Sabah yine klasik bir şekilde uyandım ve her zamanki gibi okula gittim. Veee Yiğit Hoca geldi.
"Size güzel bir haberim var," Ne haberi acaba?"geziye gidiyoruz. Yani buna gezi denemez ama... Sinemaya gidiyoruz." Bu mu gezi?
"Ne kadar büyük bir gezi, Allah Allah sinema gezisi? Çok zekisin ya!" Diye komik bir şekilde mırıldandı Güneş. Haklı bence...
"Ne zaman?"
"Bugün."
"Nee ama ben daha banyo yapacağım, bakım yapacağım, makyaj yapacağım..." dedi İklim. Hepimiz ona dik dik bakıyorduk.
"Süslü!" Diye bağırdı Kumsal.
"Ben bakımlıyım, süslü değilim." Yaw he he!
"Tamam, en süslü aman bakımlı sensin!"
"Tamam yeter bugün gidiyoruz, itiraz istemiyorum!"
"Ne izleyeceğiz?" Diye soruverdim.
"Korkuuuu!" Diye fısıldadı Yiğit Hoca.
"Ayy, ben korkarım!" Evet bunu ben söyledim.
"Ya bi' sus!" Dedi Eda. Bu korkusuzluk nedir ya!
"Ben senin yanındayım korkma." Aayyy, neee bunu Dolunay dedi ve elimi tuttu! İkimizde elimize bakıyorduk. Kalbim hızla atmaya devam ediyordu!
"Tamam." Ve derse başladık.
(. . .)
Okul bitti ve okul çıkışı metrobüse binerek sinemaya gittik.
"Sıraya geçin ve biletlerinizi alın sonra da salona geçin lütfen." Hepimiz parayı ödedik ve içeri girdik. Ben ortada oturdum ve yanıma iki tane patlamış mısırlarla Dolunay yanıma oturdu. Bir tane patlamış mısırda bana uzattı.
"Al."
"Rica ederim."
"Rica mı edersin?" Dedi ve güldü.
"Ay yani teşekkür ederim." Yerin dibine girdim!
"Rica ederim." Eveeet film başladı. Ve filmin başında bir çığlık sesi duyuldu.
"Aayyy!" Korkuyla Dolunay'a sarıldım.
"Buna mı korktun salak!" Diye bağırdı Eda.
"Evet!"
"Korkuyorsan bana sarılabilirsin." Dedi Dolunay.
"Tamam, teşekkür ederim."
"Rica ederim."
"Susun lan!" Diye bağırdı Kıvanç.
"Sen sus Kıvanç, ben burada aşk filmi izliyorum bölme!" dedi İklim. Ne o bizi mi izliyor?
"Sus kız sen, önüne bak!"
"Ee zaten önüme bakıyorum."
"Filme bak o zaman!"
"Tamam be!" Ya bu film neden bu kadar korkunç?
(. . .)
"Aaayyy!"
"Bu attığın kaçıncı çığlık? Bi' sen çığlık atıyorsun bi' film, duş artık!" Diye beni azarladı Kumsal.
"Tamam, susuyorum." Dedim. Ve bir çığlık sesi daha geldi ben de korkuyla Dolunay'a daha sıkı sarıldım. Ara verme zamanı geldi. Hepimiz çıktık ben lavaboya girdim ve arkamdan kızlar da geldi.
"Kız havada aşk kokusu var!" Dedi İklim.
"Sus bee!" İklim yanıma gelip bana parfüm sıktı, tabii buna sıkmak denirse, üstüme döktü resmen!
"Deli misin sen yaa! Ne kadar çok parfüm sıktın."
"Abartma."
"Ben çıkıyorum!"
"Git git, salonda film olarak sizi izlerim." Dedi ve gülmeye başladı.
"Kaşınma istersen!" Diye arkasından bağırdım ve salona girdim.
(. . .)
Aaa film bitmiş ve ben uyumuşum! Metrobüse bile binmişiz. Peki beni kim getirdi? Ah, hayır sakın!
"Eda beni kim getirdi?" Diye fısıldadım.
"Dolunay." Nee?
"Uyandın mı Işık Perisi?" Işık Perisi mi? Kendi kendine pişmanlıkla küfür etti.
"Bir anda ağzımdan öyle çıktı." Dedi ve utanarak başını öne eğdi.
"Sorun değil, bana bu şekilde seslenebilirsin." Bu ismi sevdim.
"Tamam, Işık Perisi."
"O zaman anlaştık Ay Işığı." Bana parıldayan gözlerle bakıyordu. Sanırım o da bu ismi sevdi... Ve evlere geçtik. Bugünde böyle güzel bir şekilde bitti. Çoook mutluyum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işık Perisi ve Ay Işığı
Teen FictionBaşak yağmurda ağlayan çocuğu gördüğünden beri değişmeye başladı. Onunla beraber güzel vakit geçirdiler ama o geziye gittikleri günden beri her şey değişmeye başladı. Gittiklerinde onları kötü bir sürpriz bekliyor olacak. Belki hayatları alt üst ola...