Ruhumun sana ihtiyacı var

25 6 82
                                    


Dizime dokunmasıyla irkildim. Dizimde ufak bir yarık oluşmuştu ama önemeli bir şey değildi.

Çekinerek "Yani çok önemli bir şey yoktu" dedim.

Dizimi sararak "Küçük yaralar çok küçük gözükür ama fazla can yakar, Ölüm çiçeği" dedi.

Asil'de bilmediğim bir şeyler vardı ama sanki beni kendine çekiyordu onu anlamak cidden zordu.

Dizimi sardıktan sonra tekrardan yanıma oturdu. Sonunda konuşarak "Yağız olayı için bir fikir var aklımda" dedi. Hızla atıldım "Ne fikri" dedim. Anlatmaya başladı "Ekin ile Bulut hocayı konuşurken duydum, bu akşam okulun bodrumunda buluşacaklarmış ve orda biz olacağız, Ölüm çiçeği" dedi

Ona dönerek "Adım Lavinia" dedim.

Bana bakmadan "Biliyorum ölüm çiçeği" dedi

Cidden sinir bozucuydu. "Bana Ölüm çiçeği demeyi kes Asil" dedim.

Ayağa kalkıp "Hadi ölüm çiçeği gidiyoruz" dedi.

Çantasını alarak hafifçe gitmeye hazırlandı. Hafifçe mırıldandım "Hay ölümüne de çiçeğine de" dedim. Beni duymuş gibi göz devirdi. Asil ile birlikte okula girdik dersin başlamasına 1-2 saat vardı. Asil kahve almak istediğini söylediği için o kantine ben sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde Toprak oturmuş ders çalışıyordu. Sabahın bu saatinde!

Toprağın yanına gidip "Çalışmak için biraz erken değil mi bay çalışkan" dedim gülerek. Kafasını kaldırıp beni görünce gülümsedi "Yok ya bu psikolaji konusunu hiç anlamıyorum kafam allak bullak oldu valla" dedi. Çantamı yere bırakıp yanına oturdum "O konuda baya iyiyim istersen seni çalıştırabilirim ama sakın sayısal çalıştır deme orda bende kalıyorum" dedim gülerek. Gülerek "Merak etme sayısalım çok iyi, şöyle yapalım sen beni çalıştır ben seni çalıştırayım ne dersin" dedi. Ona şaşkınlıkla bakarak "Mükemmel olur hocam" dedim.

Tam o sırada Asil içeri girdi. Bize çok soğuk bakıyordu. Elinde ki bir kahveyi benim sırama koydu. Ne oldu bu çocuğa 2 dakikada? Toprağa dönüp "Okul çıkışı haberleşiriz hocam" dedim ve kalkmadan numaramı bir kağıda yazdım. Kalkıp sırama geçtiğimde Asil bana hiç bakmamıştı bile. Onu görmezden gelerek sırama oturdum. Çantamdan kulaklığımı çıkardım hafifçe, heran gibi bir müziğe tıkladım ve kafamı sıraya yatırdım. Çalan şarkı  Olsun'du. Şarkı şöyle mırıldanıyordu.

"Artık ne masumuz

Nede yalandan yoksun

Bırak, olsun

Resimleri sen al

Mevsimler zaten benim"

Kulaklığımı çıkardım çünkü bu şarkı beni boğuyordu. Hiç beklemeden kahvemi alıp sınıftan çıktım. Bahçeye çıktığımda hava aydınlanmıştı. Bankların birine oturup düşünmeye başladım. Ben en yakın arkadaşımın arkasından iş çeviriyorum. Aynı zamanda bir sır saklıyordum. O sırada Ekin ile Bulut hoca spor salonuna doğru yürüyorlardı. Onları görünce çaktırmadan takip etmeye başladım. Spor salonuna girdiklerin  onları camdan dinledim.

Ekin şöyle diyordu "Dün akşam çok eğlenceliydi. Yağız öğrenmediği sürece devam hayatım" dedi.

Bulut hoca "Merak etme o salak hiç bir şey öğrenemez. Bu gecede bendesin sevgilim" dedi. 

Midem bulanıyordu bunlardan kafamı hafifçe kaldırıp baktığımda öpüşüyorlardı. Tam o sırada biri eliyle gözlerimi kapattı. Bu kokuyu tanıyordum. Tabi ki Asil'di. Gözlerimi açıp ona döndüm "Niye gözümü kapatıyorsun ya" dedim. Ağzımı kapatıp beni oradan uzaklaştırdı.

Ölüm çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin