Üzerime eğilip tekrar dudaklarıma yapıştı. Diliyle ağzımın içini talan ediyordu. Dili her dilime değişinde nefesim kesiliyor, ihtiyacım olan o nefesi dudaklarının arasından alıyordum. Kalp atışlarıma diyecek bir sözüm dahi yoktu. Çünkü her zaman old...
Kitap hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen. Sizin düşünceleriniz benim için çok önemli.
Paragraf arası yorum ve oylarınızı merakla bekliyor olacağım.
Ayrıca şunu belirtmekten hiç sıkılmayacağım ve şunu sizinde bilmenizi isterim ki yazdığınız yorumların hepsini dikkate alıyor ve merakla hepsini okuyorum.
Profilimi takip etmek isteyenler için hemen aşağıya bırakıyorum. fatmaasana14
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4.Bölüm "MECBURİYETTEN DOĞAN İLK KABULLENİŞ"
Keyifli okumalar...
Mecburiyet. On tane harften oluşan bir kelime bir insanın özgürlüğünden, hayatının her bir noktasına dair her şeyini değiştirebilir miydi?
Değiştirirdi...
Bir şeye mecbur edilmek insanın her şeyini değiştirebiliyordu. Benim avuçlarımın içinde bir özgürlüğüm kalmıştı, o da elimden alınmıştı. Çok değilsadece günler öncesine kadar avuçlarımın arasında olan özgürlüğüm hayatıma giren kapkaranlık bir adam tarafından söke söke alınmıştı elimden.
Artık neye inanacağımı bile bilmiyordum. Bu bir yıl içinde Allah'ın her günü dünyam başıma yıkılıyordu. Yirmi iki yıllık hayatım boyunca tatmadığım acıları tatmıştım.
Benim beyaz atlı prensim, ilk aşkım, gözümde dünyanın en iyi olan adamı olan babam bana ihanet etmişti. Sadece bana değil anneme de ihanet etmişti. Annem yaşam savaşı verirken sürekli babama beni emanet edip duruyordu. Babamın da anneme verdiği cevap sürekli şu oluyordu. 'O benim canım. Benim canımdan öte o. Senden sonra tutunacak tek dalım. Onu canım pahasına koruyacağım. Sarı Papatyam'ın ne boynunun bükülmesine izin veririm ne de gözünden tek bir damla yaşın akmasına. Onu sonsuza dek koruyacağım."
Belki de annem olacakların farkındaydı. Ya da o da babamın bir katil olduğunu ve peşinde nasıl belaların olduğunu biliyordu belki de.
Düşünmekten delirme raddesine geliyordum artık. Su yaşıma dek beni prensesler gibi büyüten babamın, neden beni böylesine değersiz bir eşyaymışım gibi bedel olarak ortaya attığıydı.
Merak edipte bir cevap bulamadığım şeylerden bir kaç tanesi de şuydu:
Annemin yokluğuna dayanamadığı için mi intihar etmişti?
Yoksa Karan'ın dediği gibi düşmanlarının korkusundan mı intihar etmişti?
Peki canından öte sevdiği kızını neden bedel olarak ortaya atmıştı?
