1. Bölüm

27 2 0
                                    

Right Now - One Direction

My House Is Not A Home - d4vd

How Did It End – Taylor Swift

Çantama termosumu attıktan sonra evden çıktım. Garaja girip arabayı alınca trafik durumuna baktığımda yolların boş olduğunu anlamak zor değildi. Yaklaşık bir saatin sonunda varmıştım. Çantamı alıp arabadan indim. Uçurumun kenarına oturup bacaklarımı uzattım. Sakince nefesler alarak gözlerimden yaşların akmasına izin verdim. Yaklaşık 10 dakika sonra arkamdan duyduğum sesle irkilmiştim.

"Ne kadar devam edeceksin buna. Akşama kadar beklemekte sakınca görmüyorum ama hava biraz kapalı ve üşütmeyi istemem."

Sesle birlikte çoktan arkama dönmüştüm ama yüzümdeki şok ifadesinden gram kaybettiğimi düşünmüyordum. Karşımda gözlerini bana dikmiş siyah bir eşofman takımıyla duruyordu. Saçları şekillendirilemeyecek kadar kısaydı. Onu belirgin bir şekilde süzdüğümü fark ettiğim an gözlerimi gözlerine sabitledim.

"Sen kimsin?"

"Doruk ben."

Cevap vermemi beklemiyormuş gibi arkasını dönüp orada olduğunu bile fark etmediğim motora doğru yürüdü. Motorun arkasından bir bez çanta çıkarıp tekrar yanıma geldi. İki adım uzağımda kalacak şekilde oturdu ve çantanın içinden bir kap çıkardı. Kapağını açtığında birkaç tane yemiş ve dilimlenmiş bir kek olduğunu gördüm. Direkt yemeye başlayacaktı ki dikkatli bakışlarımı fark etmiş olacaktı ki dönüp bana baktı.

"İster misin?" Nezaketen sorduğu belliydi. Açıkçası vermek istediğini de düşünmüyordum. Aynı şekilde ben de yemek istemiyordum. Bağırmak, ağlamaya devam etmek veya onu buradan atmak ve düşmesini izlemek istiyordum.

"Gidip başka yere oturur musun?" Sesimin çıkmadığını anlayınca beni duymadığını düşündüm ama cevap verdiğinde bu düşüncem boşa çıktı.

"Sen başka yere oturmaya ne dersin?"

"Ben burada oturuyordum ve kocaman alanda gelip yanıma oturan sensin. Neden başka yere oturması gereken benim?"

Bu sefer sesim kendimden emin çıkmıştı ama yüzünde hiçbir değişiklik olmamasından gitmeyeceğini anlamıştım.

"Halka açık bir yer. Seninle yer kavgası yapmayacağım. İstediğin yere oturmakta özgürsün. Aynı benim gibi."

Her cümleyi tane tane vurgulayarak söylemişti. Beş dakika önce ağlamak istiyordum ama şu an inanılmaz derecede sinirlenmiştim. Bir şey demeden kalkıp arabaya yürümeye başladım. Bir saatlik yolun karşılığı daha da sinirlenip dönmekti sanırım. Arabanın kapısını açtığım an sesini tekrar duymamla derin bir nefes aldım.

"Çantanı unuttun!"

Dönüp baktığımda onun bana bakmadığını gördüm. Üstüne üstlük oturur pozisyonunu değiştirmiş kayanın üstünde yatmaya başlamıştı. Tabii ağzı hiç boş durur muydu? Yemeye devam ediyordu. Hızlıca çantamı alıp arabaya bindim ve sürmeye başladım. Aynadan gördüğüm kadarıyla bir kere bile bakmamıştı ve yatmaya devam etmişti.

Alya'nın evininin önüne park ettiğimde inip kapıyı çaldım. Bir süre bekledim ama kapı açılmayınca evde olmadığını düşünüp arayacaktım ki patırtı sesleriyle kapıyı açması bir oldu. Aslında bakarsanız kesinlikle savaştan çıkmış gibi görünüyordu. Sarı saçları birbirine girmişti ve elindeki paspas biraz kokutucuydu.

"Selam?"

Karşılık vermek yerine tişörtümden sertçe tutup beni içeri çekti ve elindeki paspası elime tutuşturdu.

Okyanus KalpWhere stories live. Discover now