O gece adaya gelir gelmez dağılmıştık. Sabahsa, sanki adada iki kişilik bir saklambaç oynuyorduk. Bir şekilde sabahı öyle ya da böyle geçiriyorduk. Yunus Emre, eşiyle konuşmaya gitmişti. Onun adına çok sevinmiştim. Tutunacak ya da onu dizginleyecek bir şeye ihtiyacı vardı, belki de ihtiyacı olan şey buydu.Canım sıkıldığı için çantamla uğraşıyordum, sanki çok bir şey varmış gibi. Zaten yarım saat sonra da Yunus Emre dönmüştü, yüzü fazlasıyla asıktı. Hiçbirimiz anlayamamıştık, gidişiyle gelişi o kadar tersdi ki bir sorun olduğu çok belli oluyordu. Maalesef üzücü haberi verdi ve yanımızdan uzaklaştı. Diyecek bir şey bulamamıştım, kalakalmıştım burada aldığı o kadar güzel bir haber, birkaç saat sonra nasıl en kötü haber olabilirdi ki? Erkekler Yunus Emre'nin yanına gitmişlerdi, bu yüzden içim rahattı, ona en iyi şekilde destek olacaklarını biliyordum.
O kadar çok bunalmıştım ki, ormanda yürüyüş yapmak istedim. Ormanın çok içine girmeden birkaç dakika yürüdükten sonra Nefise'yle karşılaştım. Hayret gerçekten, ilk defa ben Nefise'nin yanına gelmiş oldum. Normalde, malum, her yerden çıkıyor kendisi. Biraz durgun gözüküyordu, belki o da Yunus Emre'den etkilenmiştir. Sonuçta, ben Yunus'la nasıl iyi anlaşıyorsam, Nefise de aynı şekilde anlaşıyordu. Biraz onunla uğraşmak, üzerindeki kasveti dağıtmak istemiştim.
Aleyna: "Dalgın gibisin?"
Beni görünce şaşırmıştı, neredeyse iki dakikadır buradaydım beni fark etmeyecek kadar dalmıştı demek ki.
Nefise: "Ha evet dalmışım, geldiğini bile duymadım."
Aleyna: "Fark ettim onu ya, sen beni görüp bu kadar sakin kalamazsın yoksa."
Bunu gülerek söylemiştim, ona sataşıp kafasını dağıtmak istemiştim. Böyle dalgın dalgın durması hoşuma gitmemiş gibiydi.
Nefise: "Senin de benden pek aşağı kalır yanın yok aley, maşallahın var."
Aleyna: "Tabi ki maşallahım olucak ne sandın, sen de iyisin ama yani senin de maşallahın var ya çok şey yapma."
Nefise: "Hayırdır ya? Ormanın derinliklerinde yeni karakter kilidi mi açıldı?"
Aleyna: "Ha ha ha ha bak tek tek ha'ladım, yani dalga geçtiğimi, gülmediğimi belirtiyorum şu an. Güldüm sanma diye, sana açıklamak gerekiyor ya habire bir şeyleri ondan yani."
Nefise: "Aman aman hemen başla tamam mı?"
Aleyna: "Hıhım tamam. Eee benden nasıl özür dileyeceğini falan mı düşünüyorsun hayırdır?"
Nefise: "Ne özürü pardon?"
Aleyna: "O kadar şey söyledin üstüme yürüdün, bu kadar yaşanmışlığa rağmen her seferinde seni dibimde buluyorum. Bir şekilde özür dile de kurtulalım işte, naz yapma."
Nefise: "Ben mi dibindeyim? Sen geldin farkındaysan, ayrıca öyle bir niyetim yok kafanda bir şeyler kurmuşsun sanki."
Aleyna: "Kafamda bir şeyler mi kurmuşum gerçekten Nefise?"
Nefise: "Aynen öyle."
Aleyna: "Öyle mi gerçekten? Zamanı gelince yalvarıcaksın, yaz bunu bir kenara."
Sanki hayatında duyduğu en komik şeyi duymuş gibi bir kahkaha atmıştı. Bi taraftan o kadar çok hoşuma gitmişti ki, ama bi taraftan da sinirlenmem gereken bir davranıştı. Sonuçta niye güldüğü belliydi, gıcık işte. Adamakıllı sinirlendirmiyor da tatlı tatlı gülmese keşke.
Aleyna: "Yeter Nefise abartma istersen?"
Nefise: "Ay ay pardon, bi an nefesim kesildi. Offf aslında komikte bir kızmışsın biliyo musun?"