2. bölüm (kalbim kadar karışık)

174 91 54
                                    

Bana şu ana kadar birlikte geçirdiğimiz kısacık zamanda verdiğiniz bütün destekler için çooook teşekkür ederim sizlerle tanışmak beni çok mutlu etti ve ilk defa cesaret etmekten korkmak istemediğimi hissettim. Her biriniz çok özel ve biriciksiniz ,kendisine hak ettiği sevgiyi vermeyen minik kalpleri çok daha ayrı kucaklıyorum çünkü ihtiyaçları olduğunu en derinimde hissedebiliyorum, sevilmeyi kim olursa olsun tüm bedenler hak eder çünkü her ruh eşsiz bir güzellik ile bezenmiştir unutmayın lütfen. Sizlerden öğreneceğim çok şey var ve umarım ki uzun vakitlerimiz hoş bir şen ile devam eder.🤍

Daha fazla uzatmadan hikayemize geçmek istiyorum dinlediğiniz için sonsuz sevgilerr ve iyi okumalarr:))

Bu arada bölüme Uraz ile devam edeceğiz canlar, ilk onun ağızından dinleyeceksiniz . İlay henüz adını bilmediği için diğer bölümde geçmedi kafa karışıklığına sebebiyet vermek istemem.🥰

URAZ'İN GÜNCESİNDEN

Kendinizi bir sokak arasında veya herhangi bir caddenin upuzun yollarında ilerlerken düşünsenize ,kalabalık sokaklarda sakince gezinirken yanınızdan geçen insanları , direkten direğe uçan minik bir kuşu hatta mağazanın vitrininde gördüğünüz bir elbiseyi düşünürken. Arkadaşınızla gülüşerek kimseyi umursamadan sadece kahkahaların yankılandığı o anda belki de. ya da aceleyle koşturan o tedirgin haller gelebilir akla. Ne çok şey varmış dönüp bakıldığında...

Peki ya o gün başımıza gelen talihsiz bir olayı canlandırsak kafamızda ve saniyeler öncesine gitsek aklımızdan geçebilecek bin bir ihtimal varken düşüncelerin kapısını çalan en son şey değil midir dakikalar sonra başımıza gelecek o kurnaz felaket, düşüncelerimizin arasına sıvışamayan tek sis bulutudur aslında.

Sonuçta kimse en küçük örneği ile ayağı takılıp düşmeden saniyeler öncesinde bunu canlandıramaz gözlerinin önündeki hareketli perdede bu hep kaderin oyununda son sahneye aittir. Sahi ya 'kader' ne kadarda sinir bozucu bir çizgi , korktuğumuzda ve sebebini bulamadığımız her olayın bahane ürünü .

Hele ki o çizgiden nefret ediyorsak mecbur kalarak bize belirlediği sonu dizlerimizden çekilen güç ile çaresizce beklemek. Ama ona sığınmaktan başka bir şansımız yokmuşçasına gerçeklere kulak tıkayarak her geçen dakika daha çok çekilip bir bahaneye kendimizi inandırmış gibi davranıyoruz bu ne kadar da sahnede oynatılan kuklalar olduğumuzu hissetmemize rağmen gerçeklere sırt çevirerek geride bıraktıklarımızın küllerini anımsatıyor.

Çokça acımasız bir gerçek daha vardır ki o da bulunamayan açıklamaların yanında bize yardım eli uzattığını düşünenlerin teselli diye adlandırdığı kalıplaşmış iki sözden ibaret olan 'kader işte, boşver ' sözcükleridir. Acıyan bakışlar yardım eli uzatmazken ,kendilerinin bile içten içe güldüğü sözcük dizesine ya teselli derler ya da kazanılan piyangoyu betimliyormuşçasına büyük bir coşku ile şans derler utanmadan.

Sonra gerçek olabileceğine dahi inanamazsın olayın tıpkı karşına çıkan eski bir hikayenin tanıdıklığını görmezden gelmek isteyecek kadar yabancı bir geçmiş gibi...Yalnızca gerçek olamayacak kadar güzel bir acıyla gelişini kucaklamış olmanı kabullenemezsin aslında .Zihnin kabullense bile kalbin reddeder kaderine yazılmış o laneti . Unutmak için her geçen gün daha da tüm benliğini feda etmeye hazır durumda bekler.

Başarıya da ulaşır belki dimağımız bu haklı direnişinde ama vaz geçmeden inkarını sunarak isyanını başlatan, zelzelesini gövdemizde hissettiren her zaman kalp olur. Sevgisini de hüznünü de öfkesini de sızısını göz yaşlarına akıtan derinliğindeki dört göz odacıkta yaşatır. Bize de hep çatışmalarının hiç son bulmayacağı iki uzuv arasında kalmak düşüyor maalesef ki ,sıkıştığımız yerde karar vermek o kadar güçtür ki cehenneme çevirir dakikaları ,saatleri veya koskoca bir ömrü. Bu uğultulu haykırışlara sahip hırçın savaşa göz yumar, en ön sırada sakince izleyip sonucunu beklemekle yetiniriz .

Yıldız Işığının GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin