"Yabancı birilerine öyle yapmam gerekti."
"Yemin ederim artık şu kapıya vurmayın kafanıza tava yersiniz yazacağım."
"Seni cin sandım. Haberim yoktu."
"Hiç düşündün mü? Cin benim kapımı nasıl çalıyor? Hatta neden çalıyor?" Ona suçsuzum ben bakışı yolladım.
"Düşündüm. Beni yemek için gelmişti."
"Aynen seni yemek için geldim."
Göz devirdim. Ardından konuşmaya başladım.
"Peki sen niye kapıma goril gibi vuruyordun?"
İlk önce düşündü. Hemen yüzü gevşemeye, sinirlenmeye başlamıştı.
''Benim arabamın camı nerde?"
İnandırıcı olsun diye ağzımı açıp şaşırmış gibi yaptım.
"Aaa ne olmuş arabana?"
"Birisi arabamın camını kırmış. Eğer o kişiyi bir bulayım bak gör ne yapıyorum. Şu askeriyede yerden yere dövmezsem benim adım da Barın değil."
"Ayy hangi vicdansız yaptı acaba? Ben olsam çatıdan sarkıtırdım."
Stresten dudağımı ısırırken çok kötü bir öneri verdiğimi anladım. Şimdi ben naneyi yemedim mi? Ama Amour'u orada nasıl bırakabilirdim. Biz biraz daha sohbet ederken Barın'ın 45 numara ayağına doğru gelen bir Amour'u gördüm. Barın'ın ayağına hızlıca atlamış ısırıyordu. Ben daha olayları kavrayamadan Barın bağırıyordu. Ben Amour'u çekmeye çalışıyordum. Ama kedi ben çektikçe daha fazla Barın'ın 45 numara ayağına yapışıyordu. Sonunda Amour'u çektiğim gibi elimden hızla kaçtı. Barın bana ters ters bakarken durumu açıklamamı bekliyordu.
"Arada böyle yaramazlıkları oluyor keratanın." Şuan eşek gibi sırıtıyordum. Dişlerinin arasından tısladı:
"Neden arabamın camını kırdın?" Bağırsa daha az korkardım. Hala mal mal sırıtırken konuşmaya ve çok anlamlı bir şekilde açıklamaya başladım.
"Valla bir gün yoldan geliyordum ayağımla valla birden önümü kediler kesti. Dedi 'arabada ki kediyi alacaksın.' 'Dedim almayacağım.' Dediler 'alacaksın.' Bende mecbur kaldım aldım. Taşı verdi elime dedi 'Camı kıracaksın' dedim 'Kırmayacağım' dediler 'kıracaksın' bende mecbur kaldım kırdım. Valla tam o esnada bir cam patladı boom. Bir parça geldi kafama ring."
Biraz saçmalamış olabilirdim ama çok mantıklı bir açıklama yaptım. Ben hala ona bakarken stresten dudağımı dişliyordum. Onun bakışları ise bir saniyelik dudağıma indi. Gözümden kaçmadı değil. Ben baktıkça o kafasını "ya sabır" dermiş gibi çeviriyordu.
"Ama bu masum sabiyi kurtardım."
Hala konuşmuyordu. Kara kara düşünüyordu. Umarım bana içinden sövmüyordur.
"Peki ben gelince neden bağırıyordun."
"Siccin izliyordum."
Bana boş boş bakıyordu. Umarım ne olduğunu biliyordur.
"Çay ya da kahve içer misin?"
"Sen ne içiyorsan onu ver."
"Belki alkol içeceğim."
"Alkol falan içemezsin. Küçücük boyunla."
Ona çay yapmaya karar verdim. Ben alkol kullanan bir insan değildim. Sadece arada içerdim.
O da arkadaşlarımın zoruyla. Sırf onun inadına alkol içecektim. Bünyem güçlü değildi. Umarım sarhoş olupta saçmalamam.Mutfağa doğru ilerledim. Amour da beni takip etmişti. Onu elime alıp odasına götürdüm. Geri mutfağa doğru ilerlerken Barın'a da bakmayı unutmadım. Baktığımda telefon ile uğraşıyordu. Ya da öyle bir izlenim veriyordu. Üstündeki tişörtten dolayı kasları çok fazla belli oluyordu. Adam resmen yere bakan yürek yakandı.
Mutfakta kahveyi yaptıktan sonra buzdolabının yanına geldim. Bir hafta önce yaptığım alışverişte sebepsiz bir şekilde alkol de almıştım. Kahveleri fincana koyup kendim için koyduğum alkolü aldım. Kokladığım anda yüzümü buruşturdum. Bunu içebilir miyim emin değildim. Ama inadım inat içeceğim.
Elimdeki tepsiyi tutup odaya doğru gittim. Beni gördüğü gibi elindeki telefonu bırakıp bana döndü.
"Bilerek mi yapıyorsun?"
Cevap vermedim. Tepside ki bardağa alkolü doldurmaya başladım. Hala ters ters bakıyordu. O da kahvesini aldı.
"İstersen Değişelim kahvemle."
Kafamı hayır anlamında salladım.
"Efnan niye anlamıyorsun? Sen onu içemezsin." Bana hırs mı yaptırmak istiyordu? Bunu o anki mal kafamla içeceğimi kanıtlamak için bardağı alıp kafama diktim. Ağzıma geldiği gibi yüzümü buruşturarak içmeye devam etti. Hala içerken Elime birisi vurdu. Bardak kırılma sesi duyuldu. Şuandan başım dönmeye başlamıştı bile.
"Ya bırak içeceğim!"
Bana sen iflah olmazsın bakışı yolladı.
Hala yerde az duran içki bardağına baktım. İçki şuan bende kafa yapmıştı. Tepsinin üzerinde ki duran alkol şişesine baktım. Onu elime alıp ondan uzaklaştım. Odanın diğer köşesine geçince şişeyi kafama diktim. Bu içkiyi ben içince o an bağımlılık yapıyordu. İçtikçe içesim geliyordu. Barın bana şokla bakarken hemen ayağa kalktı. Göz ucuyla bir Barın'a bir hala kafama diktiğim şişeye bakıyordum. Barın yanıma gelene kadar içki neredeyse sonuna gelmişti.
İçkiyi ani bir hışımla elimden çekti. Ben ise kafayı iyice bulmuştum.
Yazardan:
Barın'ın karşısında duran cüce boylu kız alkolü fazla kaçırmıştı. Barın sinirle koltuğa doğru ilerleyip koltuğa oturdu. Kız ayakta zor duruyordu. Efnan saçma saçma konuşuyordu. Efnan Barın'a doğru sallana sallana yürüyordu. Barın ise ona anlamsızca bakıyordu. Efnan Barın'ı şaşırtacak o hareketi yaptı. Kız Barın'ın kucağına oturdu. Barın olayı hâlâ kavrayamamıştı.
"Ne yapıyorsun Efnan?"
"İyiyim sen ne yapıyorsun?"
Oğlan sabır diledi içinden. Kız konuşmaya başladı.
"Kaslarını yalarım haa!"
Ortalığa sessizlik çöktü. Efnan ne dediğini bilmiyor, Barın ise ne yapacağını bilmiyordu. Efnan tekrar konuşmaya başladı.
"Dudaklarını öperim ha!"
Barın şuan kal gelmiş gibi duruyordu.
"Efnan sus ar-"
Barın'ın konuşmasını kesen şey Efnan'ın Barın'ın dudaklarına yapışmasıydı.
Efnan bir elini Barın'ın ensesine götürmüş, diğer elini ise kaslarına koymuştu. Efnan öpmesine rağmen Barın karşılık vermiyordu. Efnan karşılık vermesi için Barın'ın dudağını ısırdı. Barın karşılık verirse daha fazla ileri giderdi. Efnan'ın artık gözleri kapanıyordu. Barın'ın dudaklarından çekilip kafasını Barın'ın omzuna koydu. Orada uyuyakaldı.
Ayy bebesler cok mu hizli gittim.
Bu bölüm nasıldi💞
Öpüldünüz 😚💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Novela JuvenilHayatında hiç sevgi görmemiş bir asker oğlana sevgiyle gülümseyen hemşireye kalbinde taht yapan gençlerin hikayesi.