kıskançlık

4 1 0
                                    

Çok geçmeden yağmur şiddetlenmişti. Rüzgarın soğukluğunu hissetmiyordum. Çevremdeki sesleri duymuyordum tek duyduğum ses kalp atışlarımdı. Saçlarımı uçuran rüzgar uğultusuyla biraz da olsa kendimde gelmiştim. Arabadan indiklerinde karşıma geçmiş etrafımı sarmışlardı. Kalbimden başka sesler daha duyuyordum. Kaldırımlara sesini bırakan sağanak yağışın sesini, gözlerim kararmaya başlayınca geriye doğru bir adım attım. Her adımımda onlar da bana doğru adım atıyordu. Ben yere gözlerimi dikmiş geriye doğru yürümeye devam ediyordum. Sırtımı soğuk duvara çarptığımda adımlarım durdu ve onlara baktım. Yolun sonuna gelmiştim.

Dayanamayıp dizlerimin üstüne düştüm. Yağmurun hışırtısıyla sokaklar sessizleşti, gizem dolu bir gece başlamak üzereydi. Yağmur damlaları şefkatle yüzümü okşarken gözlerim kapandı. Bu kadar acı olmasına rağmen kendimi zorlamıştım. Kolumda hissettiğim acı bir anda artmıştı. Gözlerimi açtığımda karşımda yeşil gözlerin sahibini gördüm. Yeşil gözler hayat veren orman yerine zehir ister gibiydi. Demir'in kolumu sıkıca tutmasıyla ağzımdan ufak bir inilti çıktı. Yaramın üstünden tutmuştu.

" Bırak. " dedim kısık bir ses tonuyla.

Demir zehrini bana akıtmak istercesine bana bakıyordu. Kolumu bırakmadı. Gözlerim diğerlerine kaydı.
Hakan, Ebru ve Berfu yanımıza gelmişlerdi. Yalvaran gözlerle onlara baktım.

" Canımı acıtıyorsun bırak! "

Demir, kolumu bırakmaya niyetli gözükmüyordu. Birden Hakan Demir'in yanına geldi. Elini omzuna atıp sıktı.

" Kızı bırak Demir. "

Sesinde uyarı vardı. Demir gözlerini Hakan'a dikti. Demir'in yeşil gözleri şimdi Hakan'ın mavi gözleriyle karışıyordu.

Orman ve denizin savaşı...

Demir elini gevşetti. Kolumu bırakmıştı. Ebru ve Berfu yanıma gelerek beni kaldırdılar.

" İyi misin Lavin? Neden kaçtın bizden? "

Ebru'nun gözlerine baktıktan sonra sustum. Demir ve Hakan dışarıda bir şeyler konuşuyorlardı.
Ebru kolumdaki yaraya bakıyordu.

" Eve geri gitmemiz gerek. Pansuman yapmalıyım. "

Berfu diğerlerine seslendi.

" Hadi! Gitmemiz gerek. "

Hakan ve Demir Berfu'ya bakıp bize doğru geldiler. Acaba ne konuşmuşlardı. Canım hala çok yanıyordu. Sanırım tekrardan bayılacak gibiydim.

Hayatımda ilk defa birisi beni korumuş muydu?

Onlara güvenmeli miydim bilmiyorum. Bir yanım güvenmek istiyordu aslında. Yere düştüğümden dolayı dizlerim ıslanmıştı. Berfu ile ebru beni kaldırıp yürütmeye çalıştılar. Dizlerim acıyordu yürüyemiyordum. En sonda Hakan yanıma geldi ve kucağına aldı. Şaşkınlığımı gizlemeden Hakan'a bakıyordum. Demir hâlâ aynı yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Hakan beni arabaya kadar taşıdıkdan sonra arabaya bindirdi. Kendiside koltuğa geçtikten sonra demirde yanına bindi ve arabayı çalıştırdı. Berfu yanımda saçlarımı okşuyordu. "Bizden korkmana gerek yok." Dedi sakince, derin bir nefes verdim "sizden korkmuyorum!" Dedim sesimi yükselterek. Ebru da berfunun yanındaydı bana bakarak "diğerlerini bilmem ama senin sesin çok çıkıyor" dedi artık sabrı kalmamıştı. "Benden ne istiyorsunuz sizi tanımıyorum bile!" Diye bağırmaya devam ettim.

Demir uzun süreden sonra konuştu,
"Kızı ben bırakırım" dedi aynı sakinlikle Hakan kaşlarını çatarak "Bizimle kalacak" diyerek arabayı biraz daha hızlı sürdü. "Bana karşı mı geliyorsun?" Dedi Demir. "Niye sen kimsin ki?" Dedi Hakan sesini yükselterek. Berfu, "Sakin olun tartışmayı bırakın. Hakan sende yavaş sür!" Diyerek ikisini susturdu. Bende sessizce söylendiğimde arabadaki herkes bana baktı. Hakan arkasını dönerek "Bizde kalacaksın. " dedi.

Adaletin BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin