otuz bir

510 85 26
                                    



"evet çocuklar şimdi odaları kararlaştıralım,"

otele ilk girdiğimizde herkes heyecanlı heyecanlı birbirleri ile konuşmaya başlamıştı. etrafı incelemiştik, büyük kafeteryadan kahve alanları bile görmüştüm. hatta jeongin birkaç çeşit enerji içeceği denemişti de chan engel olmuştu ona. —sanırım çeşit sayısını biraz abartmıştı.

jake ise büyümüş gözleri ile etrafı izlerken sunghoon uyumak istediğini söylüyordu. hocanın sesi ile herkes lobiye doluşmuştu.

"istemediğiniz kişilerle birkaç gün boyunca kalmaya zorlayamam sizi.. bu yüzden herkes kendi arasında kiminle kalmak istiyorsa konuşsun 10 dakika içinde burada yeniden buluşup bana söylesin." hocanın bu durumdan pek hoşnut olmadığı belliydi.

jake'in gerildiğini bildiğimden destek amaçlı kolumu omzuna attım. normalde ben kendimi —büyük olduğum için midir bilinmez, öne atar ve o ikisinin kalmasını söylerdim. elbette onlarla güzel bir gece geçirmek isterdim ama birinin kendini feda etmesi gerekiyorsa bu görevi devralırdım. tabii sunghoon izin vermez, kendince yöntemler arardı. jake ise kendini sürekli ortaya atıyor gibi olduğunu söyleyerek sunghoon'la benim kalmam gerektiğini söylerdi. ama onun tek kalması veya bizden başka biriyle kalmasını mantıklı bulmuyordum. bunların yaşanacağını bildiğimden bir umut hocaya üç kişilik oda var mı diye sormak için yanlarından ayrıldım.

"hocam?" sesimi duyan hoca elindeki kağıttan kafasını kaldırıp bana baktı. "ben şey diyecektim—"

"üç kişilik oda var mı diye soracaksın." dediği şeyle şaşkınlıkla gözlerim büyürken anlamış olması oldukça garipti. hocanın yüzündeki gülümseme bir şeyi ima ediyor gibiydi. "üçünüz, ah," devam edemeyecek gibi olduğunda ne yapacağımı şaşırmıştım. "arkadaş mısınız ötesi misiniz bilmiyorum. bu durumun doğruluğu yanlışlığı kişiden kişiye göre değişir. senin için üç kişilik oda var mı diye sorayım." o elini omzuma destekleyici bir tavırla yaslayıp uzaklaşırken ne yapsam bilmiyordum. tavrı oldukla hoştu, bizi azarlamıyordu çabalaması güzel hissettirmişti.

"128." yanıma yaklaşırken gülümsedi. "hocam.. ben teşekkür ederim. belki anlayamazsınız ama yaptığınız benim için çok anlamlı."

"rica ederim heeseung. bir öğretmen olarak öğrencilerimi mutlu etmek en büyük amaçlarımdan biri." gülümseyerek onun yanından ayrıldım. fakat lobiye gittiğimde beklemediğim bir manzara karşılamıştı beni. jake kafasını kaldırmış, işaret parmağını sunghoon'a sallarken onu azarlıyordu. sunghoon da ondan bir hayli kısa olan bu çocuğa karşı tek kelime edemiyordu.

"ben başkasıyla kalırım diyorum."

"buna gerek yok jake, ben giderim."

"ikinizin de gitmesine gerek yok—" jake anında sözümü kesti. "hayır heeseung sen fedakarlık yapıp ikimizin kalmasını sağlayamazsın." gülerek kafamı iki yana salladım. "aslında.. üçümüzün beraber kalacağını söyleyecektim." ikisinin de gözleri parlamıştı. "nasıl? oda var mıymış ki?" sunghoon'un sorusunu kafamı sallayarak onayladım. jake bu sırada sevinçten yerinde zıplamakla meşguldü. onun sevimli hareketlerine gülerken yanımıza gelen arkadaşlarımızı fark etmemiştim bile.

"nasıl kalmaya karar verdiniz? sunghoon en son bunu dert etmekten acaba üçümüz geziye katılmasak mı diyordu." jay'in dediğiyle sunghoon jay'e dirsek attığında ben yalnızca tebessüm etmiştim. "hocayla konuştum, üç kişilik oda varmış." sunoo ellerini çırptı. "en sevindiğim şey bu oldu şu an. iyi ki hep beraber gelmişiz." jungwon kaşlarını çattı. "az önce keşke yalnızca sevgilimle gelseydim diyordum." jake büyümüş gözleriyle ona baktı. "öyle mi kim sunoo?"

"yang jungwon! her şeyi kıçınla anlamayı bırak. sevgilimle baş başa vakit geçirmek için güzel bir tatil fırsatı olabilirdi dedim." jungwon sadece omuz silkti. "en azından aynı odada kalabileceğiz. şimdi sabaha kadar dedikodu anlatır bana sunoo." niki'nin dediğiyle sunoo'nun gözleri parlamıştı. "anlatırım dimi aşkım?" niki kafasını salladığında sunoo uzanıp elini tuttu. "hadi gidin dinlenin oğlum, akşam etkinlik varmış." jay'in dediği ile sunghoon'un gözleri büyüdü. "ilk günden mi?" sunoo kaşlarını çattı. "sanki 1 ay kalacağız, ilk günden mi diyor." o gözlerini devirirken sunghoon sunoo'ya kötü kötü bakmakla meşguldü. "ya sen benden niye nefret ediyorsun?"

"bilmiyorum, zaten en başından beri ben heeseung'la jake'i yakıştırıyordum. jungwon seni savununca sinirleniyordum, o yüzden olabilir." herkes kahkahaya boğulurken sunghoon sakin kalmaya çalışıyor gibi. "tanrım sen bana yardım et." diye mırıldandığına şahit olunca daha da büyümüştü kahkaham.

"aklıma geldi birden," jay'in konuşmasıyla herkes ona odaklanmıştı. "bir keresinde niki üçlü yapsalar çok komik olmaz mıydı demişti de bunlar görüldü atmıştı. o gün geleceği görmüş bu çocuk." jay niki'nin sırtına vurarak kolunu omzuna sardığında aklıma gelen gün ile gülümsemiştim. "başta on saat algılamaya çalıştım. sonra bir on saatimi de gülmekle geçirdim. imkansız gibiydi o zamanlar. bir de sunghoon'la arkadaş olmamıza rağmen düşman gibiydik." sunghoon'un yüzünde hafif bir tebessüm vardı. "ben de asla tahmin edemezdim.. ikinizi de çekici buluyordum ama aşık olmak sanki imkansızdı."

"tamam hadi duygulandırmayın, gidin uyuyun biraz. akşam görüşürüz."

jungwon'un dediği ile vedalaşıp asansöre ilerlemiştik. üçümüzün de yüzünde garip bir gülümseme vardı. imkansız olduğunu düşündüğümüz şeyleri yaşıyorduk. asla gerçekleşmez dediğimiz şeyler sanki bize inat bugün karşımızdaydı.

odaya girdiğimizde jake koşarak yatağa atmıştı kendini. yuvarlanıp dirseklerini yatağa yerleştirdiğinde elini yanağına yasladı. aslında bir yatak çift ve diğer yatak tekti. "buna da bir çözüm bulmamız lazım." sunghoon'u dinlemeden yatağın başına geçtiğimde şaşkınca bakmaya başladı bana. "hadi, itmeme yardımcı ol." biraz büyümüştü gözleri ama mantıklı bulmuş olacak ki yanıma geldi. yatağı itip diğer yatakla birleştirdik. "bence böyle uyumamız sorun olmaz." diye mırıldandım jake'in yanına uzanırken. o gülümseyerek bizi izliyordu. sunghoon da bir diğer tarafa geçtiğinde jake uzanıp ikimizin de elini tuttu.

ilk defa bu kadar yakınlaştığımızı söyleyebilirdim. yani yan yana oturmuştuk elbette, el ele tutuşmuştuk ve ağladığı gün jake'i dizlerime oturtmuştum. ama şimdi üçümüz de kafamızı aynı yastığa yaslamış, saçlarımız birbirine karışmış ve bedenlerimiz dip dibeyken mutluydum.

üstelik, bundan daha fazlasını istediğimi de fark etmiştim.

—-

burda jeongin'in 25 enerji icecegi denedigi  yayina gonderme yaptim🖐🏼

instagram lluviesk stardust icin birkac video atmayi dusunuyorummm

nasilsiniz hayat nasil gidiyor😔 biraz da hal hatir soralim canim

yildiza basip yorum yapmayi unutmayin💓

gorusurzz

stardust, heejakehoon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin