Yeni evimin olduğu apartmana ulaştım. Anahtarla dış kapıyı açtım. Asansörü çağırdım. Daha sonra yenu evimin kapısını açtım. Kapının önünde, yerde bir daha giyilmemek üzere bırakılmış terlikler vardı. Kapının yanındaki askılıkta bir ceket vardı. İçeri girdim. Valizimi yere bırakıp üstümdeki mevsimlik ceketi çıkardım ve askılığa, ölmüş babamın ceketinin yanına astım. Mutfağa girdim, sofrada bir tabak ve üstünde yarısı yenmiş, küflü bir ekmek dilimi, yanında da bir kase reçel vardı. Tezgahın üstünde kirli bulaşıklar , ocağın üstündeki tencerede bir daha yenilmeyecek olan bir çorba vardı. Bu ev, yaşanacak olan kazaya ve ölüme hazırlanmamıştı.
Evin iki odasından birinin annem ve babamın odası olduğunu anladım. Diğer odada sadece boş bir yatak ve gardolap vardı. Diğer odanın misafir odası olduğunu tahmin ediyordum.
Şimdilik boş misafir odasında kalacaktım. Amne ve babamın odasını bozmak çok zamanımı alacaktı zaten. Odadaki dolaptan temiz çarşaf ve nevresim çıkardım. Çift kişilik yatağa çarşaf ve nevresimleri serdim. Yastık kılıfını değiştirdim. Valizimi yatağın üstüne açtım ve içinden birkaç parça kıyafeti dolapta bulduğum askılara geçirdim ve dolaba astım. Sonra ilk gün için yemeklik ,çürümemiş , bozulmamış bir şey, bulamayacağım için pahalı olsa da dışarıdan yemek sipariş edecektim. İşsiz olarak paramı fazlasıyla ulaşıma harcamıştım zaten.
...
Sipariş ettiğim büyük boy pizzanın ,doyduktan sonra, kalan birkaç dilimini buzdolabına, buzdolabının içindekileri çöpe atarak, koydum.
...
2 gün sonra...
Evi yapabildiğim kadar toparlayıp, içine biraz da olsa yerleşmiştim. Evden yığınla çöp ve atılacak eşya çıkmıştı. Annemle babamın eşyalarının neredeyse hepsini atmıştım. Sadece bir fotoğraf albümünü sakladım. Içinde annem ve babamın gezdikleri yerlerden fotoğrafları ve benim çocukluğuma ait bir iki fotoğraf vardı.
Pijamalarımı giymiş televizyon izlerken telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaraydı.
"Alo"
"Alo, Eva Akar ile mi görüşüyorum?"
"Evet benim... Aslında iki ismim var: Eva Elena... Tabi bu sizin için önemli bir bilgi mi bil-"
"İş başvurunuz için aramıştım." diyerek lafımı kesti karşımdaki kadın.
Saçmalamaya başladım sanırım..."Evet..."
"Demiroğlu Holding olarak sizinle görüşme yapmak istiyoruz, stajyer konumunda bir açığımız oluştu."
"Evet, t-tabii... Tabi ki ben de sizinle görüşmeyi çok isterim. Ne zaman görüşebiliriz? Saat ve gün verebilir misiniz... Lütfen..." diye heyecanla konuştum.
"Yarın saat 12:30 uygun mudur?"
"Tabi t-abi, tabiki hemen orada olacağım, teşekkür ederim..."
"İyi günler..."
Telefonu kapatır kapatmaz küçük bir çığlık atıp sevinç dansı yaptım. İlk defa sağlam bir işe girecektim. Bu , üniversite okurken part time yaptığım market kasiyeri olmak veya Gratis'te ruj satmak gibi değil, ciddi ve okuduğum bölümle ilişkili bir işti. Bu işi kesinlikle almalıydım. Stajyer konumunda olacaktım. Maaş vermezlerse, en azından gıda ve ulaşım masraflarımı karşılamazlarsa bu işi yine de yapamazdım. Ev dolayısıyla kira vermiyordum ama ödemem gereken faturalar olacaktı. Ayrıca ikametgah olarak yaşadığım yeri İstanbul olarak değiştirtmeliydim. Ayrıca miras kabul etme işlemleri için de bir avukatla görüşmeliydim. Aman tanrım ne çok iş vardı!
Bölüm sonu 💖
Bölümler hızla gelecek, oy vermeyi ve destek olmayı unutmayın aşkolar, beni gerçekten motive ediyor 💖+18 geliyor gelmekte olan ... 🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Patronum (+18)
Novela JuvenilTek gecelik ilişkimde bekaretimi teslim ettiğim adam, yeni işimin patronu çıktı... (Kitapta +18 sahneler bulunacaktır)