Karar

60 7 17
                                    

Merhaba arkadaşlar.👋👋

Yeni bölüm
İle karşınızdayım. İyi okumalar dilerim. ☺☺
🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻🎻

Beklemek hep zor gelir insana. Beklerken geçen zamanın ilmek ilmek dolandığını hissedersin ruhuna. Sıktıkça sıkan bu ilmekler öldürmesede pek alâ süründürebiliyordu insanı. Herkes bir şeyleri bekliyordu bu hayatta. Kimisi hayatın barındırdığı, kendilerine katacağı güzellikleri, kimisi ise hayatın bitmesini, bu yorucu, zorlu sürecin sona ermesini.

Beklemek zordu. Sabretmek dayanılmazdı. Ruha dolanan ilmek ise katlanılmazdı. Yine de insanın elinden bir şey gelmediğinden midir yoksa beklenilen şeye verilen değerden midir bilmem vazgeçemez insan beklemekten. İnsanın kendisine sorması gereken şuydu; Değer miydi beklerken geçen zamanına, hayatına ? Yoksa değecek miydi senin verdiğin değere ?

Aslında sorulan sorunun bir önemi yoktu. Asıl olay şuydu ki, bazen insan hiç bir şeyi sevemediğinde beklemeyi severdi. Çünkü beklemek insana umut verirdi, hayaller verirdi. Bir çare miydi beklemek yoksa bir avuntu mu ? Bunun cevabı ise sanırım bilinmezdi.

Neyse ki Efe' nin uzun süre beklemesi gerekmemişti. Dört gün geçmişti gizemli kemancıyı son görmesinin üzerinden. Günlerden Salı, saat ise gece on buçuktu. Gördüğü kabuslardan dolayı uykusundan verim alamıyordu, bu yüzden yorgundu. Her ne kadar ilaçlar sayesinde uyuyor olsa da bu onun için hiçte sağlıklı bir uyku değildi. Salonda kanepede otururken önündeki masada açık bilgisayarın ekranına sabitti gözleri. Bilgisayarın hemen yanında bulunan siyah renkteki kupada dumanı tüten bir kahve vardı.

Semih, bir dakika önce kupayı bırakıp arkadaşının kıpırdamadan bilgisayar ekranına bakışını kısa bir süre izledikten sonra bahçeye çıkmıştı. Elinden bir şey gelmiyordu. Bu duruma nasıl tepki vereceğinden artık kendisi bile emin değildi. Efe'nin ne yapmaya çalıştığına anlam veremiyordu. Sadece bu durumun daha kötüye gitmemesini temenni ediyordu.

Dirsekleri dizlerine dayalı, parmakları bir birine geçiriliydi. Çenesini parmaklarının üstüne koymuş bir şekilde duruyordu. Ne eğik sırtını düzeltti ne de alnına dökülmüş saçlarından gözünün önüne gelen tutamları geriye attı.

Öylece kıpırdamadan ekrana bakıyordu. Suskun dilinin aksine kafasında rahat durmayan sesler ile gürültülü bir kavga içindeydi. Her zamanki gibi sinsi ve kışkırtıcıydı bu ses.

"Efe Koral' a bu yakışırdı. Merak ediyorum onu bulunca ne olacak ? Onunda mı ölümüne sebep olacaksın? Oh dur! Daha iyisi! Ondandaçalacaksın yoksa?"

"Sus artık! Söylediğin hiç bir şeyin anlamı yok! Sus!"

"Aksini söyleyebilir misin? Ne olacağını sanıyorsun gerçekten merak ediyorum. O sana yardım mı edecek ?"

"Evet edecek."

"Yüzüne bile bakmadı. Hak ettiğinin bu olduğunu o bile anladı, ki o seni tanımıyor bile. Yüzüne bakmaya bile değmeyen adamın tekisin!"

"Sadece beni yanlış anladı. Belki de onu korkuttum. Bir dahaki sefere daha farklı olacak."

"Sözlerin mi daha komik yoksa söylediklerine inanıyor olman mı karar veremiyorum. Kim bir hırsıza, daha da kötüsü katile yardım eder ki? "

"Kes artık! Ben hırsız değilim!"

"Katil değilim diyemiyorsun ama."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gizemli KemancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin