% 25

190 23 3
                                    

Sinirle ayağa kalktığımda yanımda oturan Bang Chan kolumdan tutarak konuştu.

"Hyunjin birazdan geleceğini söyl-"

"Sikerler gelecekmişmiş sevgilimi kaptırmaya niyetim yok benim." Kolumu sertçe çekerek kalabalığın arasından sıyrılarak geçtim.

"Neden peşimden geliyosun Chan?"

"Bu kadar sinirlendiğine göre bir şey olmuş olmalı. Sessizce yanında duruyorum işte."

Onu takmayarak adımlarımı hızlandırdım. Ne kadar hızlı olursam o kadar iyi. Okulun çatısına giden merdivenlerden çıkarken kızın bağırışlarını duymaya başlamıştım.

"Hyunjin ne buluyorsun o erkekte?! Aptal olmayı bırak zorbalık yaptığın birisiyle çıkamazsın!"

Tırnaklarımı farkında olmadan derime geçirmiştim. Herkes böyle mi düşünüyordu?

"O acınası pislikte ne var bu kadar! Hyunjin-ah onu sevmediğini biliyorum biz birbirimiz için yaratıldık. Annen de farkındaydı."

Annesi?

Sikeyim Hyunjin'in annesinden nasıl bahsetmeye kalkar.

Kendini tutamamıştım, kapıyı var gücümle ittirerek yanlarına adımladım. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu.

"Ah küçük sürtüğümüz de gelmiş bakıyorum."

Hyunjin bir şey söyle neden olduğun yerde duruyorsun yalvarırım bir şey söyle yoksa o kız elimde kalacak.

"Her şeyi duydun mu yoksa? Tüh ne yapsak ki Hyunjin de hiç engel olmadı bunları söylerken.. Hyunjin-ah, annen küçükken de birbirimiz için yaratıldığımızın farkındaydı eğer bu sürtüğü terk edip bana gelirsen atlamaktan vazgeçebilirim~"

"Sen cidden! Canına mı susadı-"

"Kang Yuna! Yeter artık bıktım şu saçmalıklarından. Sen kimsin de annem hakkında konuşuyorsun kendine gel. Felix'e sürtük demeden önce aynaya bak çünkü ben senin yerine sana bakarken utanıyorum. Ha bir de... buradan atlasan inan umrumda bile olmaz. Bir daha kimin hakkında konuştuğunu tekrar düşün."

Kang Yuna afallamış olmalı ki geri geri adımlamıştı. Aşağıda ki kalabalığa bakarken müdürün sesiyle irkildim.

"KANG YUNA APTAL MISIN? HEMEN AŞAĞIYA İN AİLENİ ÇAĞIRDIM."

Yuna gözlerini kocaman açarak mızmızlanmaya başladı.

"Şu bitmek bilmez salaklıklarına tahammülüm kalmadı artık. Bir an önce seni okuldan atacağım. Okulumuzun öğrencisine nasıl sürtük dersin seni orospu kılıklı."

"Hocam ne diyorsunuz!?"

Müdür, Kang Yuna'nın saçlarından çekerek merdivenlerde süründürmeye başlamıştı. Bunu her ne kadar ben yapmak istesem de birileri yaptığı için memnundum.

"Felix iyi misin sen? Orada kalmanı söylemiştim."

Hyunjin sıkı sıkı sarılırken aşağıdakiler garip sesler çıkartmaya başlamıştı.

"Hey gidin de aşkınızı başka yerde yaşayın!"

"Sanırım şuraya kusucam. Çok kıskandım ben de sevgili istiyorum."

"Yuna'nın halini görmeliydiniz! Keşke yukarıda olup ona tokat atabilseydim."

Konuşmalara kulak vermeden Hyunjin'in dudaklarına kapandım. Bunu yapmayı o kadar çok istiyordum ki biz daha öpüşemeden ayrılsaydık o kızı gerçekten de yaşatmazdım.

Dudaklarımız ayrıldığında başımı başına yasladım. Elim yanağını okşarken fısıldadım.

"Gerçekten o kızın dediklerini yapsaydın benden çok çekeceğin vardı Hwang Hyunjin."

"Böyle bir şey asla olmayacak biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum."

...

Yapılan etkinlik az önceki karmaşa yüzünden yarım kalmıştı. Yuna ise dağınık saçları ve ağlamaktan kıpkırmızı olan gözleriyle okuldan ayrılmıştı.

Açıkçası müdürün tarafımızı tutması ve küfür etmesi oldukça hoşuma gitmişti. Ondan böyle bir şeyi kim bekler ki?

Biz de kimseye görünmeden okuldan kaçmış, piknik alanlarında çimlerde uzanıyorduk.

Hyunjin kafasını bacağıma yaslamış ben de elimle ona gölge yaparak güneşin yüzüne çarpmasını engelliyordum.

"Hyunjin"

"Efendim balım"

"Yarın bir yerlere mi gitsek canım evde çok sıkılıyo"

"Hmm üzgünüm ama yarın yurtdışına çıkmam gerek. Başka bir gün gezsek nasıl olur?"

Kafa salladım.

"Boş ver ya zaten yarın psikoloğumu görmem gerekiyordu unutmuşum."

Nedense içimde kötü bir his oluşmuştu. Hyunjin'in hemen yanına, çimlere sırtımı yaslayarak gökyüzünü seyretmeye başlamıştım.

Hyunjin huzursuz hissettiğimi anlamış gibi kıpırdanmaya başlamıştı.

"Sen de gelmek ister misin?"

"Ne? Seninle mi? Yurtdışına mı?"

Hyunjin gülümsemesine engel olamadı. O kadar içten bir şekilde gülmüştü ki yanlış bir şey söylediğimi falan düşündüm.

"O kadar tatlısın ki seni ısırmak istiyorum."

"Ya! Komik değil."

"Paris'i ne kadar çok görmek istediğini biliyorum... Eğer gelmek istemiyorsan sorun değil."

Kafamı yerden hızla kaldırarak Hyunjin'e baktım. "Paris'e mi gidiyordun?! Y-yani sorun olmazsa gelmek isterim tabii."

"Aşıklar şehrine sevgilimle gitmeyeceksem kiminle gitmeliyim? Gezmeye çok vaktimizin kalmasını istiyorsak gece yarısı yola çıkmalıyız şimdi eve gidip dinlenmelisin."

Hyunjin'in burnuna buse kondurarak ayağa kalktım. Kesinlikle bu yıl benim yılım olmalı! Küçüklüğümden beri Fransa'ya çok ilgim olmuştur ve şimdi aşıklar şehrine sevgilimle gitmek... Ah kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyorum.

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Château Lafite || HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin