kırk, final

482 64 53
                                    




one direction - night changes🤍

"artık açabilir miyim?"

"hayır!" bağırdığımda güldü sunoo. niki beklediğimizden erken getirdiği için yaklaşık on dakikadır elleri sunoo'nun yüzünde ayakta dikiliyorlardı.

"ne yapacağınızı biliyorum zaten," diye mırıldandı. "bebeğim sus ve haberin yokmuş gibi davran." diyerek sunoo'nun yanağını öptü niki.

"büyük bir sorunumuz var." jungwon koşarak mutfaktan geldi bahçeye. "ne olur abartıyor ol," diye mırıldandı heeseung. "sunghoon..pastayı..düşürdü.." koşarak mutfağa girdiğimde sunghoon'u yerdeki pastaki toplamaya çalışırken jay'i ise ağlarken bulmayı beklemiyordum. "ne oldu burada?" dedim, birazdan ben de ağlayacaktım. "jay yere su dökmüş, onu silmek için bez almaya gitmiş. ben de görmedim pastayla düştüm." bu açıklamadan sonra çığlık atıp yere çöktüm. "hepsi bir günde başımıza gelmek zorunda mıydı cidden?" heeseung sırtımı sıvazladı. "kusura bakmayın ama yere nasıl su dökebilir?" sunghoon jay'i suçlamaya devam etti. "seninle kavga etmeyeceğim.. zeki bir insan olduğum için bu olasılıklara ihtimal verip bir pasta daha almıştım." ayağa kalkıp jay'i omuzlarından tuttum ve alnını öptüm. "sen çok kutsalsın."

"ıy, çekil."

dolaptan yeni pastayı alıp bahçeye çıktık. ben konfetiyi patlatmak için yakınlarına girdiğimde niki'ye işaret verdim ve ellerini çekti.

tabii ki işler beklediğim gibi ilerlememişti.

konfeti birkaç denememe rağmen patlamadı. sunghoon yanıma gelip bana yardımcı olduğunda patladı ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştık. bir yandan şarkı söylüyor bir yandan berbat olan planımızı göz ardı etmeye çalışıyorduk.

"sanırım planladığınız gibi gitmedi.. ama sorun değil. hepinize teşekkür ederim," diye mırıldandı sunoo gülümserken. "yani hem çok erken geldin, hem pasta skandalı.. yine de iyi ilerledik bence." jungwon'un dediği ile kafamı salladım.

"fotoğraf çekilelim hadi," kamerayı ayarlayıp bir sürü fotoğraf çektik.
sonrasında herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı. sunoo niki ile yan yana -resmen niki'nin kucağındaydı- jungwon jay ile hamakta ve biz üçümüz yerde oturuyorduk. bir süre herkes kendi halinde takıldı.

"ee o zaman," diye ayağa kalktı niki. "planıma başlıyorum." biz ne olduğunu anlayamadan sunoo'yu kaldırıp havuza koşmaya başladı. sunoo çığlık ata ata niki'ye tutunmaya çalışsa da çoktan havuzu boylamıştı. hepimiz kahkaha atarken hedefin biz olduğumuzun farkında değildik. niki yavaşça jay'e yaklaşıp onu çekiştirdi. jay'se gülerek onu atmaya çalıştı havuza. en sonunda ikisi de girmiş oldu. sonra jay jungwon'u çekmeye çalıştı ve başarılı oldu. "hadi siz de gelin," dedi sunoo bizi kastederek. niki bizi itmek için havuzdan çıkıyordu ki sunghoon bir anda çekiştirdi beni. ne olduğunu anlayamadan heeseung'ın elini tuttuğumda üçümüz zincir şeklinde havuza girdik. kafamı sudan çıkarıp saçlarımı düzelttim ve kahkaha attım. yazın sıcağında iyi gelmişti.

"güreş yaparız bence," sunoo niki'yi boğmaya çalışırken konuştu. "evet evet hadi," jungwon el çırparak jay'in sırtına çıktı. "ben hakem olacağım, beni öldürmenize katlanamam." heeseung havuzun kenarını oturdu, ben de sunghoon'un sırtına çıktım.

sonra elbette hepimiz birbirimize saldırmıştık.

ilk düşen jungwon olduğunda kahkahamı tutamadım. ve beklemediğim anda sunoo itti beni. suyun içine girerken niki ile sevinç çığlıklarını duyabilmiştim. çıkıp heeseung'ın oynamasına izin verdim. sunghoon onun sırtına çıktığında biraz daha değişiklik yaptılar; niki jay'in sırtına çıktı. "jay hyung, boğulsan bile beni bırakma." niki'nin dediği ile hepimizi kahkaha sardı. "ölüyorken bile oyunu düşüneyim yani," dedi jay gülerken, kafasını iki yana salladı.

stardust, heejakehoon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin