| Gözler beni arar,
Kalbin onu düşünür.
Tercih yap sonra,
Üç kalp birden ölür. |~
Aradan biraz zaman geçti, Reika'yı gördüm. Takımla oturmuş sohbet ediyordu. Başka bir zaman olsa beni bu kadar kolay yok saymasına kızardım ama gerçekten umrumda değildi. Gerçi o yine yanıma gelmiş ve istediğim bir şey olup olmadığını sormuştu ama terslemiştim. Yaptığım kabalıktı ama nezaket hayat kurtarmıyordu. Biraz akışına bırakmaktan kimseye zarar gelmez.
Gözlerimi onlardan çektiğim için bana doğru gelen sarı kafayı fark etmem biraz zaman almıştı. Gözlerim istemsizce kısıldı, kalbim hızlandı, avuç içimin terlediğini hissettim.
Benim üzerimde bu kadar etkili olmasından nefret ediyorum.
"Naber?" Tamam, bu hiç onluk bir şey değil. Yani birinin yanına gelip hal hatır sormak falan. Umutlanma Erika, arkadaşısın sen onun.
"İyi. Ne oldu?" Sesim istediğimden daha soğuk ve sertti ama şu an ki ruh halimle davranışlarımı kontrol etmek zordu. Sıkkın bir şekilde Reika'ların olduğu masaya baktı. Shou'nun sesi buradan bile net şekilde duyulurken yüzümü buruşturdum. Yanındayken bu kadar göze batmıyordu.
"Çok konuşuyorlar. Sen beni darlamazsın diye düşündüm." Mavi gözleri yavaşça bana döndü. "Hem anlaşılan senin de pek keyfin yok bugün."
"Öyle." Diye mırıldandım alçak bir sesle. "Hiç biriyle uğraşacak enerjim yok şu sıralar."
Gözleri bana genelde kimseye bakmadığı bir ilgiyle bakıyordu. "Ouzou mu?" Onun olduğu tarafa bakmadan sordu. Başımı salladım. Kelimeleri ağzımdan çıkaracak gücü hissedemedim kendimde.
"Seni seviyor." Sanki havadan sudan bir şeyden bahsedermiş gibi umursamaz bir tavırla elimde tuttuğum kadehi alıp kafasına dikti. Tanrım, kalpten gideceğim galiba.
Tabi içimde fırtınalar kopsada dışarıdan son derece vurdum duymaz görünüyordum. Ona karşı olağan dışı bir tepki verirsem kesinlikle fark ederdi. Dışarıdan dikkatsiz biri gibi gözüksede arkadaşlarının nefes alış-verişindeki değişikliği bile hissederdi.
Belki tepkimi Ouzou'ya yorardı ama risk almaya değer mi? Tabi ki hayır.
"Biliyorum." Bir an duraksadım. "Ama ben onu sevmiyorum." Garsondan bir şişe ve bardak isterken bir saniyeliğine bana baktı.
"Başka biri olduğunu söylemişsin?" Ouzou anlatmıştı demek. Bu çocukların birinden hoşlandığımı düşünmediği anlamına geliyordu. "Söyledim."
"Tanıdığım biri mi?"
"Sayılımaz." Kendini tanımazsın sonuçta?
Bakışlarını önündeki bardağa dikip düşünceli bir şekilde mırıldandı. "Yani ya diğer sınıflardan ya da bizim dışımızda ki arkadaşlarından biri."
Cevap vermedim. Ona yalan söylemek istemedim. Ama o bana kendinden beklenmeyecek bir şekile gülümsedi. "Madem öyle hadi biraz kafanı dağıtalım."
Hızlıca elimi tutup kimsenin olmadığı arka bahçeye doğru koşmaya başladı. Eteğim ve topuklularım yüzünden rahat hareket edemesem de gülerek ona ayak uydurmaya çalıştım. Müzik sesi gelmeyecek kadar uzaklaştığımızda cebinden telefonunu çıkarıp bir şarkı açtı.
Zarifçe referans yaptı ve elini bana uzattı. "Bana bu dansı lütfeder misiniz bayan ateş parçası?"
Gülerek oyununa eşlik ettim. "Memnuniyetle bay okyanus damlası." Su ateşi söndürürdü ama ateş su olmadan var da olamazdı. Yaptığım kelime oyunu içimi burktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|FERNWEH|
FanfictionOuzou, hiç duymadığı kokuyu özlüyordu. "Çünkü hiç bir şey bilinmezi beklemek kadar iyi hissettiremezdi." ~HGOİ Fernweh: Uzaklara özlem duymak, hiç bilinmeyen, gidilmemiş, görülmemiş yerlere duyulan hasret. Ginga E Kickoff Fanfic' Ouzou&Erika