Ölüm çiçeği

İlk öpücük

Toprağın bu  saate gelmesine şaşırmıştım.
"Lavinia biri daha öldü" dedi.
"Kim,K-kim öldü" dedim.
"Bulut, Bulut hoca ölmüş"
Ve yine bir şok yaşamıştım. Ekim'i Bulut hoca öldürdüğünü düşünürken şimdi Bulut hoca ölmüştü. Arkadan Asil bir elini belime koyarak kimin geldiğine baktı. Şaşırarak "Toprak? Bu saate ne işin var burada?" diye sordu. Asil'e dönüp "Asil Bulut hoca ö-ölmüş" dedim. Gözleri kocaman açıldı. İstemsizce "Yani arkadaşlar okulda bir k-katil var" dedim. Bunu söylerken en korkan tabi ki bendim. Asil belimdeki elini sakin ol dercesine okşadı. Asil Toprağa "Niye bunu gecenin bu saatinde Lavinia'ya ya söylüyorsun Toprak? Gidip yakın arkadaşlarına haber versene" dedi. Asil sadece benim ismimi insanlara yönelik hitap eder birlikteyken ona göre ben "ölüm çiçeği".  Toprağın telefonu çaldı "Kusura bakmayın gitmem lazım 1-2 saate görüşürüz" dedi ve gitti.

Toprak gittiği gibi Asil kapıyı kapattı. Ben salondaki koltuğa oturdum. Ellerim titremeye başlamıştı. Asil yanıma oturup ellerimi tutu "Bak anlıyorum kolay değil ama 1-2 saat içinde güzel bir yere gideceğiz en azından tatilden dönene kadar bunları bir kenara bırakalım olur mu?" diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım. Asil'e dönüp "Asil okulda bir k-katil var ve bu katil ya sen-"derken sözümü kesip "Lavinia sakin ol,sana bir şey olmasına izin vermem" dedi ve beklemediğim bir anda beni belimden tutup kendine çekti onun kolları altında korkmuş bir yavru kedi gibiydim.

Saat 3:23'tü. Asil elinde benim bavulum ve kendi bavulunu taşıyor bende sırt çantamı taşıyordum. Okulun önüne geldiğimizde çoğu kişi uykulu gözlerle gelmişti. Sonra arabanın yanında Toprağı gördüm ve yanına gitmeye karar verdim. Yanına geçip "Toprak sen kimin yaptığını gördün mü? veya seni biri gördü mü?" diye sordum. Kulağıma yaklaşıp "Hayır kimse görmedi kimse yoktu bizim sınıfın katında yerde kanlar gördüm bende izleri takip ettim ve sonucu biliyorsun zaten" dedi. Anladım der gibi başımı aşağı yukarı salladım. Toprağın yanından ayrılıp Asil'in yanına geri döndüm. Saat 3:57 olmuştu bize eşlik edecek olan Ela hoca bizi arabaya bindirdi. Ben en arkanın bir önüne oturdum o sırada Toprak yanıma gelip "Ooo birilerinin yanı boş sanırım hanımefendi" dedi ve oturacağı sırada koltuğa bir çanta geldi.Kafamı kaldırıp baktığımda Asil çantayı koltuğa koymuş Toprağa bakıyordu. Bir süre sonra "Hadi Toprağım anca gidersin çünkü burası dolu" dedi ve çantayı kaldırıp kendisi oturdu. Toprak bana gülümseyerek "Gezide yine konuşuruz Lavinia" dedi ve başka birinin yanına geçti.

Asil bana dönüp "Yine!Yine konuşuruz mu dedi o? Siz kaç kere konuştunuz acabada bu yine diyor?" dedi. Asil'e dönüp "Bir çarpıştığımızda var bir 2 kere orda" dedim hesaplar gibi "Yani bir 5-6 kere falan" dedim. Asil şaşkınlıkla "Yuh ben senle bu kadar konuşmuyorum. Bu dangalak seninle konuşmayacak" dedi sinirle. Şaşkınlıkla ona dönüp "Dangalak?¿ Gayet tatlı bir çocuk, sen beni mi kıskanıyorsun?" dedim. Yakalanmış gibi "Ben seni alakası yok" biraz düşündü ve "Bir saniye tatlı mı bu mu tatlı baklavalara üzülüyorum" dedi. Kahka patlatıp elimdeki yastığı kafasına geçirdim. Bana Side eye bakışı attığını bildiğim için ona bakmadım.

Kafamı cama yasladım kulağıma kulaklık taktım. Araba kalkalı daha 10 dakika olmadan uyuya kalmıştım.

Uyku, uyanan acıların en iyi ilacıdır.

Gözlerimi araladığımda kulağım yağmur damlaların sesiyle doldu. Cama baktığımda yavaş bir yağmur yağıyordu. Kendime biraz geldiğimde fark ettim ki kafam Asil'in omzundaydı. Onunda kafası benim kafama  dayalıydı. Üzerime baktığımda ince bir pike vardı üzerimdeki pikenin yarısını Asil'in üzerine örtüm. Kafamı hafifçe kaldırıp Asil'in yüzüne baktım ve aklıma bu cümle geldi; Uzanıp uyumak istiyorum gölgene ve sarınmak o kocaman gözlerinde uğuldayan rüzgârlarına. Ardından Asil'in omzunda gözlerimi tekrar yumdum.