♤Vier♤

134 11 0
                                    

|And no one around me knows;
Who I am, what I'm on?
Who I've hurt and where they've gone?
I know that I've done some wrong,
But I'm tryna make it right.
To the one I love, paint me wrong;
Give me a light now.
You know that I love you,
But I'm still learnin' to love myself|

~

Bir insanın hayatını çalmanın en kolay yolu, onun hayatı olmaktır. Eğer onun yaşamının merkezinde olursan her şeyi istediğin gibi yönetebilirsin. İstersen yok eder, istersen cennet bahçesine çevirirsin. Nihayetinde hepsi senin kararın olur.

Bu aynı zamanda büyük bir sorumluluk olur, bir insanın ömrü -çevresindekilerle beraber- senin olur. Onun kaderi senin ellerindedir, berbat da edebilirsin, benzersizde. Ancak onun başına gelen her şey senin suçun olur, bedelini sen ödemezsin ama vicdanın seni daha beter eder.

Ne diyecektim? Ne yapabilirdim?

Hayır, diyip reddetmem çok kırıcı olmaz mıydı?

Eğer susarsan ileride daha çok kırılacak.

Şu an kırılması ileride çekeceği acıları engellemeye değer miydi peki?

"Şu Kaira biraz daha çenesini açmaya devam ederse sonu elimden olacak."

Kafam orda değildi. Bambaşka şeyleri sorguluyodum ama dilim beynimden bağımsız hareket etti.

"Belki sen üstüne gittiğin için cevap veriyordur?"

Tek kaşını kaldırıp sorgularcasına bana baktı. Bi tık pot kırmıştım galiba. Aslında neyden bahsettiğini bile tam olarak bilmiyordum.

"Erika, iyi misin sen? Kimden bahsettiğimizi anladın değil mi?"

Kızların hepside gözlerini dikmiş bana bakarken kurt sofrasına düşmüş kuzu gibi hissediyordum. Yine de fazla büyütmemek için geçiştirdim. "Pardon, başka bir şey düşünüyordum."

Ayuda önümdeki kahve bardağını çekip bir yudum alırken bana yandan bir bakış attı.

"Bu aralar bir şey var sende."

Amera onu onaylarcasına başını salladı. "Son bir kaç gündür tuhafsın, Sachiko-sensei'nin sınavlarından daha büyük bir sorunun varmış gibi hissediyorum."

Hayır, sadece en yakın arkadaşlarımdan biri benden hoşlanıyorve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Reika her zamanki ılımlı ve şevkatli tavrıyla elimi tuttu. "Eğer bir sorun varsa birlikte çözebiliriz, çözemesek bile konuşmak iyi gelir."

İyi gelirdi, eğer sadece benim meselem olsaydı. Eğer. Sadece eğer.

Soina destek çıkarcasına omzuma vurdu. "Eğer dövülecek insan varsa daima burdayız, biliyorsun. Biz boşuna arkadaşın değiliz ya." Diyerek güldü ve göz kırptı. Gerildiğimi anlamıştı ve hep yaptığı gibi beni kurtarmıştı. Bu rahat tavrı daima beni imrendirmiştir. Arkadaşım olduğu için cidden şanslıydım.

Bu kızları seviyordum. Her kararımda arkamda duracaklarını biliyordum ve bende onların arkasında dururdum ama...

Yine de söylemedim.

Belirli bir sebebi yoktu. Sadece bu anlattıkları Ouzou'nun özeliydi ve ben bunu paylaşmak istememiştim. Yanlış hissettirmişti. Belki öyleydi, belki değildi? Kim bilir. Ama ben daima hislerime göre hareket ederdim ve bazen beni zorlasada hiç bu kararımdan pişman olmamıştım.

Ani gelen ürperti hissiyle ellerimi kollarımda gezdirdim. Tokyo'nun havası sahiden tuhaftı. Daha bir kaç saat önce günlük güneşlik olan havanın şimdi bu denli soğuk olması olacak şey değildi. Ve nedense bu yağmurun geleceğini benim dışımda herkes tahmin etmiş gibi görünüyordu.

Bense bu soğukta eteğim ve tişörtümle donuyordum. Kızlardan isteyebilirdim fakat kendimden başka kimsenin kıyafetini giyememe gibi bir takıntım vardı. İstesemde giyemiyordum. Sonuç olarak bu günü üşütmeden atlatabilirsem ufak bi şükür adağı bağışlamam iyi olacaktı.

Kantinden çıkıp sınıfa girince bir kez daha hatırladığım gerçekle olmayan şansıma bela okudum. Malesef cam kenarında oturuyordum ve ısıtıcılar sınıfın diğer ucundaydı!

Normalde çok üşüyen bir insan değildim ve havasızlıktan dolayı sürekli açık olan cam beni rahatsız etmiyordu ama bugün bir istisnaydı. Hoca gelene kadar Ameratsu'nın sırasına geçtim (ısıtıcıların yanıydı) ve beni bir süre sıcak tutmasını umdum.

Şu an sadece yatağıma kıvrılıp uyumak istiyorum.

Telefondan gelen bildirim sesiyle bakışlarım oraya döndü.

CrimsonFruyaa: Dolabının yanına git

CrimsonFruyaa: Bir daha suratını o halde görmek istemiyorum

Emir verici üslübu kaşlarımı çatmama sebep olsada her zamanki hali diyerek görmezden geldim ve merakıma yenik düşüp sınıftan çıktım.

Dolabımda bulduğum kutunun içindeki pembe sweet ve siyah eşofman bir anda dudaklarımın kıvrılmasına sebep oldu. Aniden mesajını hatırlamamla sırf inat olsun diye suratımı nötrlemeye çalışsamda başarılı olamadım ama pekte umrumda değildi.

Sevilmek için özel bir çaba harcamazdım ama elbette düşünülmek, önemsenmek hoşuma gidiyordu. Herkesin giderdi.

Beni düşünenin başkası olmasını isterdim.

Üstümü değiştirip son anda derse yetişmemle zamanın nasıl geçtiğini kavrayamamıştım bile.

~

|"Ve çevremde ki kimse bilmiyor,
Kimim ben? Ne yapıyorum?
Kimleri incittim? Ve nereye gittiler?

Yanlış şeyler yaptığımı biliyorum,
Ama doğru olanı yapmaya çalışıyorum.

Sevdiğim beni yanlış mı anladı?
Bana bir yol göster.

Seni sevdiğimi biliyorsun,
Ama ben hala kendimi sevmeyi öğreniyorum."|

|FERNWEH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin