1.Sorgu

83 17 23
                                    

 İyi okumalar...

   
        Selamlar, ben Mina Demir. Türkiye'nin en başarılı polis akademilerinden birinden mezun olmuş daha sonra iki yıl POMEM(meslek eğitim merkezi) de görev yaptıktan sonra memurluğuma başlamış uzun yıllardır vatanım için görev yapmaktayım.

       Tedirgindim, uzun zamadır bu kadar strese girmemiştim. Bir işaret bekliyorduk, bizi harekete geçirecek bir işaret. Düşüncelere dalmıştım ki çalan telefon dikkatimi o yöne çekmemi sağladı.

         Telefonu elime aldığımda şaşırmıştım çünkü şu an beni gizli numara arıyordu ve eminim ki günlerdir ortalarda olmayan babamla ilgiliydi. Bunun sebebinin de o psikopat olduğunun farkındaydık. Ekiple birlikte telefonu dinlemeye başladım.

         "Merhabalar Mina hanım, uzun zaman oldu. Hadi itiraf et, sen de özledin"anında sinir katsayılarım artmıştı bile tam konuşacakken başkomiserimiz Can eliyle işaret ederek konuşmamı engelledi. Sadece dinledik. "Babanın nerede olduğunu merak etmiyor musun?Hadi ama hayırsız evlat falan mısın?" Daha fazla sessizliğimi koruyamayarak söze atıldım,söze girmek için Candan sessiz bir onay aldım.

          "Aah aah aptal Toprak! Beni ikna etmek için babamı kaçırdığına inanamıyorum, hadi ama bu kadar mı düştün? Zaaflara oynamak mı? Hiç senlik değil"
-Hadi ama ne istediğimi biliyorsun
+Ne istediğini çok iyi biliyorum ama adamına fazla güveniyorsundur belkide
-Sen de babanın canını bağışlayacağıma fazla inanıyorsundur belki de?
+Devletin senin peşini bırakacağını mı sanıyorsun? Görüşmeyeli gerçekten de aptallaşmışsın çakma mafya.
-Devlet hep benim peşinde zaten böyle bi karizmanın peşinde daha çok kişi var merak etme yanlız değilsiniz.
+Her zamanki gibi ukalasın ne sanıyorsun Teo'yu sana vereceğimizi mi? Dinle eğer babamın kılına zarar gelmiş olursa-

-Anlamıyorum ne bu senin baba merakın? Sanki annemi öldüren siz değilmişsiniz gibi.

         Donup kaldım adeta, söylediği karşısında sesim çıkmadı kendimi savunmasız hissettim ve sanki o an ona yenilmiştim. Kendimi toparladım ve telefona tekrardan yaklaşım,

+Teo konuşana kadar benimle bay ukala duydun mu?

-Hmm.. Demek öyle peki bayan kibirli üzgünüm ama babanın cesedini yollamaya uğraşamam

+SAKIN TOPRAK- Sakın. Bak, eğer babama bi zarar gelirse seni bu sefer affetmem mahvederim.

-Anneme yaptığın gibi mi? Bu kadar gözünün döndügünü, bu kadar vicdansız olduğunu bilmiyordum bayan kibirli üzgünüm. Sen bir kere benim canımı yaktın sıra seninkinde.

         Sözüne karşılık vermemi beklemeden telefonu kapattı. Geçmiş... Tekrar yüzleşiyordum adeta. Kafam çok karışıktı, aklımda tam Teo'yu bırakma düşüncesi varken omzumda bi el hissettim. Can'ın varlığını hissettim. "Emin ol Mina, başaracağız. Kazanacağız ama sakın pes etme"günlerdir uykusuzdum bu yüzden kendimi çok yorgun hissetmeye başlamıştım.

       Artık sağlıklı düşünemiyordum. " Şu haline bak Mina, artık sözümü dinle ve eve git. Bak baban yaşıyor, en azından bunu biliyoruz " Ona umut dolu gözlerle baktım Komiser memur ilişkisinden çok dost olmuştuk her zaman birbirimize. Yıllardır bu görevde ikimiz de birbirimizin destekçisiydik."Haklısın artık biraz daha ayakta durursam bayılacağım"ciddiliğini koruyamayacak"acaba günlerdir uykusuz ve aç olabilir misin? Sadece bir tahmin, varsayım" Konuşmaya mecalim bile yokken gözlerimin kapanmaya başladığını fark etmek zor olmadı. "Hayır tabi ki ben her gece 22.00 de uyur sabah 06.00 da uyanırım. Bi öğrenemediniz komiserim" Evet söylediğime ben bile inanmamıştım. "Gel seni bırakayım evine, sen bu kafayla bırak eve varmayı kendini bile burada unutup gidersin"
       
  Can her zamanki centilmenliğini koruyarak bana eve kadar eşlik etti bir kaç sözünü dinlemem için şartlar ekledi. Yemek yememi ve erkenden uyumamı bugün olan hiç bir şeyi düşünmeyip sadece uyumamı söyledi.
     
   Bir şeyler atıştırdım ve gerçekten acıktığımı o an farkına vardım. Evdeki o eksiklik elbette kafamı kurcalamıyor değildi ama Can'ın dediği gibi bu düşüncelerden kaçarak kendimi direkt koltuğa attım. Odama çıkacak halim bile yoktu. Üstüme bi pike örttüm ve kafamı yastığa koyar koymaz uykuya daldım...
   
     Sabah çalan telefonun sesine uyandım. Kesinlikle Can'ın olduğunu düşünmüştüm ama yanıldım.Yine o. Yine gizli numara. Telefonu açtım ve sessiz kalmayı tercih ettim.

-Günaydın efendim!

+Toprak? Ne o konuşma cesareti bulamayınca Sözcü mü tuttun kimsin sen?

-Patron biraz sonra söyleyeceğim konuma tek gelmenizi söyledi. Eğer tek gelmezseni-

+OF YETER OYUN MU OYNUYORSUNUZ. NE KONUMU NE TEK GELMESİ! NE BU ŞİMDİ TUZAK Mİ APTAL MISINIZ SİZ YETER ARTIK yeter, yeter...
   
     Karşı taraftan ses gelmeyince sakinleşmem gerektiğini anladım telefondaki kişi konumu söyledi. İki saat sonra.. Ne yapmalıyım? Toprağa güvenmeli mi yoksa olanları Can'a anlatmalı mı?
     
   Can'a anlatırsam kesinlikle gitmeme karşı gelirdi biliyordum. Bu yüzden yüzleşecektim, bir kez daha...
     

KARANLIK MESAFEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin