Misafir

40 4 12
                                    

Merhaba sevgili okur, yazar dostlar😍.
İyi okumalar dilerim🥰

🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻


Sonlar gerçekten bir son muydu? İnsanın kaybolduğu o derin, ıssız karanlık aslında yumruğu büyüklüğündeki kalbindeydi. Ne kadar da küçük bir yer, dolup taşan hislerin, gerek göklere sığdıramadığımız mutlulukları, gerek taşımakta zorlandığımız, altında ezilip büzüldüğümüz acılar için.

Düşünüyorumda, sevgi, mutluluk ve merhamet kalpte olurken acı, insanın tüm benliğini ele geçiren bir şeydi. Kalbini yakar, ruhunu boğar, aklını kaybettirirdi. Gözlerin ışığı görmez kulakların sağır olurdu. Yavaşça solan bir çiçek gibi değil kökleri toprakta gömülü olduğu için ayakta duran, rengi kalmamış, dalları kırılmış, içinde hayat olmayan kuru bir ağaç gibi. Hiç bir acı sonsuz değildir der insanlar ama canı yananın halinden anlamazlar. Veya anlamak istemezler. Çünkü kimse durup dururken canı sıkılsın, yüreği sıkışsın istemez.

Efe, kemancının kendisini anlayacağını düşünmüştü. Hayır aslında düşünmemişti, buna içten içe inanmıştı. Müziğine inanmıştı. Ne kadar saçma değil mi? Onu tanımıyordu yine de ona karşı içinde bir inanç doğmuştu. Her şeye sağır olan kulakları onun kemanını duymak için can atıyor söylemek istediğini anlamak istiyordu. Bir umut doğmuştu yüreğinin kör karanlık derinliklerinde. Kalan son gücü ile peşinden koşmuştu. Ona yetişmeyi başarmıştı ama şu an olduğu durumu göz önüne alınca yaptığının gereksiz bir son çırpınış olduğunun farkına varmıştı.

Karanlığı aydınlatan bir şimşek hızla parlayıp sönerken gök yüzünde gürleyen ses ile birlikte yağmur hızlandı. Efe, başının üzerinde kaldırdığı balyozun sapını tüm gücü ile sıkıyordu. Acı bir kabullenişi reddetmek istercesine bir damla yaş kızarmış gözlerinden düştü. Dişlerini sıktı ve balyozu sert bir darbe ile piyanoya vurmak için tüm iradesini zorlayarak hareket ettiğinde damarlarından tüm kanın çekildiğini hissettiren bir soğukluk bedenine yayıldı. Balyoz bir kaç santim aşağıya kıpırdadığında tüm evin içini dolduran kapı zili Efe'yi hareketsiz bıraktı.

Duyduğu sese emin olamadı hatta bir ses duyduğundan bile şüphe etti. Nefesini tutup yutkunurken evi yine sessizlik sarmaladı. Balyozu aşağıya indirip kulaklarını dört açarak dinledi. Tek duyduğu yağan yağmurun sesiydi. Sessizlik uzarken gözlerini kırpıştırdı. Yanlış duyduğunu düşünerek balyozu yukarı kaldırdığında kapı zili tekrar çaldı. Bu sefer sesi duyduğuna emin oldu. Balyozu aşağıya indirip sapını sıkarken zil tekrar çalarak evin içini doldurdu. Bu saatte, sağanak yağmurlu bir havada kimin kapısına gelmiş olabileceğini düşündü. Zil yine çaldığında Semih, söylenerek hızlı adımlarla merdivenlerden iniyordu.

“Gecenin bu saatinde kim niye geliyorsa artık ağzına çakacağım yumruğu. Bir de tekrar tekrar zile basıyor! ”

Belli ki uykusunun en tatlı yerinden uyanan Semih bu duruma sinirlenmişti. Salona indiğinde küçük lambaların aydınlatması onun için yeterli gelmediği için düğmeye basarak ışıkları açtı. Kafasını çevirdiğinde Efe' yi piyanonun önünde dikilirken görünce korkudan yerinde sıçrayıp elini kalbine koydu.

“Ebeni si.. Oğlum ne yapıyorsun burada bu halde? Ödümü kopardın yemin ediyorum.”

Korktuğu için kendisine gülerken derin bir nefes aldı. Daha sonra arkadaşına daha dikkatli baktı.

“Elindeki ne? ”

Efe cevap vermeden dururken elindeki balyozun başını yere koydu. Semih'in gözleri büyüdü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gizemli KemancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin