Kara Kedilerin Laneti
“En sessiz ölümler, ardlarında en gürültülü savaşları bırakırlar.”
icepeak, dead but pretty
Gölgeler Ormanına yalnızca akmayan gözyaşlarının anısına yağardı yağmur. Sonbaharın ilk günleriydi, tüyler ürperten soğuk meltem; yaprakları sararmış, büyük ağaçların gövdeleri arasından usul usul geziniyordu. Issız orman ölümün ürkütücü sessizliğine bürünmüştü. Yağan yağmurun toprağa, ağaç yapraklarinin birbirine çarpması dışında hiçbir ses işitilmiyordu. Vahşi kurtlar bile kayalıklardaki inlerine çekilmiş, kuşlar bugün gökyüzünü yalnız bırakmışlardı. Gökyüzüne doğru kıvrılarak yükselen gri bir duman vardı; bu duman, zamanın en güçlü cadısı Betty’nin tabutundan yükselerek gökyüzüne ulaşıyordu. Nemli toprağın üzerinde duran yaldızlı tabut, Betty’den geriye hiçbir şey bırakmamak adına cayır cayır yanıyordu.
Güzeller güzeli Betty.. bir sonbahar sabahı güneş henüz doğarken, en büyük oğlunun kolları arasında, yıllarca eşiyle birlikte uyuduğu eski yatağında can vermişti. En küçük oğlu hariç tüm oğullarının gözleri önünde vermişti son nefesini. Beklenen ve kabullenilmiş bir ölüm olmasına rağmen oğulların şaşkınlıklarını üzerlerinden atmaları yağmur yağıncaya kadar sürmüştü. En büyük oğul, annesinin ölü bedenini kucağına alıp ormanın derinliklerindeki ölüm bahçesine giderken diğerleri de omuzlarındaki tabut ile onu takip etmişlerdi. Bu sabah hikayelere konu olan kayıp köşkten önce Betty’nin ölü bedeni, ardından boş tabutu çıkmıştı. Ölüm bahçesinin tam ortasındaki büyük siyah taşın üzerine çırılçıplak yatırıldı Betty, ardından üzerine kutsal su döküldü. En büyük oğul annesinin vücuduna kutsal su dökerken diğerleri çiçek toplayıp tabutun içerisine yerleştirdiler. Hep bir ağızdan cadıların geleneksel ölüm ninnisini söylediler ve tabutuna yerleştirildi Betty, göğsünün üzerinde birleştirildi beyaz zambakları tutan elleri. Tabutun kapağı kapandığı anda etraflarında dört dönen kara kediler huzursuzca miyavlamaya başlamışlardı. Yağmur yağmaya devam ediyordu... En büyük oğul dışındaki dört oğul kaldırıp omuzlarına aldılar tabutu. En büyük oğul en önde, diğerleri ardında yürüdüler. Yıllar önce babalarının gömüldüğü yere kadar ormanda sessizlik içerisinde yürüdüler. Vardıklarında derin bir çukur kazdılar, tabutu içine yerleştirdiler. Fakat üzerine kapatmadan önce tabutun kapağını son kez açarak tüm çiçekleri ve annelerinin bedenini ateşe verdiler. Aynı Betty’nin istediği gibi bir cenaze töreni olmuştu...
Oğullar, yanan tabutun etrafına dizilmiş seyrediyorlardı. Hissettikleri hüzün, öfkelerinin önüne geçememişti. Ağlayamıyorlardı. Yüzlerindeki ifade bariz bir kabullenilmişlik, çaresizlikti. Zihinlerinde dönen milyonlarca düşünce yüzündendi öfkeleri.. kendi yaşamlarının zehir edilmiş olmasından ziyade, anne ve babalarının acılar içinde yaşayıp ölmeleri canlarını yakıyordu. İçten içe bir şeyleri değiştirmek istiyorlardı. Fakat doğduklarından beri bu ormandan çıkamamışlardı. Sanki hiç var olmamış gibi yaşamaları gerekmişti. Ormanın dışında onlar, kayıplardı; Kayıp Raxeria ailesi, saraydan kovulan prensin soyu.
Yeonjun üşüyen parmakları arasında tuttuğu kibrit kutusunu paltosunun cebine attı. Betty’nin en büyük oğlu.. Yeonjun Raxeria. Annesinin tabutunu kendisi ateşe vermişti. Boş gözlerle seyrediyordu sönmek üzere olan ateşi, ne hissetmesi gerektiğini bilemeden öylece duruyordu. Canına batan pek çok şey vardı. Fakat dik durmalı, çaresizliğini ve hüznünü kardeşlerine sezdirmemeliydi.
Yağmur çiselemeye devam ederken saçları ve omuzları ıslanmıştı. Sessizlik hükmünü sürdürüyordu. Başını kaldırıp kardeşlerine baktı; yanıbaşında duran Beomgyu dişlerini alt dudağına geçirmiş ağlamamak için direniyordu, Hyunjin’nin elleri ve dizleri titriyordu, Wooyoung dalıp gitmişti ve Changbin olduğu yerde huzursuzca kıpırdanıyordu. Titrek bir nefes aldı dudakları arasından, duman kokulu havayla doldu ciğerleri. Islanan omuzları çökmüştü. Bir şeyler çok ağırdı ve taşıyamıyordu. Gözleri Beomgyu’nun kucağındaki kara kediye kaydı, hangisi olduğunu düşünmeden edememişti. Diğer dört kara kedi Beomgyu’nun ayakları dibinde duruyorlardı. Onların da bir nevi yas tuttuğunu düşündü, artık konuşma ihtiyacı hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kara kedilerin laneti ; soojun.
Hayran KurguEn sessiz ölümler, ardlarında en gürültülü savaşları bırakırlar. ★ ; Cadı-İnsan melezi altı erkek kardeş, cadı annelerinin ölümünün ardından üzerlerinde bir büyünün olduğunu farkederler; büyünün kaynağını bulup büyüyü bozabilmek adına, bir zamanlar...