Türkleşmiş bir koreli kızımızın İstanbuldaki hayat mücadelesidir eğlenceli bir romantizim hem de Kore dizisi tadında keyifli bir kurgudur
Esas oğlandan bahsedecek olursak sorumluluk sahibi sert duruşlu hüzün bakışlı bir İstanbul beyefendisi diyebili...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~ Birbirinden zıt karakterlerim ~
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Firmanın önü kalabalıktı magazin burda ne işi var diye düşünerek koca kalabalığın içinden içeri girmeye çalıştım ve başardım içerde bir koşuşturma vardı herkes panikle hareket ediyor asansöre binmek için yöneldiğimde bir ilkti kimse beklemiyor sırıta sırıta düğmeye basacakken Ahmet seslendi 'ohaniiiiiiii' dönüp ona baktım koştura koştura yanıma geldi 'bu gün büyük patron geliyor asansörü kullanma sevmez ' gözlerim fal taşı gibi açıldı nasıl yani büyük patron mu küçük patronlarımız da mı vardı bu şirketi kimler kaç kişi yönetiyordu bilinmiyordu sır gibi saklıyorlar hele kurucusunun neye benzediğini hatta adam mı kadın mı onu bile bilmiyoruz magazin neden kapıda beklediğini şimdi anlıyorum. Anlıyorum da bu patron neden asansöre kızıyor onu anlamadım 'neden ne alaka niye kızıyor hem şuan firmada mı ?' 'Evet firmada normal bir çalışan gibi dolaşıyor kendisi firmadayken asansörün kullanılmasından haz etmez' saçma sapan işler yani olacak şey değil yaptığı Ahmete dönerek 'söylediğin için teşekkür ederim bilmiyordum' dedim 'önemli değil şu dosyayı Serap hanıma verir misin toplantıdan önce incelemesi lazım mış' uzattığı dosyayı aldım ve kafamla onu onayladım aslında elim kolum doluydu çizim klasörüm sulukluğum ve ceketim vardı Ahmet kördü herhalde birde rica ediyordu beni uyardığı için alamam diyememiştim merdivenlere yöneldim zar zor 3 kat çıkmaya çalışıyor bir yandan da söyleniyordum 'ne bu gizem ne bu asilik ve en önemlisi ne bu kargaşa ya sanki imparator geliyor' ben böyle sessiz sessiz söylenirken merdivenlerde üzerime hürra gelen kalabalığa gözlerim kocaman açtım geri çekilmeye zaman kalmadan itiş kakıştan arkaya doğru yalpalandım ama kucağımdakileride sıkı sıkı tutuyorum salak gibi şok olmuştum düşücem diye düşünürken belimdeki ellere şükrettim kalbim güm güm atken kafamı kaldırıp arkaya döndürdüm kimin bu eller? Endişe ile bakan koyu kahve hanelerin sahibi Selim bey kendimi toparlamaya çalıştım ayaklarım yere sağlam bastığında o kalabalık gitmişti dönüp Selim beye teşekkür ettim oda yere düşen suluklukluğumu eğilip alırken gülümseyerek 'portakallı suluk mu ?' 'Evet çok şeker' dedim oda gülerek 'şeker şeker de patronunu imparator benzetme iman pek şeker değil' dedi tek kaşını kaldırarak bu adam sağ kol sol kol bişey bişey di dimi of niye sesli söyleniyorsam panikle 'ııı şey kötü bir benzetme değil yani dimi kötü başka birşeyde söyleyebilirdim' hmmladı 'buna sevinelim mi?' Biraz kızmış gibiydi bende korktum hatta keşke beni tutmasaydı o zaman arkamda olup duymazdı yani düşmediğime sevinemedim bile sonra bir anda gülmeye başladı 'tipe bak şaka yapıyorum haklısın bu gün pek normal değil burası böyle düşünmen normal' dedi içime su serpildi kaşlarımı çattım 'Korkuttunuz Selim bey böyle şaka yapılır mı ufak bir sitemim di sadece' elimdeki klasörü alırken 'korkuttuysam yardım ederek gönlünüzü alayım Ohani hanım' bu hareketlerine şaşırıyordum biraz da hoşuma gidiyordu ama kaptırmamam lazım kendimi bir elinde klasörü , diğer elinde sulukluğumu aldı ve beraber kalan merdivenleri çıkmaya başladık 'bu gün önemli bir toplantı var özel müşterilerin proje taslakları ele alınacak Ahmetin verdiği dosyayı Serap çok iyi incelemesi gerekiyor sunumu o yapacak çünkü buraya kadar gelmişken onunlada konuşayım' Ahmetin bana dosya verdiğini gördüyse bayadır arkamda demekki aklından geçen şeyleri bana anlatması da çok hoşuma gidiyor bu adamın yaptığı herşey hoşuma gitmeye ne zaman başladı ki ? Acaba herkese böyle anlatıyor mu ama anlatsa bu kadar insan onun evli olmadığını çocukları sandığı aslında yeğenleri olduğunu bilirdi ofisin önüne geldiğimizde kapıyı o açtı içeri girdiğimiz de bilin bakalım Serap hanım napıyor masa da makyaj her zaman ki gibi Selim bey yalandan öksürdü Serap hanım hemen kendini toparladı Selim bey bana dönüp elimdeki dosyayı göstererek elini uzattı bende hemen verdim ' Serap bu ek olarak detaylandıracağımız proje son dakika veriyorum ama senden güzel bir performans bekliyoruz ' herkese kolay gelsin diyerek odadan çıktı . Serap hanım bana dönerek 'Selim beyin asistanlığını mı yapıyorsun şimdi de' dedi bende sadece sakin bir şekilde 'hayır' dedim ona bir açıklama yapmak zorunda değilim çünkü önüme dönerek masama oturdum. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Bütün gün şu gizemli patronu öğrenmeye çalıştım girmediğim delik kalmadı düzgün iş yaptığım da açıkçası söylenemezdi herkes bir yere dağılmıştı garip bir gündü bir çay alıp terasa çıktım hafif yağmur yağıyor onu izliyordum. 'Buldum kızım burada söyleyeceğim' sesin geldiği tarafa baktığımda Selim bey elinde telefonla bana doğru geliyordu 'Ohani Damla seni çizmiş illede göster diyor' şaşırdım 'Gösterin gösterin bakıyım merak ettim' gerçekten de merak ettim 'merhaba Ohani abla' 'merhaba canım çizimine bakabilir miyim çok merak ettim'
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Nasıl beğendin mi? Beğendin mi?' Peş peşe sormaya başladı 'harika mükemmel bayıldım' 'gerçekten mi?' 'Evet çok beğendim ellerine sağlık çok başarılı' dedim 'beğendiğine sevindim ohani abla biraz acemiyim ama babam senin güzel çizim yaptığını söyledi bir gün buluşursak senden ders almak isterim' dedi ben kaşlarımı kaldırarak Selim beye baktım oda kaşlarını yukarı aşağı kaldırıp baş parmağını sus der gibi yapıyordu 'güzel mi çiziyormuşum?' Dedim imayla Selim bey hemen 'tamam yeter bu kadar gösterdin hadi bizim işimiz var akşam görüşürüz' diyerek kapattı 'hoşçakal bile diyemedim çocuklara' diye sitem ettim oda 'boşver deme' 'sizin gibi önemi birinin çizimlerimi beğenesi hoşuma gitti ama şuan toplantıda olmanız gerekmiyor mu ?' Tam bişey diyecekken aklımdaki diğer soruyu sormak istedim 'birde bu toplantıda patron olmayacak mı herkes öğrenecek mi kim olduğunu' gerinerek kaşarını çattı 'buraya geldiğimde pişman oldum' diyerek geri dönerken istemsiz bir şekilde kolundan tuttum gözleri tuttuğum kolundaydı 'şey tamam ben sadece sizin yanınızda heyecandan saçmaladım' bana doğru döndü 'patron kameradan izleyecek toplantıyı ve evet çizimlerini beğeniyorum' gülümsedim 'sağolun' dedim gider diye bekledim ama gitmedi sigara paketinden bir tane çıkarıp yaktı beraber yağan yağmuru izliyorduk 'yanımda heyecanlanmana gerek yok rahat olabilirsin çünkü ben öyleyim burda yıllardır beni tanıyan kişiler bile senin bildiğin bazı şeyleri bilmiyor' 'aslında merak ettiğim şeyler var ama burnumu sokarak sizi rahatsız etmek istemem' 'sorabilirsin' dedi 'kız kardeşinizin çocuklarını neden sahiplenmek istiyorsunuz' direk bodoslama sordum oda gülerek 'bu kadar net sormanı beklemiyordum ama söyliyim , kız kardeşim değil ablam 10 yıl önce vefat etti ve ben hayırsız babalarına çocukları emanet etmek istemediğim için 3 yıldır mücadele ediyorum. 'Peki neden evli tanıttınız kendinizi' hazır sor demişken hemen bir soru daha patlattım ' bir soru sorma hakkınız vardı hanım efendi' dedi 'tüh bilseydim sorularımdan seçmece yapardım' dedim gülerek 'geçti artık' dedi bir anda şimşek çaktı istemsiz irkildim 'içeri geçsek iyi olur şiddetlendi' dedim ve içeri geçtik o kendi ofisine ben kendi ofisime ayrıldık bu gün de böyle geçmişti gittikçe yakınlaşıyorduk ona karşı kalbim ısınıyordu yanlış bir işe kalkışmam umarım.