Ölümün Gölgesi

5 1 0
                                    

Biliyorum bölümler geç geliyor ama çok meşgulüm. Yorumlar yazma isteğimi getiriyor. Lütfen yorum ve oy atın. Kitabı ilgili arkadaşlarınızla paylaşırsanız çooooooook mutlu olurum.

Ölüm her an yanımızdaydı. Biz yaşamın büyüsüne kaybolmuş insanlar , onu fark etmezdik. Fark ettiğimizdeyse çok geç olmuş olurdu .

Atımın üstünde ilerlerken sürekli gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Bu yüzden bize doğru gelen düşmanları fark etmem geç olmuştu. Biz 4 kişiydik, karşıdan gelen düşmanlar görünüşe göre 6 kişiydi. Ellerinde kılıçlar vardı. Kılıç hantaldır, bu yüzden asla alışmamıştım.

Atımdan inerek elimi kaldırdım. Şöyle güzel bir düşman öldürmeyeli uzun zaman olmuştu.

"Plan basit. Birden fazla düşmanı karşınıza almayın, işiniz bittikten sonra diğerlerine geçebilirsiniz. Sakın ölmeyin." komutu verdikten sonra savaşmak için hazırdık.

Boynumu çevirdim ve gözüme iri bir tane kestirdim. Saçımı savurarak ilk hamleyi yaptım. Çift bıçakla saldırıyorum.

Adam hamlemi kılıcıyla savurdu. Geriledim. Hain bir kahkaha attı ve Alex'e doğru ilerlemeye çalıştı. Büyük ihtimalle işimi bitirmeye değmeyeceğini düşünmüştü. İşte böyleleri kaba kuvvetten ibaretdi. Kadınları küçük gören goblincikler.

İlerlerken hızlıca doğruldum ve bıçağımı kolunu kesmek için kullandım. Adamın kolu kopmuş, yere düşmüştü. Acılar içinde bağırırken yere düşmüştü. Yere doğru eğildim ve tam kulağına fısıldadım. "Beni küçümsememeliydin." bağırarak "Canımı bağışlayın Hanımefendi - Paa.". Paa diyarda büyük saygı bildiren bir ekti. Yine fısıldıyarak konuştum. "Artık esirimsin, seni öldürmeye değmez."

Fazla vakit kaybetmeden Alex'i darlanyanlar birine geçtim. Şimdi sırt sırta savaşıyorduk. İnsanlar genellikle erkek olduğu için Alex'e yönelirdi. Jamie'nin erkek olmasına rağmen daha güçsüz göründüğünü tahmin ediyorum.

Bu sefer karşımda iki tane vardı. Ama benimde iki bıçağı vardı. Birine saldırırken diğerini de idare ediyordum.

Bıçağımı çevirdim ve 1. adama doğru sapladım, bir yandanda diğer adama tekme attım.

1. Adama hızlı bıçak darbeleriyle saldırırken onu indirmeme çok az kalmıştı. Şu ana kadar hiç yararlanmamaıştım. Her şey şu ana kadar sorunsuz gidiyordu.

Arkamdan bir inleme gelince hızlıca arkama döndüm. İşte benim hatam bu oldu.

Son hissettiklerim karnıma saplanan ve belimi boydan boya yaran bıçak darbelerinin acısı ve düşerken birinin beni tutmasıydı.

3. kişi ağzından

Lenora arkasını döndüğünde iki adam bıçaklarıyla anında ona saldırmışlardı. Alex kanlar içindeki Lenora'yı bir daha bırakmayacak gibi tuttu. Beyaz Elmas'ı devirmenin sevinciyle adamlar Sevinç çığlıkları attılar. Çok mutlulardı. Sonuçta herkes Beyaz Elmas'ı deviremezdi ya. Ama bu hissettikleri son duygular olacaktı. Aldıkları nefes son nefesleri olacaktı.

Toko bir kaç metre uzaktan fırlattığı bıçaklarıyla iki adamı da gırtlağından vurdu. Alex ise hala Lenora'yı tutuyordu.

Zedy son bir bıçak darbesiyle karşısındakini öldürdüğünde esir alınan adam dışında hiç düşman kalmamıştı.

"O iyi mi?"

Gözleri yaşlı olan Alex belki hayatında ilk kez ağlamamak için kendiyle savaş veriyordu. Küçük bir çocukken çok dövülmüştü, Hırsızken ölesiye dövüldüğü çok olmuştu, savaşçıyken çok kötü yaralanmış, ölüm ve yaşam arasında gidip gelmişti. Her bebek ağlayarak doğarken o sakin doğmuştu.
Ama onun siyağ gözleri ilk kez sulanıyordu.

Cevap vermeden önce yutkundu
...

Devam edecek

Bu arada Toko Savaşçıların Kraliçesi. Beyaz Elmas'dan sonra.
(acaba yanlışlıkla spoi vermiş olabilir miyim?!)

Ama yalvarırım oy verip, yorum yapın, arkadaşlarınızla paylaşırın.
Yoksa Toko hepinizin gırtlağına bıçak atar bizden söylemesi.

Ablam GidinceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin