Gizem'in gidişinden sonra adada kızlarla daha da uzaklaşmıştık. Zaten yakın değildik, orası ayrı, ama daha farklı bir hâl almıştık. Ne kadar oyun alanına taşımama taraftarı olsam da, ister istemez taşınıyordu. Sanki kaybetmemi arzulayan gözler görüyordum. Bir de Nefise vardı tabii. Onunla herkesle olan soğukluğum yoktu, yakın da değildik. Buna yakınlık denemezdi bana göre. Her gün daha da tuhaf bir hâl alıyorduk kısacası. Bugün bir erkek elemesi olacaktı. Herkesin beklediği senaryonun gerçekleşmemesi için dua ediyordum ama içimdeki kötü his gitmek bilmiyordu.
Evet, dün gece Bozok gitmişti. Ben elenmiş olsaydım bu derece bir yıkım yaşamazdım belki. Sonuçta elenmiş olacaktım, bir şeyler bitmiş olacaktı. Ama burada devam ediyorken bu şartlar altında Bozok'un gidişi mental olarak beni çok fazla etkilemişti. Şimdi ne yapıyordum peki? Her zamanki gibi denize karşı oturuyordum. Hayır hayır, her zamankinden farklıydı bu sefer, çünkü yalnız değildim. Nefise vardı yanımda. Konuşmadan öylece oturuyordu, sadece benimle beraber denizi izliyordu, eşlik ediyordu yalnızlığıma, sessizliğime. Yine varoluşsal sancılara düşmüştüm resmen. Tabii bu sancılarda Nefise de vardı. Zaten çok sağlıklı olmayan psikolojimin içerisinde bir de bu belirsizliği daha ne kadar sürdürebilirim diye düşündüm. Ne olacaksa olmalıydı bence artık. Daha kötü bir hâlde olamazdım ki sonuçta. O denizi izliyordu, ben de onu izlemeye başlamıştım.
Aleyna: "Bugünü de kavga ederek mi bitiririz sence?"
Nefise: "Nasıl yani, anlamadım."
Artık o da benim ona döndüğüm gibi bana dönerek oturmaya başlamıştı.
Aleyna: "Biliyorsun, ikimiz ne zaman yan yana olsak bir tartışma illa ki çıkıyor."
Nefise: "Tartışmadan da biten konuşmalarımız oluyor, abartma."Hayır Aleyna, gülmeyeceksin. Hayır, hafiften gülebilirim bence ya, aaa.
Aleyna: "Nefise, sen benim yerime arada başkalarıyla mı konuşuyorsun? Ne demek bizim tartışmadan konuştuğumuz zamanlar var?"
Nefise: "Ya Aleyna, tartışmıyoruz. Abartıyorsun bence, iyiyiz."
Aleyna: "İyi miyiz?"
Cevap beklediğim bir soru değildi bu, aslında soru bile değildi ki, o da cevap vermemişti zaten.
Aleyna: "Niye yanımdasın?"
Nefise: "Bir saattir susuyoruz Aleyna, birden konuşma hevesi mi geldi?"
Aleyna: "Geldi demek ki. Nefise, ne sordum sanki. Tamam, verme cevap falan, susmaya devam edelim."
Nefise: "Ya bir şey demedim, tamam, hemen triplenme sen de."
Aleyna: "Ne triplenicem, bana ne senden."
Gayet de triplenmiştim, konuşmayacağım ki bana ne. Hayır, gelmişsin, bir saattir sessiz sessiz yanımda oturuyorsun. Denizi izlemek istiyorsan da eyvallah, git başka yerde izle değil mi yani? Sonuçta koskoca ada, Allah Allah.
Nefise: "Aynen Aleyna, şuradan geçen yengeçler bile sana bakarak triplendiğini anlar bence. Ama tabii, sen ne diyorsan odur."
Gülüyordu, bir de dalga geçiyordu resmen. Yok, cevap falan vermeyeceğim, kararlıyım.
Nefise: "Ya Aleyna, ciddi misin şu an?"
Hâlâ denize bakıyordum, omuz silkmekten başka bir şey yapmamıştım.
Nefise: "Offf, cidden yani, tek başına burada bir saat oturmanı istemediğim için geldim. Ki istikrarına hayran kaldım. Buraya gelirken asla bir saat oturacağını düşünmemiştim, oturmaktan yoruldum resmen kızım."