Dün geceki konseyde, Yağmur ve Gizem'in sakatlıklarından dolayı devam edemeyeceğini öğrenmiştik. İkisi adına da üzülmüştüm. Burada olmayı, birleşmeyi görmeyi hak eden insanlardı ama kaderde yokmuş. Her şeyin bir amacı vardır, belki de böylesi daha hayırlıdır ikisi için de. Gizem, vedalaşmak için bugün adaya gelecekti. Daha sabahın erken saatleriydi, birkaç saate gelirdi muhtemelen. Fazlasıyla sessiz ve sakin bir atmosfer vardı. Gizemi herkes severdi. Herkesin içinde bir burukluk vardı haliyle. Bu sırada ben de tencereleri yıkıyordum. Merve'nin sesiyle beraber işimi daha hızlı yapıp bitirmiştim. Gizem, vedalaşmak için gelmiş olmalıydı. Hemen gidip sarıldım. Biraz oturdu, bir şeyler konuştuk. Genel olarak iyi hissettirmeye çalıştık, ne kadarı elimizden geldiyse artık. Gizem için artık gitme zamanı gelmişti. Son defa herkesle sarılıp vedalaştı ve gitti.Merve yıkılmıştı. Şaşırmadım desem diyemem, şaşırdım desem diyemem. Bilmiyorum ya, Merve bu sonuçta.
Adada herkes her zamanki konumlarındaydı. Yine Gizem'in gidişinin üzerinden birkaç saat geçmişti. Kızlar Merve'nin barakasındaydı. Erkekler yine ormana gitmişlerdi. Ben de kadınlar barakasında uzanıyordum. Merve barakaya doğru geliyordu. Arkasında Nagihan'la Nefise vardı. Yine başlıyoruz herhalde olaylaaar olaylaaaar. Derin bir nefes verip yerimde dikleştim, oturur vaziyete geldim.
Merve: "Senin yüzünden oldu, farkındasın değil mi?"
Aleyna: "Pardon, ne saçmalıyorsun Merve?"
Nefise: "Merve abla, saçmalama. Gel, gidelim. Sinirlerin bozuk sadece."
Nefise, Merve'nin kolunu hafifçe tutarak söylemişti bunları. Bir dakika anlamadım, yine neyin sebebi olmuştum acaba?
Merve: "Olayın benim sinirlerimle alakası yok. Şımarık kızımız o gün oyuna çıksaydı, belki Gizem şu an bu halde olmayacaktı. Yalan mı, Nefise?"
Şaka mı, hayır yani, ciddi ciddi bunun için de beni mi suçlamıştı? İnanamıyorum ya, yok artık. Oturduğum yerden kalkıp Merve'ye doğru ilerlemiştim. Aramızda yine de birkaç adımlık mesafe vardı. Nasıl bir ruh halindeydi bilmiyorum ama bir şey olacağını düşünmüyordum.
Aleyna: "Merve, sen iyice saçmalamaya başladın. Her şeyi bana bağlamayı kes. Cevap vermedikçe yüz buluyorsun. Her gün başka bir şeyle geliyorsun. Yeter artık, benim de bir sabrım var. Sakın sınama."
Merve: "Allah Allah, hadi ya. Sınarsam ne olur kızım? Hayırdır, sen yürek falan mı yedin? Ne bu laflar?"
Aleyna: "Ben değil, sen yürek yemiş gibisin. Amacın ne buraya böyle gelip olay çıkartınca ne olacak Merve? Bu sene şampiyon musun artık? Ha, ne diyorsun?"
Merve: "Hikaye, olay yaratarak bir yerlere gelme çabası senin uzmanlık alanın, benim değil."
Aleyna: "Hadi ya, en azından ben bir kupa için arkadaşımı falan satmadım. 'Umarım bu sene şampiyon olursun da bir daha seni görmek zorunda kalmayız Merve.' Demek isterdim ama asla şampiyon olamayacaksın. Değil 5 sene, 15 sene de gelsen, senden şampiyon olmaz."
Merve: "Hadi ya, benden olmaz da senden mi olur? Ne sanıyorsun sen kendini Aleyna?"
Gülmüştüm çünkü gerçekten komikti.
Aleyna: "Belki benden de olmaz, ama kimden olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz Merve. Finale kal hadi, yenebiliyorsan yen Nefise'yi de al kupayı."
Ben bunları söylerken, Nefise'nin bana baktığını hissediyordum, ama tabii ki dönüp bakamamıştım. Bunu söylemek istemiştim ve söylemiştim. Hiç düşüncelerimde irdelemeyecektim niye böyle dediğimi. Evet, ben şampiyon olamayabilirim, dedikleri gibi, beni performans olarak geçebilecek birçok isim ben de sayabilirim, ama ilerleyebildiğim yere kadar da ilerlemeyi asla bırakmam. Ve bana göre, bu sene gerçek bir şampiyon varsa, o Nefise Karatay'dır.