#6 Hain Öğrenci

74 8 13
                                    

Kripteryum hapishanesinden dönmüş manastıra gelmiştik. Hepimiz kendimizi kanepeye atmış mahkumları nasıl dövdüğümüzü anlatıyorduk. "Ve sonra arkama döndüm, birde ne göreyim! Kai adamı yakasından tutup diğerinin üstüne fırlattı!" Jay'in anlattıklarını dinlerken hepside en az onun kadar şaşkındı. "Yok be o kadar da iyi değil di." Dedim üzerim deki bakışlara.

"Ne demek iyi değil! Bence çok iyiydi!" Diye çığırdı Jay. Elimi enseme attım ve oturduğum yerde ayaklarımı kendime çektim. "Tebrikler ninjalar." Sesin geldiği yere döndüm. Usta Wu yüzünde bir gülümsemeyle yanıma geldi ve durdu. "Sizinle gurur duyuyorum." Gurur ha? Wu Lloyd'a döndü ve "Lloyd baban buraya geliyor." Bana döndü "Kai'ı görmek istediğini söyledi." dedi.

Ne? Lloyd'un babası mı? Dur bir saniye! Lloyd'un babası usta Chen'in hain öğrencisi! Yüzümde küçük bir sırıtma oluştu birden. "Tamam usta." dedi Lloyd ve oturduğu yerden kalktı. Yüzümde ki gülümsemeyi atıp bende kalktım ve odama doğru gittim. Üzerimi çıkardım ve dolabıma yöneldim. Gri bir eşofman altı ve beyaz bir sweatshirt aldım ve üzerime geçirdim.

Kedimi arkaya doğru bırakıp yatağıma atladım ve ellerimi ensemde birleştirdim. Ah... Demek görev bu kadar hızlı bitecekti. İlk gorevinoldugu için daha uzun sürer sanmıştım ama sanarım çok iyiyim. Yüzümde şeytani bir sırıtma oluştu birden. Yatağın altından usta Chen'le iletişim kurmamızı sağlayan cihazı aldım ve sweatshirtümün cebine koydum. Odadan çıktım ve manastırın avlusuna indim.

Ninjaların hiçbiri burada değildi, bu işime geldiği için ses etmedim. Kafamı biraz kaldırdım ve çatıdada kimseyi göremedim. Hızla çatıya çıktım bir ayağımı aşağıya sarkıttım ve diğerinide kendime çektim. İletişim cihazını açtım ve usta Chen'ni bekledim. Usta Chen "Oh~ Kai haberleri gördüm seni tebrik ederim!" Dedi heyecanla. "Sağol usta ama sana bir haber vermem gerekiyor." Dedim. "Ah! Neymiş o bakalım?"

"Hain öğrenciniz usta, o birazdan burada olacak isterseniz hemen görevi bitirebilirim." Dedim. Cihazdan gelen bir kaç tıkırtıdan sonra "Aman tanrım! Kai bu harika bir haber! Sana güveniyorum yüzümü kara çıkarma sakın!" Dedi ustam. Bu dediği sözlerin altında yatan gizli tehdidi göz ardı etmemem gerektiğini kendime söyledim. "Merak etme usta." Dedim ve cihaz kapandı.

Cihazı cebime attım ve batmaya başlayan güneşi izlemeye başladım. On dakika sonra güneş artık görünmüyordu ve ay kendini göstermeye başlamıştı. Sağ elimi kullanarak bir ateş yaktım ve onu izlemeye başladım. Aklıma dolan sahnelerle biraz ürperdim. Komikti ateş ustasının ateşten korkması. Yüzümde küçük ama acı bir gülümseme oluşurken ateşe bakmaya devam ettim. Tam o sırada bir ışık yandı aynı hızlada söndü.

Ateşi söndürüp ışığın geldiği yöne doğru döndüm ve ayağa kalktım. "Kim var orada!" Diye bağırdım karanlığa karşı. "Ah benim hatam kusura bakma seni rahatsız ettim." Dedi Cole elini ensesine atıp. Onun Cole olduğunu görünce biraz rahatladım ama elindeki fotoğraf makinesine anlamayarak baktım. Cole "Merak etme seni gözetlemiyorum sadece küçük bir fotoğrafın olsun istedim." Dedi ve elindeki makinayı gösterdi.

Çatıdan atlayıp onu yanına indim ve eğilip çektiği fotoğrafa baktım. Makinayı işaret edip "Bakmam da bir sakınca var mı?" Dedim. Cole makineyi bana uzattı ve "Ah tabiki bak hadi." Dedi. Önce kendi fotoğrafıma baktım. Gerçekten güzel görünüyordu ve baya iyi çıkmıştım.

[Baya aradım ama benzer bir şey bile bulamadım maalesef 🥲]

Teker teker fotoğraflara bakarken tam bir aile gibiler diye düşündüm. Makineyi Cole'a verdim ve "Baya iyi fotoğraflar varmış." Dedim. Cole "Evet bizim ortak makinemiz bu içinde herkesin fotoğrafı var." Dedi gözlerimin içine bakarak. Kafamı biraz yana doğru eğdim ve bende onun gözlerine baktım.

Evil Kai |Ninjago|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin