Minhyuk, Soobin'in ikizi.
Uzun süredir konuşmuyorlardı çünkü ikizi yurtdışındaydı ve birbirlerini pek sevmezlerdi.
Ayrıca Minhyuk da bir psişikti. Yani fotoğraftaki gerçekten de o olabilirdi.
Peki bunu Yeonjun'a nasıl anlatacaktı? Yeonjun çok büyük ihtimalle Soobin hakkında korkunç şeyler düşünüyordu ve son söylediğine göre ona inanmazdı. Dinlemezdi bile.
Soobin'in gerçekten onun itiraz edemeyeceği ve kabul edeceği bir kanıta ihtiyacı vardı. Minhyuk'la yüzleştirmeyi deneyebilirdi belki.
Lakin her şeyden önce Yeonjun'la konuşmayı denemeliydi, tabii cesaretini toplayabilirse.
Soobin onun bir daha üzülmesinden korkuyordu. Fotoğraftaki kişi kendisi olmadığı için rahattı bir nebze ama bunu Yeonjun'a anlatmak çok zor olacaktı. Yeonjun bir kez kırılmıştı ve onu inciten konu gerçek anne babasıyla ilgiliydi, bu da demek oluyordu ki Yeonjun bu sefer gerçekten kolay toparlanamayacaktı.
Soobin onun yanında olmalıydı. Şuanlık suçluymuş gibi görünse de, Yeonjun'un yanında olmalı ve yavaş yavaş göstermeliydi ona suçsuz olduğunu. En azından Soobin böyle düşünüyordu.
***
Yeonjun ise ne yapacağını bilmiyordu. Tıpkı gökyüzü gibi düşünceleri de kapkaraydı. Zihni sanki uçup gitmişti. Birden aklına bir şiir geldi. İçinden düşünmek isterken yanlışlıkla sesli söylediğini fark etti fakat sorun değildi.
"Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler..." diye başladı ama arkasından gelen sesi duyduğunda adımları yavaşladı."Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin." demişti.
Ve bu ses ona çok tanıdık geliyordu.
Şiirin devamını da okuyan yabancı ama tanıdık ses, gittikçe yaklaşıyordu Yeonjun'a. Yavaşça arkasını döndüğündeyse, tahmin ettiği kişi olduğunu gördü Yeonjun.
"Öylece sessiz kalamazdım."
Yeonjun dilini yutmuştu sanki, konuşamıyordu. Gözleri de yine doluyordu işte. Kendine hakim olamıyordu.
Soobin biraz daha yaklaştı Yeonjun'a. O geldiğinde Yeonjun geriye bir adım attı. Soobin onun için yabancıydı artık Yeonjun'a göre.
"Cevap vermesen de beni dinlemen gerekiyor Yeonjun." Ses yok.
"Burada mı konuşacağız?" dedi Soobin.
Yeonjun onu cevaplamak yerine arkasına döndü ve ilerlemeye başladı.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Soobin.
"Eve."
***
Soobin aslında arabayla gelmişti ama Yeonjun arabaya binmekten rahatsız olabilirdi. Ne kadar temiz hava, o kadar düşüncelerden sıyrılma diye düşündü ve arabasıyla geldiğini dile getirmedi.
Sadece Yeonjun'un arkasından yürüdü sessiz sessiz.
Evine geldiklerinde kapıyı açtı ve Soobin'in içeri girmesi için kenara çekildi Yeonjun. Girdiler ve kapıyı kapattı.
Yürümeye başladıklarından beri tek bir kelime etmemişti ikisi de. Soobin tüm haklarını kendini anlatmaya saklıyordu. Yeonjun'un ise konuşmaya gücü yoktu.
"Yeonjun." dedi Soobin koltuğa oturduklarında. Yeonjun ona baktı. "Fotoğraftaki ben değildim."
İşte beklediği cümle gelmişti Soobin'den.
"Bana inanmanı beklemiyorum. Kendini zorlamana da gerek yok. Sana onun ben olmadığımı kanıtlayacağım. Söz veriyorum."
Yeonjun güldü içten olmayan bir şekilde. "Umarım beni, özellikle de kalbimi ikna edebilirsin Soobin. Ama hazırlayana kadar görüşmeyelim. Benim senin aksine duygularım ve düşüncelerim var. Çünkü ben bir insanım. Psişik değil."
Soobin sessiz kalmayı tercih etti. Yanlış söylediği tek kelime her şeyi mahvedebilirdi.
"Tamam o zaman. Benden istediğin bir şey var mı Yeonjun?" diyebildi Soobin sadece.
Güzel soru, diye düşündü Yeonjun. Söyleyebileceği çok şey vardı ama yapamazdı. Soobin'e güvenemiyordu artık.
"Yok." dedi sadece.
"İyi geceler."
Yeonjun cevap vermedi. İyi mi olacaktı gece gerçekten?
Soobin geldiği gibi geri çıktı kapıdan ve evinin yolunu tuttu.
***
Yürüyerek gelmesi gerekmişti evine. Araba yolun kenarında kalmıştı ve muhtemelen sabaha kadar polisler görüp çekerlerdi. Önemli değildi. Soobin uzun düşünmemişti bile bunun hakkında.
Umrunda olan ve düşündüğü tek şey vardı. Yeonjun.
Onu kaybetmek istemiyordu. Mutlu bir hayat yaşamaya bu kadar yaklaşmışken ona tekrar aynı hayatı yaşatmak istemiyordu. Ve bu durumdan kendini suçluyordu.
Derin düşüncelerinde boğulmamaya çalışırken aklına yeni bir soru geldi. Minhyuk ve Yeonjun'u karşılaştırana kadar mühim değil gibi gelse de aslında önemli bir soruydu.
O fotoğrafı kimden almıştı Yeonjun? Biri vermiş olamazdı, eğer öyle olsaydı gidip o kişiye sorardı bu Soobin mi diye. Muhtemelen dosyaların içinde bulmuştu. Peki kim bırakmıştı?
_____
SELAMLAR BU BÖLÜM DE BÖYLE BİTSİN NE DÜSÜNÜYOSUNUZ????
SİZCE KİM BU FOTOĞRAFI BIRAKANNNN
BEGENDİYSENİZ OY YORUM FALAN SEY EDERSİNİZ DEMİ TSKLER BAYBAY