Ben ölümün çiçeğiydim:)

33 7 118
                                    


Bu oydu. Kendi kendime mırıldandım "has siktir" dedim. Hoca "Bir şey mi dedin kızım?" dedi. Hızla "Yok hocam sınıf mükemmel. Şey ben Yağız'ın yanına geçebilir miyim" dedim. Hoca buyur edasıyle eli ile Yağız'ı gösterdi. Hızla Yağız'ın yanına oturdum.   O sırada onun tam önümde oturduğunu fark ettim. 

Hoca dersin bitmesine 10 dakika kala beni tahtaya çağırıp kendimi tanıtmamı istedi. "Ben Lavinia. Rusya'da doğdum fakat burada yaşıyorum. Bence bu kadar bilgi yeter" dedim. Tam o sırada arkadan bir kız şöyle dedi; " Rusmuş puh bizde yedik".  Kafamı yan yatırıp kıza baktım ve gülümsedim. "Ты уверен, идиот?" dedim. Gülerek Yağız'ın yanına geri oturdum. Yağız bana doğru "Ne dedin" dedi. Ona yaklaşıp "'Emin misin aptal' dedim ona" dedim. Yağız  elini ağzına kapatıp gülmemeye çalıştı. Şeyma bu gün okulu ekmişti. Sınıfa çıkıyorum diye Görkem eniştemle okulu ekmişti. 

O sırada üzerimde iki çift göz hissetim. Önümde adını bilmediğim çocuk bana iç çekerek bakıyordu. Yağız hafifçe koluma dokunup " Kaybettiğin bilekliğini buldun mu?" dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım tam o sırada telefonuma bir bildirim düştü.

Bilinmeyen Numara= Bilekliğini istiyorsan 19:00'da attığım konuma gel

Tam bu mesajın kimden geldiğini düşünecekken önümdeki gizemli çocuk elinde telefonla sırıtıyordu.  Bu çocuk nerden bulmuştu ya beni? Yanıma bir kız geldi. Kahve rengi saçları ile bana gülümsüyordu. " Merhaba hoş geldin, ben Sümmeye tanıştığıma çok memnun oldum Lavinia" dedi güler yüzü ile.  Çok tatlı bakıyordu. Sümmeye'nin elini sıkıp " Bende çok memnun oldum" dedim. Kız gülerek uzaklaştı.  O sırada siyah saçlı bir çocuğun bana baktığını gördüm. Gözlerimiz kesiştiğinde gözlerini kaçırdı. Mas mavi gözleri vardı.

Yağız canı sıkılmış bir ses tonuyla " Hadi gel kantine inelim" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Tam kantine inerken Yağız " Canım sen in ben seni kütüphanede bekliyorum " dedi. "Tamam ben alıp geliyorum" dedim.

Kantine indim 2 tane kahve aldım. Koridorda yürürken birine çarptım ve kahveden azıcık elime döküldü. Yandığım için "Ayy yandım" dedim.  Çarptığım kişi sınıfta gördüğüm mavi gözlü çocuktu. Hızlıca elimden kahveyi alıp kenara koydu. Elimi tutup nazikçe "Ya çok özür dilerim görmedim sizi" dedi. Hızlıca cevap verdim " Özür dilemenize gerek yok ben görmedim sizi hem bir şey olmadı merak etmeyin" dedim. İçi rahatlamadı tabi ki. Ne kadar istemesem de beni revire götürdü. Revirdeki hemşire elime buz tutup krem sürdü. Kremin emilmesi için elimi küçük bir şeyle sardılar. Çocuğun adını bile bilmediğim için adını sordum "Biz tanışamadık Lavinia ben" dedim elimi uzatarak. Elimi nazikçe kavradı " Toprak bende memnun oldum Lavinia" dedi. Hafifçe elini çekti.

Toprak ile sınıfa çıktığımızda Yağız telaşla bana koştu. Elimi görünce daha da korktu. "Eline ne oldu nerdesin sen ya?" dedi. Toprak anlatmaya başladı; "İşte bizde revirden geliyoruz ama eli iyi merak etme" dedi. Yağız derin bir nefes aldı ve bana kocaman sarıldı. Toprak'a teşekkür ederek sırama geçtim. O gün boş boş ders dinledim.

Çıkışta Şeyma'yı aradım. "Benim canım geri zekalı arkadaşım nerdesin?" dedim. Şeyma " Evdeyim ayol hadi gelin" dedi. Telefonu kapatıp yürümeye başladım. Yağız kütüpahane de kitap diziyordu.

Caddeden karşıya geçeceken tam önümde  bir motor durdu nerdeyse bana çarpıcaktı. Kaskı olduğu için yüzünü görmedim. "Ya sen salak mısın? Hayvan beni eziyordun" diyerek ona bağırdım. Kafasını bana döndürdü. Kaskın arkasından o keskin bakışlarını hissetim. Onu umursamadan hızlıca  önünden geçip yürüdüm. Onu arkamda bıraksam bile keskin bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Ölüm çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin