1.Bölüm (Sıkışmış Ruhlar kadehi)

264 128 345
                                    

selamlarr yeni bölüme hoşgeldinizz. Aslında hikayenin ilk başı sayılır ve bu heyecan verici umarım seversinizzz. 

bu arada karakterler kitap fantastik olduğu için hem çok yoğun hem de hayal etmeye ve yorumlanmaya çok açık ama sevdiyseniz kafa karışıklığına olanak vermemesi için karakterler arttıkça bir önceki karakter bilgilendirmesi kısmına eklerim. Tabi ki bu sizin yönlendirmeleriniz ve istekleriniz doğrultusunda olacak.

uzunca bir bölüme başlıyoruzz. Kocaman öpüldünüzz😘❤️

öyle zamanlar vardır ki çok kalabalık bir ortamda, simalar tanıdık olsa bile yapayalnız, sanki o ana ait değilmişiz düşüncesi gelir ve görünmez olmayı her şeyden çok isteriz. Hatta çoğu zaman o duyguları aklımızdan def etmenin başka yolu yokmuş gibi bize en rahat hissettiren yeri ya da kişileri zihnimizde canlandırmayı seçeriz. En azından ben hep öyle yapardım. Sanki hayal dünyasına çekilmek kalkıp gitmek kadar belirgin bir kaçış değilmiş gibi.

Evet tanıdık bir yerde yalnızlık hissine kapıldığım gibi kaçtığımı boynu bükük bir hüzün eşliğinde kabul ediyorum. Fakat duraklamamı sağlayan hiç bilmediğim bir evrende daha önce bu kadar çaresiz bir yalnızlığa kapılmamış olmam. Ama bu gerçek bir kayboluş olmadığından ''yok olmuşum gibi'' benzetmesi durumu açıklamaz. Nerede olduğumu hem çok iyi biliyorum ama aynı zamanda da nasıl bir yer olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok.

Yıllardır geceleri rahatımı bozan huzursuzluğun yıkıcı hissizliğinde beni asla terk etmeyen kabuslarım ilk defa gerçekti ve uykudan uyandığımda yok olan görüntülerin verdiği rahatlık ile alınan nefesle karşılanmamıştım.

Bu teorimi içerisinde bulunduğum oda ve içeriyi saran yabancı koku açıklıyorken bu güne kadar kabusların gerçeklik payı vardır diyen herkese kulak tıkadığım için kendime mi insanların bütün olumsuz serzenişlerine mi lanet etmeliyim bilemiyorum.

Yataktaki bedenimi doğrulttuğumda vücudumdaki acıların yerli yerinde olması da diğer bir lanetimdi.

İstemsizce yüzümü buruşturan tüm sızıları yok sayarak ayaklandığımda başımın dönmesi ile sendeledim. Duvardan destek alarak çok ta büyük sayılmayan odayı incelemeye başladım. misafir odasını anımsatan bu minik odanın sade bir dekorasyona sahip olması içerinin kasvetli havasını dağıtmaya yetmemiş gibiydi. Elimi duvardan çektiğimde küçük odadaki uzunca tavana yükselen geniş kitaplık ve istemsizce yansımamda fazlaca oyalandığım boy aynası karşıladı.

Berbat görünüyordum, zayıf bedenimin çoğu noktası yara ve sıyrık izleri ile kaplıydı. Çocukluğumdan beri hızlı ve ani gelişen hareketlerim ile alıştığım için artık gözüme batmayan sakarlığım sebebiyle vücudumdaki yara ve morluklara alışık olsam da aynadaki görüntü içimi sızlattı. Halime acımak istemiyorum çünkü bu kabulleniş olur. Yaşanan olayların gerçekliğine inanmak istemesem de içimdeki ses dün akşamın gerçek olmamasının imkansız olduğunu söylüyordu.

Boğazıma baskı yapan ve bütün bedenimi ele geçiren o berbat hisse tekrar karşılaşmak istemeyeceğim kadar korkunçtu. Düşündükçe tekrar ürpermemi sağlayan his aynadaki görüntümden birkaç adım uzaklaşmama sebep oldu. Düşüncelerimden kurtulmak istercesine kafamı pencereye çevirdiğimde hava aydınlanmış ve güneş karanlığını çoktan geride bırakmıştı. Yabancısı olduğum bu gezegene gelmem daha önce nedenini anlamadığım şekilde yasak olsa da dünya olduğunu bilmem bu karmaşalarla dolu geçen yirmi dört saatteki tek gerçeğimdi.

Zaten yaşananlardan hatırlayabildiğim görüntüler duyduğum fiziksel acı dışında yarım yamalaktı. Sıralamaya çalıştığımda aklıma gelenler : eğitimlerim bittiğinde bedenimi ele geçiren yorgunluk ile erkenden kendimi sıcacık yatağımla baş başa bırakmam, uykumun bölünmesiyle  farklı bir evrende olduğumu ve dönüşümümü engelleyemediğimi anlamam, ve sırtımda hissettiğim yanık acısı ile gözlerimin yavaş yavaş kapanması ve de bana geceyi asla unutturmayacak, hala daha bedenimde varlığını koruyan ve hoşlandığım için kendimden nefret ettiğim o sıcaklık...

Yıldız Işığının GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin